Sloganı; 'İyi insanlar enerci, diğerleri tinerci'. Kendisini eleştirenlere 'Önce kibrit çakmayı öğren, sonra ortalığı yak' diyor. Görgüsüz diyenlere şöyle sesleniyor: Yok bende olan sende, kalite gör sayemde. İşte lüks hayatı tartışma konusu haline gelen 33 yaşındaki Dilan Polat'ın ilginç hikayesi.
Ben aslında doğum fotoğrafçısıydım. Eşim de evlendiğimizde zengin biri değildi. Maddi durumu iyi olan dayım, ona el verdi. Alüminyum işine girdiler, ticari zekası sayesinde bir anda büyüdü. Bana ilk güzellik salonumu eşim açtı. Derken sosyal medyada sevildim. Bugün 6.9 milyon takipçim var.
Bu para nereden mi geliyor? Dünya çapında 130 güzellik şubem, kozmetik markam, estetik işlemlerin yapıldığı bir merkezim var. Ayda 1 milyon TL’lik kozmetik ürün satıyorum. Eşimin de şirketleri var. Yeni işlere girecek. Her şey ortada.
Evet, bir AVM’de 750 lira harcayabiliyorum. Ama her gün alışveriş yapmam. 50 liraya tişört de giyerim, 350 bin liralık kombin de yaparım. Üç günlük dünya… Seviyorum harcamayı. Şimdi altın tozlu kahve içtiğim için beni görgüsüz ilan ettiler. Günde 3 altın tozlu kahvem 7 bin 500 lira. Niye mi söylüyor ve gösteriyorum? Amacım kalbi ve beyni kötü insanları gıcık etmek. İçerken bir de ‘enerciii’ diyorum, iyice kuduruyorlar. Bu görgüsüzlük değil, şov. İmkanım varken yaşıyorum. Her parmağıma pırlanta yüzük takmam da olay. Takacağım tabi, kocam son doğum günümde bana pırlanta mağazası açtı.
Kocamın bana aldığı evler, beş araba, mücevher mağazası, kıyafetler, çantalar bir yere kadar. Yani işin gerçeği; umrumda değil! Ben annesi, babası tarafından katledilmiş bir çocuğum. Böyle bir acıyı yaşadıktan sonra beni bunlar üzebilir mi?
Zengin bir ailenin kızıydım. Beyninde bir rahatsızlığı bulunan babam, annemi tabancayla kurşun yağmuruna tuttu. 15 yaşındaydım. Annemi kanlar içinde gördüğümde ablama dönüp ‘Babam, annemin üzerine ne kadar çok ketçap sıkmış’ dedim. Gerisini hatırlamıyorum. Hayatımız bir gecede değişti.
Çok tuhaf ama, ciddi bir ketçap fobim var. Ve bunu bilen bazı kişiler sosyal medyada beni vurmaya çalışıyor. İşte böyle kötüler. Ağır travmalardan sonra uzun yıllar tedavi gördüm. Bu zenginliği ‘Bir gecede her şey bitebilir’ diye yaşıyorum. Ve şimdi filmimi çekmek istiyorlar. İzin verdim, senaryo yazılıyor.
Bana yapılan hiçbir eleştiriye kızmam! Tek üzüldüğüm şey annem ve babam hakkında yazılanlar. Bana “Katil bir babayı nasıl seversin” diye hesap soruyorlar. O benim babam ve hastaydı. Evet annemi öldürdü, ama ben onu affettim. Bu dramı hep sakladım. Ta ki, birileri bana şantaj yapana kadar. Onlara fırsat vermeden günün birinde her şeyi itiraf ettim.