Devrim’in hüzünlü hikayesinin gerçek kahramanıydı: Teşekkürler Mühendis Gündüz Bey!

1961'de 24 mühendis 129 günde dört araba 10 motor yaptılar. Devrim Arabaları projesiydi bu. Seri üretime geçilmedi. Bu başarı, başarısızlık olarak anlatıldı. Oysa başarının cezalandırılmasıydı olan. O mühendislerden Gündüz Sait Güngen vefat etti.

Yıllar sonra 'Devrim Arabaları' filminde bu başarının nasıl cezalandırıldığı anlatıldı. Filmde Gündüz Bey'i Taner Birsel oynuyordu.

Kültür Sanat 28 Mart 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
Devrim'i yapan mühendislerden Gündüz Sait Güngen'in 'Devrim Arabaları' filminde Taner Birsel oynamıştı.

Türkiye’de bir avuç mühendis 129 gündü dört araba ve 10 motor yaptı. Devrim Arabaları dediler onlara. Ama bu arabaların hikayesi uzun yıllar bir başarısızlık hikayesi olarak anlatılageldi. Güyü arabayı yapmayı başarmış ve benzin koyulmadığı için yürütmeyi başaramamıştık!

Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz!

2008’de Tolga Örnek’in ‘Devrim Arabaları’ ise başka türlü bir hikaye anlatıyordu bize. Türkiye’de başarının cezalandırılmasıydı hikayenin özü. Cemal Gürsel’in emriyle Eskişehir’de bir araya gelen bir grup mühendis motor ve araba yapmışlardı. Ama Türkiye’nin kendi araba ve motorunu yapmasını istemeyenler bu projenin ilerlemesini engellemişlerdi.

Filmde Taner Birsel’in oynadığı Gündüz Bey en kararlı mühendislerden biriydi. Arkadaşları ve Gündüz Bey bir sahnede Devrim ile poz verirken gururla gülümsüyordu.

‘Devrim Arabaları’ filminin en etkili sahnelerinden biri. Gündüz Bey (Taner Birsel) ve arkadaşları Devrim ile birlikte gururla poz veriyorlar.

Taner Birsel filmde Gündüz Bey’i oynamıştı

Taner Birsel’in canlandırdığı karakter aslında Gündüz Sait Güngen’di. 1961 yılında üretilen Devrim otomobilinin amblemini ve ‘Devrim’ yazısını tasarlayıp araca monte eden mühendis. Dün ajanslardan haber geçti, 99 yaşındaki Gündüz Bey’in vefat ettiği açıklandı.

Kızı Lale Güngen Çakmak babasının 15 Mart’ta yaşamını yitirdiğini, Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildiğini, Güngen’in vasiyeti üzerine cenazede tabutunun üzerine Türk bayrağı örtüldüğünü anlatmış. Sonra da Gündüz Bey’in hikayesini…

İsmi Kurtuluş Savaşı’ndan geliyor

Kurtuluş Savaşı gazilerinden Mehmet Adil Güngen’in oğlu Gündüz Sait Güngen. Mehmet Adil Bey ve arkadaşları, Kurtuluş  Savaşı’nda, Bilecik yakınlarında, Gündüz Bey köyünde karşıdaki Yıldız Tepe’yi düşmandan geri almak için uzun süre çarpışmış. Bu savaş sırasında “Oğlum olursa adını Gündüz, kızım olursa adını Yıldız koyacağım” demiş. Savaş sonrası 1925’te ilk olarak oğlu oluyor ve adını Gündüz koyuyor. Sonra kızı doğuyor onun da adı Yıldız oluyor. Yani Gündüz Bey, hem Cumhuriyet hem de Kurtuluş Savaşı çocuğu.

Gündüz Sait Güngen, 19 yaşında TCDD’nin bursluluk sınavını kazanarak üniversite eğitimi için ABD’ye gidiyor. Yüksek mimar mühendis olarak Türkiye’ye dönüp TCDD’de işe başlıyor. Uzun yıllar çalıştığı TCDD’de İnşat Dairesi Başkanlığı görevine kadar yükseliyor. TCDD’den sonra ilk Sivil Havacılık Genel Müdürü oluyor, ardından ODTÜ Mimarlık Fakültesi kurucu öğretim üyeliği görevinde bulunuyor.

Güngen, 15 Mayıs 1961’de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla, Eskişehir Demiryolu Fabrikası’nda, 129 günde üretilen Devrim arabaları ekibinde yer alan 24 mühendisten biri.

Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Devrim ile birlikte tur atarken.

