Cannes’da ‘kısa’yla temsil ediliyoruz: ‘Noksan’ programda
Cannes Film Festivali Programlar ve Eğitimler Direktörü Aleksandra Zakharchenko, 2000'lerde Türk sinemacılarının bir akım başlattığını ama daha sonra bu akımın etkisini yitirdiğini söylüyor ve "Yeni kuşak sinemacıların yeni bir akım yaratacak filmler çekmesi gerekiyor" diyor.
2000 ve 2010 arası Türk sineması dünya festivallerinin gözdesi olmuştu. Cannes, Berlin ve Venedik film festivallerinin ana yarışmalarında ya bir Türk filmi ya da Türk yönetmenlerin çektiği yapımlar mutlaka yarışırdı. Ödüller alırdı. Lakin 2010’dan sonra Türk filmlerine ilgi düştü. Peki neden?
Bu sorunun cevabını TRT 12 Punto etkinliklerinin konuklarından olan Cannes Film Festivali Programlar ve Eğitimler Direktörü Aleksandra Zakharchenko veriyor: “Bundan yaklaşık 10 yıl önce yeni Türk yönetmenlerinin başlattığı bir akım mevcuttu, fakat bu akım son yıllarda biraz etkisini yitirdi. Sanırım yeni kuşak sinemacıların yeni bir akım yaratacak filmler çekmesi gerekiyor.”
Peki Zakharchenko’nun tespiti doğru mu? Nitelikli filmler üretilince Türk filmleri uluslararası arenada tekrar ilgi görecek mi? Yine sözü Zakharchenko’ya bırakalım: “Türk yapımlarının kendini ortaya koyması için iyi bir zaman. Cannes veya herhangi bir festival, Türk yapımlarının kendini göstermesi için uygun yerler. Uluslararası alanda Türk yapımlarına ilgi var. Cannes özelinde konuşmuyorum, çünkü biz seçkilerimizi mümkün olduğunca kapsamlı yapmaya çalışıyoruz. Fakat uluslararası pazar açısından bakarsak Türk yapımlarının bu pazarda temsili önemli.”