DEVA Partisi, Kültür Sanat Eylem Planı adıyla önemli bir yol haritası hazırlamış durumda. Sanatçının özgür ve bağımsız olması gerektiğini düşünüyor, toplumun çok kültürlü yapısını öne çıkarma arzusunda. Partiye göre kültür sanat atılımı, toplumun mutlu Türkiye hayalinin itici kuvveti olacak.
Seçim beyannameleri incelendiğinde kültür sanat alanına en çok kafa yoran ve iyi bir yol haritası çizen partinin Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) olduğu net bir şekilde görülecektir. Bunun da nedeni daha seçim startı verilmeden DEVA Partisi’nin bu alanda yapmış oldukları hazırlık çalışmaları. Parti, bir süre önce sanatçısından gazetecisinde, kültür kurumlarını yönetenlerden bu alanda faaliyet gösteren STK’lara pek çok kültür sanat insanıyla görüşüp Kültür Sanat Eylem Planı adıyla bir yol haritası hazırladı. Bu yol haritası çerçevesinde de kültür sanat politikasını oluşturdu. İşte beyannamede bunun sonucunu görüyoruz.
Bunun için DEVA Partisi sadece vaatlerde bulunmuyor. Bu vaatleri gerçekleştirmek için hangi kanunda nasıl bir değişiklik yapacağını, hangi kurumun bu kanunları uygulayacağını da net bir şekilde ortaya koyuyor.
Gelelim vaatlerine. DEVA Partisi, “tanımlayan değil tanıyan bir anlayışla eşit ve erişilebilir bir kültür-sanat ortamı hedefliyor.” Türkiye’de hükümetlerin kültür sanat alanına ekonomik olarak çok az katkı sundukları acı gerçeğini hatırlatıyor DEVA Partisi. Mesela Türkiye 2021’de
bütçesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na aktarılan miktar, toplam bütçe içinde binde dörtmüş. Millet İttifakı’nı oluşturan diğer partilerin de programında olduğu gibi DEVA Partisi bu oranı Türkiye’ye yakıştırmıyor ve iktidarları döneminde ilk işin bu oranı artırmak olacağını belirtiyor.
İkinci bir acı gerçekle de yüzleşmemizi sağlıyor parti: “Ne var ki, ülkemizde kültür-sanat alanına bugüne değin hak ettiği değer verilmemiştir.
Geçmişten bugüne ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasında öncelik verilen politika alanları belirlenirken kültür ve sanatın önemi ıskalanmış; adeta kendi haline bırakılmıştır.” Dolayısıyla parti kültür sanatın ülke politikaları belirlenirken hep üvey evlat muamelesi görüldüğünün farkında. Bu acı gerçeğin farkında olmak bile önemli. Peki parti nasıl bakıyor bu alana derseniz anlatalım. DEVA Partisi “Kültür ve sanat alanında gerçekleştireceğimiz atılım, özgür bireylerle, zengin ve mutlu Türkiye hayalimize atılmış büyük bir adımdır” diyerek kültür sanatı kalkınma politikalarında önemli bir konuma yerleştiriyor.
Partinin sanatçının özgür ortamda üretim yapması, bunu toplumla paylaşması ve de ekonomik bağımsızlığı kazanmış olması gerektiğini düşünüyor. Çünkü partiye göre sanatçılar sanatçılar, toplumun ortak değerler üretmesinde, bir arada yaşama iradesi geliştirmesinde, kültürel değerlerin yaşatılmasında büyük bir misyon üstleniyor. Bunun için de parti ilk iş olarak sanatçının hem yaratım sürecinde ve yarattıkları eserleri sergilerken ihtiyaç duyduğu özgür ortamı oluşturma, hem de ekonomik olarak bağımsız kalmasını sağlama şartlarının ivedilikle halledilmesi gerektiğini belirtiyor. İktidara geldiklerinde da kültür sanat alanında yapacakları öncelikli ilk işlerden biri sanatçının haklarıyla ilgili durumunu gözden geçirmek olacak. Kültür sanat alanı ekonomik olarak desteklenirken sanatçıların haklarının yeniden düzenlenmesi öncelikli vaatleri arasında. Mesela kriz anlarında özellikle sanatçıların ekonomik olarak korunacağı vaat ediliyor. Ayrıca kültür sanat alanına yapılacak her türlü desteğin şeffaf ve ölçülebilir kıstaslar çerçevesinde olacağı belirtiliyor.
