Sergi Turu: Devrim Erbil’e saygı resimlerinden Arter’deki insaniyet fotoğraflarına…
Tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun yarım kalan başyapıtı İstanbul Ansiklopedisi'nin yayımlanmamış taslaklarının izinini süren Başka Kayda Rastlanmadı sergisi Salt'ta açıldı. Sergi, Koçu'nun gözünden ve kaleminden İstanbul'u ve insanlarını keşfe davet ediyor
“Gülay (Mahmud) – 1973’te 22 yaşında uzun boylu güzel bir vücut yapısına sahip bir akrobat, canbaz. Ünlü sinema aktörü Cüneyt Arkın onu bir canbazhanede görmüş, aynı boyda olduğundan yeni çevirmeye başladığı kovboy filmi için kendisine dublör olarak seçmiş, İstanbul’a getirerek ayda 4 bin lira ücretle yanına almıştı. Cüneyt Arkın’ın hizmetinde üç ay çalıştıktan sonra Göreme’de çevrilen bir kovboy filminde bir antrenman sırasında boynunun üstüne düşmüş, son sözü ‘Kımıldamıyorum, ellerim, ayaklarım nerede” dedikten sonra komaya girmiş ve kaldırıldığı Ankara Hacettepe Hastanesi’nde ölmüştür. Hayatı hakkında başka kayda rastlanmadı.”
Gülay Mahmud’u yıllar sonra anmamıza sebep olan Salt’ta açılan Başka Kayda Rastlanmadı başlıklı sergi. Bahsedilen film de muhtemel 1973 yapımı bir kısmı İtalya’da bir kısmı da Kapadokya’da çekilen ‘Küçük Yumurcak’ filmi. Birçok filmde figüran olarak rol alan Mahmud Gülay’ın hikayesi tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitti. Lakin Reşat Ekrem Koçu, vakti zamanında İstanbul Ansiklopedi’si için notunu almış. Ve bu sayede Mahmud Gülay’dan haberimiz oluyor.
Bilindiği üzere Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi 173 fasikül ve 11 cilt yayımlandı. Gökçınar (Mehmed) maddesi ile biten 1973 tarihli fasikülle beraber İstanbul Ansiklopedisi yarım kaldı. Bir fasikül daha yayımlansa Mahmud Gülay’ın hikayesine tam da yukarıda anlatıldığı gibi vakıf olacaktır. Ama onun maddesi Reşat Ekrem Koçu’nun arşivinde kalıyor.
Reşat Ekrem Koçu, üniversite reformuyla görevden alınan tarihçi Ahmet Refik Altınay’ın yetiştirmelerinden. 1944 yılında “Bundan sonra, üzerinde belki de ömrümü yıpratacağım” dediği İstanbul Ansiklopedisi macerasına girişiyor. Düzensiz aralıklarla yayımlanan 34 fasikülün ardından 1951 yılında ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara vermek zorunda kalıyor. 1958’de birinci fasikülden itibaren yeniden yayımlanmaya başlayan ansiklopedinin bu macerası 173 fasikül ve 11 cilt sürüyor.
Gökçınar (Mehmed) maddesi ile biten 1973 tarihli fasikülle beraber İstanbul Ansiklopedisi’nin yayın hayatı son buluyor. Koçu da bu ansiklopedi uğruna babadan kalma köşkünü, parasını ve sağlığını kaybediyor.
6 Temmuz 1975’te vefat ediyor ve naaşı Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnediliyor. Lakin mezarı muhtemel sahipsiz diyerek satıldığı için bugün mezar yeri bilinmemekte. Ama İstanbul Ansiklopedi’siyle ilgili taslakları arşivinde durmuş. Kadir Has Üniversitesi 2018’de, yaklaşık 40 bin bilgi ve belgeden oluşan, İstanbul Ansiklopedisi arşivini kütüphanesine katınca, bu ansiklopedi tekrar gündeme geldi. Çünkü arşivde Koçu’nun tasarı aşamasında kalmış ansiklopedinin gelecek ciltleri için derleyip kurguladığı maddeler de vardı.
