Ankara Şehir Hastanesinde yoğun bakım doluluğu yüzde 90’a çıktı
ABD’de çocuklarda hızla artan 'yürüyen zatürre' vakaları Türkiye için de bir tehdit mi? Çocuk göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Karadağ bu hastalığın belirtilerini, tedavi sürecini ve Türkiye'deki durumu 10Haber’e anlattı.
ABD’de çocuklar arasında ‘yürüyen zatürre’ vakaları ilkbaharın başlarından itibaren ciddi bir artış gösteriyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre 31 Mart ile 5 Ekim 2024 tarihleri arasında acil servise başvuran zatürre vakaları içinde 2-4 yaş grubundaki çocuklarda yürüyen zatürre oranı yüzde 1’den yüzde 7,2’ye fırladı. 5-17 yaş arası çocuklarda bu oran yüzde 3,6’dan yüzde 7,4’e yükseldi. Tüm yaş grupları dikkate alındığında ise oran yüzde 0,5’ten yüzde 2,1’e ulaştı.
Peki yürüyen zatürre nasıl bir hastalık? Türkiye’de de benzer bir artış var mı? Aileler hangi belirtilere dikkat etmeli? Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ’a sorduk.
Yürüyen zatürre nedir? Diğer zatürre türlerinden farkı nedir?
Öncelikle zatürrenin ne olduğunu açıklayalım: Zatürre, akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Bu iltihaplanma, akciğer zarında sıvı birikimine veya bazen ciddi doku yıkımına yol açabilir. Öyle ki zatürreden sonra ömür boyu süren kronik akciğer hastalıkları bile görülebilir. Dahası özellikle gelişmekte olan ülkelerde 5 yaş altı çocuklarda en sık görülen ölüm nedenlerinden birinin zatürre olduğunu vurgulayayım.
Yürüyen zatürre ise özellikle çocukları ve gençleri etkileyen bir zatürre türüdür. Mycoplasma pneumoniae bakterisinden kaynaklanır. Mikoplazma pnömonisi (mikoplazma zatürresi) olarak adlandırılan bu zatürre türü ABD’de halk arasında ‘yürüyen zatürre’ olarak biliniyor. Bu tanımın sebebi ise hastaların genelde diğer zatürre türleri kadar ağır hasta olmamaları ve günlük aktivitelerini sürdürebilmeleri. Yani hastalar öksürük, yorgunluk gibi zatürre belirtileri gösterseler de genellikle yatağa düşmüyor, hastalığı ayakta atlatabiliyor.
Bu arada mikoplazma bakterisi sadece zatürre değil, kulak iltihabı, sinüzit gibi enfeksiyonların da nedeni olabilir.
Mikoplazma zatürresi hangi yaşlarda daha sık görülüyor?
5-17 yaş arasında… Ama özellikle okul çağı çocuklarını etkiliyor.
Mikoplazma diğer bakterilerden biraz daha değişik davranan bir bakteri; daha dirençli ve hücre içine girebiliyor. O yüzden de klasik zatürrede kullandığımız ilaçlardan farklı bir tedavi yaklaşımı kullanıyoruz.
İyi yönü de şu: Genellikle hafif seyrediyor. Akciğerin iki tarafını tutan ağır zatürrelerde mikoplazmayı çok düşünmeyiz. Fakat son yıllarda, özellikle de COVID pandemisinden sonra mikoplazmanın seyri farklılaştı. Ağır zatürrelerde de mikoplazma bulduğumuz oldu. Klasik bilgimiz “Mikoplazma zatürresi 5 yaş üstü çocuklarda görülür” şeklinde ama artık daha küçük çocuklarda da bu zatürreyi görmeye başladık. Zaten bu bulguyu CDC verilerinde de görüyoruz; en fazla tırmanış 2-4 yaş grubunda.
Peki Türkiye’de artış olup olmadığına dair bir veri var mı?
Şu ana kadar artışa yönelik resmi bir veri duymadık. Kendi tecrübemizde genel olarak zatürrelerde bir artış olduğunu söyleyebilirim. Ama bunların çoğunda spesifik bir etken tespit edemiyoruz. Ayrıca bizde iki öksürene hemen antibiyotik (örneğin makrolid grubu) reçete ediliyor. O nedenle belki de fark etmeden yarım yamalak da olsa mikoplazmaları tedavi ediyoruz.
Tabii şu bilgi unutulmamalı: Pandemi sonrasında enfeksiyonların sadece belirli bölgelerde değil, küresel çapta artış gösterdiğini hepimiz gördük. Dolayısıyla ülkemizde de bu zatürre türünde artış yaşanabileceğini akılda tutmalıyız.
Mikoplazma bakterisi, zatürre etkenleri arasında yaygın bir enfeksiyon kaynağı mı?
Sık görülen etkenler arasında diyebiliriz ama en sık rastlananı değil. Zatürrenin en sık rastlanan etkeni ‘Streptococcus pneumoniae’ adlı bakteridir. Neyse ki ülkemizde rutin aşılama programında bu zatürre türüne karşı koruma sağlayan pnömokok aşısı (zatürre aşısı) yer alıyor. 0-18 ayda yapılan pnömokok aşısı sayesinde bu zatürre türünün sıklığı önemli ölçüde düştü. Mikoplazma zatürresine karşı ise bir aşımız yok.
