Komplo teorilerine son: COVID aşısı değil COVID enfeksiyonu kalp riskini artırıyor

Aşı karşıtlarının ‘COVID aşıları kalp krizi yapıyor’ iddiasına 20 milyon kişilik yeni bir araştırma noktayı koydu. COVID aşılarının bilakis virüse bağlı kalp-damar rahatsızlıklarından koruduğunu gösteren araştırmayı profesörler 10Haber’e anlattı.

14 Mart 2024
Büyük bir araştırma, 20 milyondan fazla insanın sağlık kayıtlarını analiz etti ve COVID aşılarının COVID enfeksiyonunun yarattığı kalp-damar sorunlarından koruduğuna dair kanıtlar buldu.

Sosyal medya kullanıcıysanız pandemiden beri yükselen aşı karşıtlığını muhtemelen siz de gözlemlemişsinizdir. “COVID-19 aşıları kalp krizine yol açıyor” deyip bitkisel ürün pazarlayan mı dersiniz, aşıdan ‘sıvı’ diye bahsedip “Bill Gates aşılara izleme çipi yerleştirdi. Hedef kontrol edilebilen insan-robotlar” diyen mi dersiniz… Türlü türlü senaryolar üretildi, 70 yaşında dizindeki kireçlenmeyi bile aşıya bağlayanlar oldu, doktorlar sürekli “Ama aşı…” diye başlayan şüphe içeren cümlelere maruz kaldı.

Bilimden yana olan hekimler ise pandemi sırasında aşıların milyonlarca kişinin hayatını kurtardığını, insanların kronik hastalıklarla karşılaşma riskini azalttığını ve aşının kalp krizi riskini artırdığına dair bir veri olmadığını tekrarladı. Önceki gün yayınlanan çok geniş çaplı bir çalışma, komplo teorisyenlerinin iddialarını bir kez daha boşa düşürdü. Heart Journal’da yayınlanan ve 20 milyon kişiyi kapsayan çalışmaya göre, COVID aşıları kalp krizi ve pıhtı riskini artırmıyor, tam tersine virüsün bu olası risklerini azaltıyor. Farklı branşlarda iki doktor araştırmayı 10Haber’e anlattı.

“Aşısız olup COVID geçirenlerde gelecekte de kalp riski daha yüksek”

Prof. Dr. Servet Altay

Trakya Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Altay, son çalışmanın çok değerli olduğunu söylüyor ve aşı olmayıp COVID geçirenlere önemli bir uyarıda bulunuyor: “COVID geçirdiğini dahi bilmeyen, ‘Grip oldum, iyileştim’ diye düşünen bir grup hasta var. Bu kişilerde COVID, kalp damarlarında hasar bırakmış olabilir. Prof. Dr. Servet Altay’ın COVID enfeksiyonunun kalp-damar hastalıkları üzerindeki etkisi ve son araştırma hakkında paylaştığı bilgiler şunlar:

Son çalışma ne tür sonuçlar elde etti?

Çalışma; İngiltere, İspanya, Estonya’da 10 milyonun üzerinde aşılanmış ve 10 milyonun üzerinde aşılanmamış COVID-19 hastasını değerlendiriyor.

COVID-19 geçirdikten sonra kişilerin birinci ay, üçüncü ay ve altıncı ay, birinci yıl gibi periyotlarda ne tür sorunlarla karşılaştığına bakılıyor. Bu sorunlar içinde dört başlık var:

📍 Venöz tromboemboli (bacaklarda ve akciğerde pıhtı olması)

📍Arteriyal tromboemboli (kalp damarlarında pıhtı atmasına bağlı kalp krizi geçirilmesi veya beyne pıhtı atması)

📍Kalp yetmezliği ve beyin kanaması

📍Miyokardit (kalp kası iltihabı)

Aşı olan grupta hem kalp kası iltihabının daha hafif geçirildiği görülüyor hem de bacak-akciğer pıhtısı, beyin pıhtısı, kalp krizi ve kalp yetmezliğinin önemli ölçüde azaldığı ortaya konuluyor.

Sonuçta bu çalışma COVID-19’un kendisinin COVID aşısından daha riskli olduğunu bir kez daha ama geniş çaplı bir şekilde ortaya koydu.

Araştırmada hangi aşıları yaptıranlar değerlendirildi?