Salt’taki serginin ana malzemesini de işte bu arşiv oluşturuyor. Salt’ın üç katına yayılan sergide bir yandan Reşat Ekrem Koçu’nun bu büyük ansiklopedi macerasına vakıf oluyorsunuz, diğer yandan bu ansiklopediye madde olarak giren ya da girecek olan İstanbullularla tanışıyorsunuz.
Mahmud Gülay onlardan biri. Yogi Kazım Gürbüz, Hippi Gülay, Melek Görgün, Salih Güney… Liste uzayıp gidiyor. Tabii sadece insanlar değil, İstanbul yaşam kültürüne dair birçok şey var bu sergide. Özellikle de günlük yaşamın içinde saklı kalan hikayeler. Ki Koçu’nun ne anlatırsa anlatsın hemen hikayeleştirme becerisi bunda etkili elbet.
Dolayısıyla sergi keşfe açık. Biraz vakit istiyor tabii. Sizi sınırlamadan ve çok da yönlendirmeden, ilginiz ve birikiminize göre İstanbul’un geçmişinde yolculuğa davet ediyor. Bu yolculuk baştan söyleyelim sivil bir yolculuk. Reşat Ekrem Koçu, dönemin hakim kültürünün sınırlarının dışından bakıyor İstanbul’a ve insanına. Sivil dememin sebebi de bu.
Küratör ekip Koçu’nun nitelendirmesinden ödünç alarak ‘ayaktakımının’ demiş ama Koçu, daha çok baskın kültür algısının dışladığı ama kendi kültürünü oluşturup sürdüren mesleklere, topluluklara, insanlara hep kulak vermiş. Onların hikayelerini bir bir yazmış. Bir anlamda sokağın kültürünü steril olarak kayda almak yerine olduğu gibi, hakim kültürün ahlakçı diliyle söylersen kiriyle, pasıyla yazmış. Ama iyi ki de yazmış… Çünkü onların kaydını tutan daha da olmadı. Ki bu kayıtların dijital ortamda yayımlanması da planlanıyor.
Salt’ın Kadir Has Üniversitesi ile işbirliği yaparak açılan sergi 29 Ekim’e kadar sürecek. Sanatçı Cem Dinlenmiş de ansiklopediden yola çıkarak yaptığı illüstrasyonlarla sergiye katkı sunuyor. Sergiye paralel olarak birçok etkinlik de düzenlenecek. Sergi turlarının yanı sıra, söyleşiler, film gösterimleri, kent yürüyüşleri ve çeşitli atölyeler düzenlenecek.
Tabii bu sergi Reşat Ekrem Koçu’yu yeniden gündeme getiriyor. Orhan Pamuk’un, ‘İstanbul’un hüzünlü ama tamamlanmamış imgesini yaratan o özel ruhlardan biri’ olarak tanımladığı Koçu’nun kaleminden İstanbul’un arka sokaklarında dolaşmak isterseniz, Reşad Ekrem’in bilinen kitapları ile tefrikalardan derlenen eserlerinin günümüzde tekrar yayımlanmasını yıllardır Doğan Kitap üstlenmiş durumda. Doğan Kitap tarafından yayımlanmış 29 Reşad Ekrem Koçu kitabı var. Yayınevi eski tefrikalardan derlenen yeni kitaplarını da yayıma hazırlamakta.
20 Aralık 2024 - Ormanda yeni bir lider doğuyor, şımarık oğlan dersini alıyor!
13 Aralık 2024 - Yılın en iyilerinden ‘Hemme…’: Öfke ruhu kemirir!
6 Aralık 2024 - Babaların kızları için yaptığı yolculuk hiç biter mi!
5 Aralık 2024 - Keşanlı Ali 60 yaşında mikrofonlarımız Haldun Taner’de