Kızıl Goncalar: Tarikattan okula!
‘Kızıl Goncalar’ın 26. bölümünde Vahid’in şeyhül meşâyıhlığını ilan etmesi vesilesiyle Meryem’in kökenine dair şaşırtıcı bilgilere yaklaştık. Cüneyd geçmişine dair birçok şeyi hatırlamaya başladı. 10 Kasım dolayısıyla da Atatürk bu bölüm bolca anıldı
Geçen hafta Cüneyd ve amcası Sadi Hüdayi (Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı) tarikatın mürşidi Vahid’in (Tolga Tekin) derdinin ne olduğunu çözmek için onun güvenini kazanmıştı. Bu bölümde Vahid’i gazladılar, o da 72 milletten şeyh çağırarak bir meclis topladı. Kendisine malum olmuş gibi yaparak (oysa aldığı istihbaratla bu şeyhlerin ihtiyaçlarını öğrenerek) birtakım vaatlerde bulunup kendini ‘şeyhül meşâyıh’ ilan ettirdi. Meclisin elli senede bir el değiştiren gizli sandığından Hz. Muhammed’in şeceresi çıkınca da Lokman (Emin Gürsoy) karakterinin önemi ve Meryem’in (Özgü Namal) ulviyeti açıklığa kavuştu. Meğer bu şecereyi tutan Lokman’mış ve Meryem’i küçük bir kızken kaydetmiş.
Şecerede Meryem de mi var? pic.twitter.com/HijMa3QKtd
— Dizicinin Rehberi (@dizicininrehber) November 11, 2024
Her şeyi göze alıp yeni Cüneyd’i sevdiğini açıkça söyleyen yiğitlere selam olsun – ancak bu bölüm eski Cüneyd döndü! Gizlice babası Vahid’in odasına girip bir sandık bulan Cüneyd’in perişan hafızası, sandıktaki bebek patiklerinden yola çıkarak alevlendi. Merhum annesi Gülayşe’nin (İnci Sefa Cingöz) en olmadık zamanlarda ortaya çıkan halüsinasyonuyla da birleşen travmatik anılar, Cüneyd’in gözlerinin önünden film şeridi gibi geçti. Ne zaman tetiklense kendini dağa taşa vuran Cüneyd’i bu kez otobanda bulduk. Bu sırada Zeynep ise (Mina Demirtaş), annesi Meryem’in nikahına katılmak yerine Cüneyd’le otobana iştirak ediyordu.
“Cüneyd, sen misin döndün mü?”
Cüneyd eski haline mi döndü?#KızılGoncalar @nowtvturkiye pic.twitter.com/JyZEHzwGp2
— Kızıl Goncalar (@Kizil_goncalar) November 11, 2024
Geçen bölümlerde evlatlık/biyolojik fark etmeksizin kızlarının velayetini ortaklaşa almak için Levent ve Meryem (Özcan Deniz, Özgü Namal) evlenmeye karar vermişti. Uç mahallelere mensup ikilimiz bu bölümde, kendi cephelerinden gelen eleştirileri birlikte göğüsledi. Önyargıların aksine Atatürk’ü gayet sevip sayan Meryem, Levent’in çevresinin katıldığı 10 Kasım törenine gitti ve Levent burada, yargılayıcı bakışlara rağmen müstakbel eşini gururla tanıttı. Konu Atatürk olunca ‘Kızılcık Şerbeti’nin Kıvılcım’ını aratmayan Levent, onun askerî dehasından ziyade fikir insanı yönünü canla başla vurguladı.
“Bu topraklarda yaşayan herkes bu kimlikle gurur duysun diye uğraştı.”
#KızılGoncalar yeni bölümüyle @nowtvturkiye‘de devam ediyor.
NOW’daki ekran yayınını kaçıranlar için tüm bölümler Disney+’ta! @DisneyPlusTR pic.twitter.com/plpv5W1fLY— Kızıl Goncalar (@Kizil_goncalar) November 11, 2024
🔴 Olay örgüsüne katkısından değil ancak teması bakımından en konuşulan kişi Suavi dede (Şerif Erol) oldu. Sirenler çaldığında yatalak halinden doğrulmaya çalışan Suavi dede, tarikattan Sadi Hüdayi’nin saygı duruşunda bulunmayacağını varsayarak onu azarlamaya girişti. (Oysa tıpkı Meryem gibi Sadi Hüdayi de Atatürk’e saygısını kendiliğinden belli etti.) Burada klasik ‘Kemalist’ gibi tasvir edilen aynı Suavi dede başka bir sahnede, eski bir 28 Şubatçı olarak başörtülü kızların okumasına engel olduğu için tarikatın kız öğrencilerinden özür diledi.
🔴 Ancak tüm bu birleştirici sahnelere rağmen bölüm ne İsa’ya yaranabildi ne Musa’ya. Dizide hangi karakter diğerine bir adım atsa o karakterle aynı mahalledeki izleyici buna bozuluyor. (“Neden hep biz adım atıyoruz?”) Halbuki bu bölümle birlikte dizi, birleştirici mesajların bile kutuplaşma sahnesiyle yazıldığına dair eleştirilere güzel bir cevap vermişti.