Aşılar arasında Çin aşısı Sinovac yok. Oxford-AstraZeneca, BioNTec/Pfizer, Moderna ve janssen/johnson & johnson (J&J) aşısı olanlar ile aşı olmayıp COVID geçirenler karşılaştırılıyor.

Çalışmaya dahil edilenlerin yaş aralıkları nedir?

Aşılamaya uygun genç grup, orta yaş ve ileri yaş grubu olmak üzere farklı yaş grupları araştırmaya dahil edilmiş. Araştırmanın hem 20 milyon gibi çok geniş bir kitleyi kapsaması hem de farklı yaş gruplarını içermesi onu çok önemli kılıyor.

Aşı karşıtları, her genç yaşta kalp krizi geçireni COVID aşısına bağlıyordu. Bu çalışma komplocuların iddialarının önüne geçer mi?

Geçer…. Öncelikle şunu söyleyeyim: COVID aşısı sonrası miyokardit bildiren bazı yayınlar var. Ama aşıların kalp krizi yaptığına dair bugüne dair ciddiye alınacak bir yayın olmadı.

İkincisi biz pandemi başlarında aşılar ortaya çıkmadan önce de klinik pratiğimizde genç yaşlarda kalp krizleriyle karşılaşıyorduk.

Üçüncüsü aşıların etkisi üç-beş sene sürmüyor. Aşıların üzerinden iki yıl geçmesine rağmen biz hâlâ kalp krizi, pıhtı görüyoruz. Dolayısıyla kalp krizlerini aşıya bağlamak doğru değil.

Uzun süredir kabul gören görüş, COVID enfeksiyonunun COVID aşısından çok daha ciddi sorunlar yarattığıydı. Birçok yayınla bu görüş desteklendi. Son çalışmada 10 milyonun üzerinde iki grubun alınıp temsil edilmesi, üç ülkenin verilerinin alınmış olması ve çalışmaya farklı yaş gruplarının dahil edilmesi bu görüşü daha da pekiştirdi.

Peki COVID enfeksiyonu hangi mekanizmayla kalp ve damar hastalıklarına neden oluyor?

COVID, vasküler endotel dediğimiz damar duvarını etkileme potansiyeli çok yüksek bir enfeksiyon. Zaten ölümler de en çok COVID’in akut dönemde damar yatağını bozmasıyla gerçekleşti. Damar yatağında oluşan yangı, pıhtılaşmaya eğilimi artırıp inmeler, kalp krizleri veya kalp yetmezliğine neden oluyor.

Aşısız olup COVID geçirenlerde kalp-damar hastalıkları riskinin gelecekte de daha yüksek olduğunu söyleyebilir miyiz?

Evet, özellikle COVID geçirildikten sonra ilk bir yıl bu risk daha yüksek.

Bir yıl sonra risk ortadan kalkıyor mu?

Eğer COVID, kalp kasını tutmuşsa yani miyokardit dediğimiz olay varsa uzun dönemde de kişide kalp yetmezlikleri, aritmiler ve damar hastalıkları riski devam ediyor. Yapılan çalışmalarda enfeksiyonun üçüncü-dördüncü senesinde bu sorunların görüldüğüne dair veriler var. Biz klinikte de bu durumda olan hastalar görüyoruz.

COVID’i bir şekilde evde geçirip atlatmış, özellikle de aşısız kişilerin kalp hastalıkları açısından dikkatli olması gerekir mi?

Kesinlikle… COVID geçirdiğini dahi bilmeyen, “Grip oldum, iyileştim” diye düşünen bir grup hasta var. Bu kişiler bize ciddi aritmiler ve kalp yetmezliğiyle başvuruyorlar. Kardiyak MR gibi testler yaptığımızda kalbi tutan bir enfeksiyon geçirdiklerini görüyoruz. Yaygınlığından dolayı tahminen de enfeksiyonun COVID olduğunu düşünüyoruz.

O nedenle pandemi sürecinden sonra göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı olan kişilerin genç-yaşlı demeden tetkikten geçmesini öneriyoruz.

“Aşı karşıtlarının arasında muayenehanesine hasta çekmeye çalışan hekimler de var”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İzmir Tıp Fakültesi, Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Cenk Kıraklı, sosyal medyada aşı karşıtlarının yalanlarıyla mücadele eden hekimlerden biri. Hem çalışmanın detaylarını anlattı hem de aşı karşıtlarıyla ilgili çarpıcı bilgiler verdi.