ABD basınına konuşan doktorlar, mikoplazma zatürresindeki artışı şu şekilde açıklıyor: “COVID pandemisi sırasında sosyal mesafe önlemleri, bağışıklık sisteminin mikroplarla daha az temas etmesine yol açtı. Bu da bağışıklık yanıtını zayıflattı. Kısıtlamalar kalkınca özellikle çocuklarda mikoplazma zatürresi vakalarında artış görüldü.” Bu açıklamaya katılıyor musunuz?
Kesinlikle katılıyorum. Aşırı koruma ya da önlem bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Biz ailelerden “Çocuğumun kreşte hastalanmasından endişeleniyorum. Kreşe gitsin mi gitmesin mi?” sorusunu sık duyuyoruz. Yanıtımız ise genellikle şöyle oluyor: “Bağışıklık sistemini aşırı koruma önlemleriyle çok uzun süre askıya aldığınızda normalde hafif atlatılabilecek solunum yolu enfeksiyonları daha ağır seyredebilir. Bu nedenle çocuğunuzun çok sık olmamak koşuluyla bu tür enfeksiyonlarla karşılaşması, onun bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve normal şekilde gelişebilmesi için önemli. Aşırı korumacı yaklaşımdan kaçının.”
Bu arada pandemi sonrası dönemde yalnızca mikoplazma değil, RSV, adenovirüs ve rinovirüs gibi virüs kaynaklı enfeksiyonlar da daha sık görülmeye başladı. Üstelik bu enfeksiyonlar, alışık olmadığımız aylarda ve yaş gruplarında ortaya çıkıyor. Örneğin normalde sonbahar-kış mevsiminde görülen RSV’ye temmuz-ağustos aylarında bile rastlıyoruz.
Peki mikoplazma zatürresi nasıl bulaşır?
Solunum yoluyla bulaşır. Enfekte bir kişinin öksürmesi veya hapşırmasıyla havaya yayılan damlacıklar yoluyla hastalık başkalarına geçebilir. Özellikle kalabalık ortamlar, okullar bulaş riskini artırır.
Tabii sınıfta bir çocuğa mikoplazma zatürresi teşhisi konulması, tüm çocukların aynı hastalığı geçireceği anlamına gelmez. Diğer çocuklar, bağışıklık durumlarına bağlı olarak daha hafif şikayetlerle hastalığı atlatabilir veya hiç geçirmeyebilir.
Hangi belirtiler varsa ailelerin aklına bu hastalık gelmeli?
Tüm zatürrelerde ortak belirtiler ateş ve öksürük. Mikoplazmanın özellikle dikkat etmemiz gereken yönü ise kas-eklem ağrısının ve halsizliğin daha belirgin oluşu.
Bu belirtiler aslında gribal enfeksiyonlarda da görülüyor. Peki hangi durumlarda zatürreden şüphelenip bir uzmana başvurmak gerekir?
Ateş 48 saatten uzun sürüyor ve kas-eklem ağrıları oluyorsa, beraberinde de şiddetli öksürük varsa, hele de çocuk “Öksürürken yanlarım ağrıyor” diyorsa bir hekime başvurulmasını öneriyoruz. Mikoplazma zatürresi genellikle hafif seyirlidir ama tedavi edilmediğinde akciğerde ömür boyu sürecek hasarlar bırakabileceği unutulmamalı.
Tedavisi kolay mı?
Evet, antibiyotiklerle kolayca tedavi edilebiliyor. Fakat doğru antibiyotiği seçmek önemli. Diğer zatürrelerde sık kullanılan amoksisilin-klavulanik asit, ampisilin veya penisilinler, mikoplazma zatürresinde etkili olmuyor. Bu antibiyotikler normalde bakterilerin hücre duvarını yıkarak etki gösteriyor ancak mikoplazmanın hücre duvarı yok. Bu yüzden azitromisin, klaritromisin gibi makrolid grubu antibiyotikler tercih ediliyor. Bu antibiyotiklerin hem damar yolundan hem de ağızdan alınabilen formları var ama genellikle ağızdan alınanlar yeterli.
Antibiyotik tedavisi ne kadar sürer ve iyileşme ne zaman başlar?
Normal zatürre olduğu gibi tedavi başlandıktan 2 gün sonra çocuk düzelmeye başlar. Tedavinin 7-10 gün arasında sürdürülmesi önemli. Tedavi başlandıktan sonra bulaşıcılık 2-3 günde biter.
Çocukları zatürreden korumak için hangi önlemler alınabilir?
Öncelikle, çocukları havasız ortamlardan uzak tutmak ve bulundukları alanları sık sık havalandırmak gerekiyor. Ayrıca enfeksiyon belirtisi olan çocukların okula gönderilmemesi oldukça önemli. Böylece hem çocuk hızlı toparlanır hem de hastalığın diğer çocuklara yayılması önlenir. Bir de genel olarak bağışıklıklarını desteklemek için çocukların iyi beslenmesini ve uyku düzenlerinin iyi olmasını öneriyoruz.