İkinci olarak öncelikli eylemlerinden biri de Millet İttifakı’nın tüm partilerinin altını çizdiği gibi kültür sanat dünyasından sansürü kaldırmak. Bu konuda net bir duruşu var partinin: “Sanatsal ifade özgürlüğünün ve ana dilinde kültürel-sanatsal üretimin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla, kanun ve yönetmeliklerde yer alan ilgili maddelerin muğlak ifadelerden arındırılması ve istismara açık olmayacak biçimde düzenlenmesi gerekmektedir.”
İyi Parti ve CHP’nin seçim bildirgesinde de karşımıza çıkan bu madde tabii Kürtçenin kültür sanat alanındaki üretimlerde önünün açılması demek. Lakin DEVA Partisi, sansürden arındırılmış bir kültür sanat dünyasıyla Türkiye’nin gerçek kültürel potansiyelinin açığa çıkacağını düşünüyor. Partiye göre sansürcü, baskıcı ve bireyleri kendi siyasi duruşuna göre yetiştirmeyi misyon edinmiş iktidarlar nedeniyle, ülkemiz uluslararası sanat dünyasında potansiyelinin çok altında temsil şansına sahip olabiliyor.
DEVA Partisi UNESCO’nun ‘Tehlike Altındaki Diller Atlası’nı inceleyip ülkemizde 18 dil yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu tespit etmiş. Çok kültürlülüğün önemli bir göstergesi olarak bu dillerin korunması ve bu dillerde kültürel/sanatsal üretimin sağlanması için gerekli tüm çalışmaların yapılacağını belirtiyorlar. Çok kültürlülüğü sadece dil boyutuyla önemsemiyor parti. Her türlü kültürün korunması, yaşanması, temsil edilmesi ve tanıtımı için kamusal destekler sağlanacağını da vaat ediyor.
DEVA Partisi’nin kafa yorduğu diğer bir mesele de toplumun ve bireylerin kültür sanata erişimi önündeki engellerin kaldırılması. Bu konuda öncelikli olarak kitap fiyatlarının düşürülmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak olacak. Kültür Kart projesiyle de özellikle 18-25 yaş aralığındaki gençlere kültür sanat alanındaki etkinliklerden yararlanması için geri ödemesiz ekonomik destek sunacak.
Kültür endüstrisinin aktörlerini de unutmuyor DEVA Partisi. Kültür sanat alanın faaliyet gösteren kurumların önündeki hem hukuki hem de ekonomik kısıtlamaları kaldırma yönünde ciddi bir plan hazırlanmış durumda. Meslek birliklerinin statüsünün güçlendirilmesi, telif hakları ajansının kurulması, Türkiye zanaat ajansının kurulması bu plan çerçevesinde yapılacak faaliyetler. Parti bunun kültür endüstrisinin uluslararası alanda rekabet edecek duruma gelmesi için şart olduğunu düşünüyor.
Kültür Sanat Eylem Planı’nda dikkat çeken bir başka madde de büyük projeler yapılırken ortaya çıkan kültürel miras varlıkların durumuyla ilgili. Köprü, yol, baraj gibi inşaatlar yapılırken ortaya çıkan tarihi eserlerle ilgili kültürel miras lehine kanuni düzenleme yapmayı vaat ediyor. Böylece geçmişin kültürel zenginliğini bugünün konforuna fena etmenin önüne geçilecek.
Bir başka vaat ise kültür elçileri projesi. Alanında uzman ve tanınmış isimlerin Türkiye’nin kültür elçileri olarak çalışmalar yürütmesi için gerekli yasal düzenleme yapılacak. Bu tabii uluslararası düzeyde Türkiye’ye ilişkin bozulan algının düzeltilmesi yönündeki büyük bir adımın parçası. Parti kültür çeşitliliğimizin ve zenginliğimizin uluslararası alandaki tanıtımının, Türkiye’nin uluslararası alanda yumuşak bir güç haline gelmesinde elini güçlendireceğini düşünüyor. Kültürel diplomasiyi bu anlamda önemsiyor ve Türkiye’nin uluslararası imajının
güçlendirilmesi için etkili tanıtım faaliyetleri yapılacağını beyan ediyor. 2013’ten beri katılmadığımız Eurovision Yarışması’na tekrar katılma vaadi de bu kapsamda değerlendirilmeli.
20 Aralık 2024 - Ormanda yeni bir lider doğuyor, şımarık oğlan dersini alıyor!
13 Aralık 2024 - Yılın en iyilerinden ‘Hemme…’: Öfke ruhu kemirir!
6 Aralık 2024 - Babaların kızları için yaptığı yolculuk hiç biter mi!
5 Aralık 2024 - Keşanlı Ali 60 yaşında mikrofonlarımız Haldun Taner’de