🔴 Her iki tarafı sevabıyla günahıyla anlatmaya çalışan sahneler de mevcuttu, ancak bu da fayda etmedi ve izleyici diğer tarafın açısından bakmak yerine tarafgirliği seçti. Buna, artık söz konusu olmayan meselelerin ısıtılıp servis edilmesi de neden oluyor tabii. Ancak daha ziyade izleyicinin kafası ne izlemek istediği konusunda karışık görünüyor.
🔴 Atatürkçü Levent’in Atatürk yerine Mustafa Kemal demesi de tepki çekti ve dizi bir türlü nerede durduğu konusunda konumlandırılamadı. Tıpkı tarikatın eski mensupları Faniler gibi. İlk bölümlerde pek Atatürkçü oldukları söylenemezdi hatırlarsanız. Vahid gelince mi merkeze kaydılar yoksa senaristler Sadi Hüdayi cenahının konumunu oturtamadı mı, bilemiyoruz. Misal, Sadi Hüdayi “Kadınlar araba sürebilir mi?” konusuna da ilk bölümlerdekinden daha kapsamlı baktı ve farklı görüşleri aktardı. (Hz. Ayşe’nin o dönemin taşıtı olan deveye bindiğini hatırlatan Meryem konuyu kapattı tabii.)
🔴Hande’nin (Duygu Sarışın) Down sendromlu olacağını öğrendiği bebeği aldırıp aldırmayacağı konusu elbette aldırmama yönünde kararla sonuçlandı. Down sendromlu veya değil, yerli dizide kürtaja asla yer verilmemesi kemik bir kitleden hâlâ ve her dizide tepki alıyor, ama sektörde kimse cesaret edemiyor.
🔴 Hande ve Seçkin’in (Tuğrul Tülek) Down sendromlu bebek tartışmasını hatalı üretilen bir kahve makinesi üzerinden tartışması absürtlüğünü saymazsak, bu mesele salt kürtaj konusundan çıkıp daha kapsamlı bir noktaya geldi. Cüneyd, fetüs hakkında ne kadar çok bilgiye sahip olursak (özel durum, sakatlık, hastalık, hatta Hande’ye göre cinsiyet) bir o kadar kontrolcü olacağımıza, belki de sonunun faşizme gideceğine değindi: “İnsanlık, insanın vicdanına bırakılabilir mi?”
🔴 Bir bebeğin dünyaya gelmesi ve gelmemesi konusu konuşulurken Cüneyd’in bahsettiği kitabı hemen not düşelim, gözden kaçmasın: Cengiz Aytmatov’dan ‘Kassandra Damgası’.
🔴 İki de alıntı iliştirelim. Biri Levent’in Konfüçyüs’ten alıntısı: “Devlet gemiye, halk suya benzer. Gemiyi taşıyan sudur, ama deviren de sudur.” Diğeri zamanında Birgül’ün (Sitare Akbaş) Zeynep’e verdiği tavsiye: “Yasakları kaldırmanın tek yolu onu çiğnemek değil, yasakların içinde yeni yollar üretmektir.”
🔴 Dizide fantastiğe kaçan büyülü gerçeklik ögelerine rastladığımızı söylemiştik. Bu bölümde meclisin gizli sandıkları ve gözde emanetleri de bu atmosferi perçinledi. Bu tarz anlatılarda değerli bir nesnenin arayışı, maceranın odağındadır. (Misal, tüm yüzüklere hükmedecek tek yüzük.) İlk başta post, ardından Vahid’in aradığı kitap, şimdi de elli senede bir el değiştiren sandıklar bunun dizideki örneklerinden.
🔴 Bu bölümde, sahte kayıtla takibe tabi ilaçlar rapor ettiği için soruşturma açılan Levent, Cüneyd sayesinde aklandı. Asıl suç Levent’in kızında olmasına rağmen Cüneyd, uyuşturucu madde satıcılarını bu suçu üstlenmeleri için ikna etti. İşin detayıysa bunu yapma yöntemi: Cüneyd bu satıcıları, tarikatın müritlerini üzerlerine salmakla tehdit etti. Bu kişiler demek ki keyfî şekilde silah olarak kullanabiliyor. Nasıl bir mesaj aldınız? Bu tür tarikat mensuplarından korkmalı mıyız?
“Sen nereye, ben oraya!” 😦 Yeni bölüm fragmanı yayında. #KızılGoncalar tüm bölümleriyle Disney+’ta. @disneyplustr @nowturkiye pic.twitter.com/gZAWk7RX3B
— Kızıl Goncalar (@Kizil_goncalar) November 11, 2024
Künye
Yayın mecrası: NOW TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: Ömür Atay, Özgür Sevimli
Senaryo: Şükrü Necati Şahin, Melih Özyılmaz, Deniz Gürlek, Gamze Arslan
Müzik: Ender Gündüzlü, Metin Arıgül, Can Sanıbelli
Oyuncular: Özgü Namal, Özcan Deniz, Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı, Mert Turak, Hazal Türesan, Selen Öztürk, Şerif Erol, Duygu Sarışın, Sitare Akbaş, Tuğrul Tülek, Yakup Turğut, Asiye Dinçsoy, Mina Demirtaş, Esma Yılmaz, Zehra Kelleci, Can Kızıltuğ, Selen Kurtaran, Mısra Tüfek, Oğulcan İnan, İnci Sefa Cingöz, Selçuk Karaca, Barış Yurtsever, Tolga Tekin, Emin Gürsoy.