Cumhuriyet ve tiyatro: Sahnede sanatın ve özgürlüğün peşinde 100 yıl
Seslendirme sanatçısı ve oyuncu Köksal Engür 77 yaşında bu dünyadan göçüp gitti. 77 yıllık ömrünün 67'sini sanat mücadelesiyle geçirdi. Kimi için Arkası Yarın'ların sesiydi, kimi için Red-Kit ya da Büdü'nün. Ama son dönemde herkes için 'Leyla ile Mecnun'nun Aksakallı Dedesi'ydi.
Bir kuşak için TRT Ankara Radyosu’ndaki ‘Çocuk Saati’nin, ‘Arkası Yarın’ların seslerinden biriydi, bir başka kuşak için Red Kit ya da Susam Sokağı’nın Büdü’süydü, yeni jenerasyon için ‘Leyla ile Mecnun’un Aksakallı Dedesi’ydi… Dün yaşamını yitiren usta oyuncu ve seslendirme sanatçısı Köksal Engür’den bahsediyoruz. ‘Leyla ile Mecnun’da yıllarca birlikte çalıştığı Bakkal Erdal’a can veren oyuncu Cengiz Bozkurt’un “Köksal Engür abimizi böbrek yetmezliğine bağlı komplikasyonlar sebebiyle kaybettik” paylaşımıyla öğrendik usta oyuncunun hayatını kaybettiğini.
77 yaşındaydı ve 77. yaşına daha 22 gün önce basmıştı. Babası subay olduğu için Kars’ta 1946 yılında doğan Engür, 10 yaşında başladığı sahne yaşamını son günlerine kadar sürdürdü. Aslında o, çocuk aklıyla jet pilotu olmak, Ay’a gitmek istiyordu. Ama abisi okulda, radyodaki ‘Çocuk Saati’ için seçilmişti. Bir tiyatro oyunu yazıp onu da oyuna dahil edince Köksal Engür’ün tiyatro yaşamı başlamış oldu. Kartal Tibet’ler, Rüştü Asyalı’lar, Zeki Müren’ler artık hayatındaydı.
Sonrasında Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’ne girdi. Buradan mezun olduğu 1969 yılında kadar da TRT’deki hayatını sürdürdü. 1968 Kuşağı’ndandı doğal olarak. Kendi deyimiyle “hiçbir kuruluşun militanı olmadı.” Ama tiyatrocu olduğu için mücadelesini sahnede sürdürmeye karar verdi. Ankara Halkevi günleri de böylece başlamış oldu.
Hayatı boyunca genel olarak özel tiyatrolarda yer almayı tercih etti. Ankara Halkevi sonrasında, Sahne 9, Ankara Deneme Sahnesi, Çağdaş Sahne, Hodri Meydan Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Küçük Sahne ve daha niceleri… Ödenekli tiyatrolardan gelen teklifleri de pek kabul etmedi. Bunun da sebebi oyuncunun özgür olması gerektiğini düşünmesiydi. Bir söyleşisinde durumu şu şekilde açıklayacaktı: “Devlet ve şehir tiyatrolarında rol alan ödenekli oyunculara saygı duyuyorum ancak bence bunun memurluktan bir farkı yok. Memur zihniyetiyle sanat yapılmıyor. Özel tiyatrolarda tembellik yapayım gibi bir durumunuz olmadığı için daha verimli oluyorsunuz.”
Tabii mesleğini sadece sahnelerde icra etmedi. Seslendirmeci olarak birçok karakterin sesi olan Engür, onlarca TV dizisinde ve sinema filminde rol aldı. Sinemada ‘Vizontele’, ‘Oflu Hocanın Şifresi’, ‘Sen Kimsin?’, ‘Unutursam Fısılda’ gibi filmler bir yana Reha Erdem’in ‘Korkuyorum Anne’ ve ‘Beş Vakit’, Onur Ünlü’nün ‘Güneşin Oğlu’, ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ndeki lezzetli performansları akıllarda kaldı. Zaten Reha Erdem’in ‘Korkuyorum Anne’ filmindeki Rasih Bey performansıyla 16. Ankara Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. Tiyatroda ise ‘Molly S.’ ve ‘Tek Kişilik Şehir’deki performanslarıyla Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu seçildi iki kere.
Seslendirme stüdyoları, tiyatro sahnesi, dizi ve sinema setlerinden geçen bir ömürdü onunkisi… 77 yıllık ömrünün 67’sini sanatçı olarak geçirdi. Fırsatı olsa dünyayı daha fazla gezmek, farklı insanları tanımak isterdi büyük ihtimalle. Ama tanıdığı insan ve gezdiği ülkeden daha fazla eser bıraktı geride ve dün bu gökkubenin altında hoş bir sada bırakarak göçüp gitti aramızdan…