Babam 15 gün gecikmeli ekibe katılıyor

Kızı Lale Güngen Çakmak babası ve arkadaşlarının Devrim Arabaları serüvenini anlatmış: “1961 senesinin mayıs ayında, Cemal Gürsel demiş ki; ‘Herkes uzaya adam gönderiyor, biz de kendi otomobilimizi yapacak teknik yeterlilik var mı? Bunu bir araştırın.’ O zamanın Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli de hem eğitim hem teknoloji hem imkanlar açısından bunu Devlet Demiryollar’ında yapabileceklerini düşünmüş. Kimi 750 bin diyormuş, kimi 900 bin böyle bir ödenekle çalışmaya başlamışlar Devrim’i yapmak için. O zaman Devlet Demiryolları’nın mimari ofisinde altı kişi varmış. Babam da o süreçte ODTÜ’de ders verdiği için ve sınav dönemi; başka bir arkadaşının Eskişehir’e gitmesini önermiş. İlk ekip Eskişehir’de çalışmaya başlıyor. 15 gün sonra babama ‘Sen de git’ diyorlar, onun da sınavları bitmiş oluyor, 15 gün gecikmeli olarak Eskişehir’deki ekibe katılıyor

Devrim amblemi onun elinden çıktı

Babam Eskişehir’e gittiğinde, ilk giden ekibin yabancı ülkelerin ürettiği araçları incelediklerini görmüş. Müthiş kısıtlı bir süre verilmiş bu aracı bitirmek için. Plan 29 Ekim’de bu arabaları hipodromda yürütmek. Ve bu insanlar bir araya gelerek bunu yapmaya çalışıyorlar. ‘Bu dört aylık sürede nasıl bu arabaları yapabiliriz’ derken, yöntem olarak makete uygun negatif kalıplar oluşturmuşlar. Kalıplara beton dökerek, betonu pürüzsüz bir şekilde şekillendirmişler. Son ana kadar arabanın ismi belli değilmiş. 10 Ekim’de arabanın adının ‘Devrim’ olduğu bildirilmiş. Ve arabayı 29 Ekim’de yürütecekler. Babam öndeki amblemi, ‘Devrim’ yazısını son anda tasarlamış ve ondan sonra bu arabayı tamamlamışlar. Kendisi bize anlattığında her zaman Devrim arabasının başarılı bir proje olduğunu söylüyordu.”

Zihinlerde devrim yapılamadı

Gündüz Bey haklı. Devrim Arabaları başarıya ulaşmış bir proje. Türkiye’nin yerli ve milli ilk otomobiliydi Devrim. Büyük bir özveriyle Türk mühendisleri, çok kısa sürede dört araba ve 10 motor üretti. Arabaların kamuoyuna tanıtıldığı sırada, Cemal Gürsel’in bindiği ilk otomobilin benzininin bitmesi nedeniyle yaşanan ufak çaplı sıkıntı büyütülüyor. Ve Devrim Arabaları projesinin iptal edilmesi için bu durum bahane ediliyor.

Cemal Gürsel seri üretime geçin demişti

Oysa 18 Ekim 1961’de, Devrim arabaları kamuoyuna tanıtılmadan birkaç gün önce Cemal Gürsel, Ulaştırma Bakanlığı’na gönderdiği yazıda “Devlet Demiryolları’nın teknik imkanlarının müsait ve mükemmel olması sebebiyle Milli Ekonomi’de mühim bir yer işgal edecek olan otomobil imalatı sanayiinin kurulması ve liderlik etmesini uygun görmekteyim” yazmış. Yani dönüş yok, arabaların üretilmesi kararı verilmiş.

Ama cumhurbaşkanının isteğine rağmen bu arabanın üretilmesini istemeyenler tarafından emir yerine getirilmiyor ve üretilmiyor. İkinci aşama arabaların tarih sahnesinden silinmesi gerekiyor. Yapılan dört arabadan biri yanıyor, biri kayboluyor, üçüncü hurdacıya satılıyor. Elde sadece Devrim kalıyor. O da nasıl olduysa korunuyor. Bugün Eskişehir’de bulunan müzede sergileniyor.

Gündüz Bey 2019’da yıllar sonra Devrim ile buluştu. Devrim bugün hala çalışıyor.

Bu cesaretle Anadol üretildi

Lale Güngen Çakmak 2019’da babasını Eskişehir’deki Devrim Arabaları Müzesi’ne götürdüğünü anlatıyor. “Eskişehir’de birlikte baktık, Devrim aracını yeniden inceledik” diyor.

Gelelim işin başarı kısmına. ‘Devrim Arabaları’ filmi vizyona girdiği sırada Devrim Arabaları’nın o dönem Japon yapımı arabalardan, Çek yapımı Skoda’dan daha iyi özelliklere sahip olduğu yıllar sonra işin uzmanları tarafından anlatıldı. Mühendislerin de hakkı bu film sonrasında teslim edildi. Taner Birsel, Gündüz Bey’in hikayesini filmin çekildiği Beykoz Kundura Fabrikası’nda anlatırken “Tarih bize ne kadar yanlış anlatılmış bir kez daha öğrenmiş oldum. Bu mühendislerin hepsi imkansızı başarmışlar ama bunu yeni öğreniyoruz. Bu çok acıklı” demişti.

Bu proje engellense de Devlet Demiryolları bu projeden sonra yolcu vagonu ve diesel lokomotif yapımına geçme cesareti buldu. 1966’da Anadol bu tecrübe ışığında hayata geçirildi. Otomotiv endüstrisinde bir dönüm noktasıydı Devrim. Bu tecrübe sayesinde otomotiv endüstrisi canlandı. Yıllar sonra da bu hikaye topluma ilham oldu. Müzede saklanan Devrim arabası hala çalışıyor! Ama şu bir kez daha anlaşıldı: Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz!

Kadir İnanır uyandırıldı: Sevenlerine gülümseyerek selam etti!Kadir İnanır uyandırıldı: Sevenlerine gülümseyerek selam etti!

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.

İlgili Haberler