Prof. Dr. Cenk Kıraklı

Aşı karşıtları pandemiden bu yana COVID aşılarının kalp krizine yol açtığına ilişkin iddialarda bulundular. Heart Journal’da yayınlanan çalışmayı sizden dinleyelim mi?

mRNA aşılarının, ki bunlar Moderna ve Biontech aşılarıdır, özellikle genç erişkin erkeklerde miyokardit riskini artırdığı aşılanmadan bir süre sonra anlaşıldı. Ancak bu çok nadir görülen, tedavi edilebilir ve genellikle de hasar bırakmayan bir yan etki olduğu için aşılama programları tüm ülkelerde devam etti.

Kalp krizi ve aşılar arasında bugüne kadar hiçbir ilişki gösterilemedi. Bazı aşılarda, ki bunlar Astra Zeneca ve Johnson&Johnson gibi mRNA teknolojisinden farklı olan vektör bazlı aşılardı, pıhtılaşma ile ilgili problemler saptandı. Bu iki aşı da ülkemizde uygulanmadı.

Son çalışma bugüne kadar COVID aşılı ve aşısız kişiler arasında kalp yetmezliği, venöz tromboemboli (venöz pıhtı) ve arteriyel tromboemboli (arteriyel pıhtı) farkını araştıran en büyük çalışma.

İngiltere, İspanya ve Estonya’ dan yaklaşık 10 milyon aşılı ve 10 milyon aşısız kişi bir yıla kadar izlenmiş ve sonuçlar karşılaştırılmış.

Çalışmada incelenen aşılar Biontech, Astra-Zeneca, johnson & johnson ve Moderna aşıları. Çalışmanın sonucunda da yazarlar, aşılanmış bireylerde venöz tromboemboli, arteriyel tromboemboli (kalp krizi dahil) ve kalp yetmezliği riskinin, aşılanmamış bireylere nazaran özellikle erken dönemde daha düşük olduğunu ve bu etkinin bir yıl boyunca da sürdüğünü saptamışlar.

Aşılanan kişiler de mi COVID geçirmiş?

Evet, bu çalışmada aşıdan sonra COVID geçirenler, aşısız COVID geçirenlerle kıyaslanmış. Baştan beri “Aşıların yüzde 100 koruyuculuğu olmasa bile aşı olan kişiler hastalığı daha hafif atlatıyor, bu kişilerde hastalığa bağlı komplikasyon oranı azalıyor” dedik. Elimizde artık 20 milyon kişinin sağlık kayıtlarını analiz ederek bu bilgiyi doğrulamış geniş çaplı bir çalışma var.

Siz X (Twitter) hesabınızda uzun süredir tıbbi yalanlara karşı aktif şekilde mücadele ediyorsunuz. En sık karşılaştığınız yalanlar neler?

Listenin üst sıralarında aşıların turbo kanserlere (ki tıp literatüründe böyle bir terim yok), felçlere, kalp krizlerine, beyin kanamalarına neden olduğu iddiaları yer alıyor. Bugüne kadar literatürde bu sağlık sorunlarını gösteren, bahsettiğimiz çalışma gibi geniş çaplı hiçbir çalışma yok.

İkinci en sık yalan ise COVID döneminde hastanelerin ve doktorların hastaları bilerek ve isteyerek öldürdüğü ve bundan daha fazla para kazandığı iddiası. Psikiyatrik problemi olmayan, aklı başında hiç kimse böyle bir iddiaya inanmaz belki ama ne yazık ki sosyal medyada bunu paylaşan bazı hekimler bile mevcut. Bunların ortak noktası ise pandemi döneminde hiç COVID hastası izlemeyen, özel çalışan kişiler olmaları.

Yanlış hatırlamıyorsam COVID aşılarıyla ilgili bazı çalışmaları yanlış yorumlayıp yayanlarla da X platformunda bir tartışmanız oldu değil mi?

Tıp alanında yayınlanan klinik çalışmaları doğru okuyup değerlendirebilmek için kişilerin hekim dahi olsa mutlaka temel bir epidemiyoloji ve tıbbi istatistik bilgisine sahip olması lazım. Ne yazık ki bu dönemde bazı çalışmaları tamamen yanlış yorumlayarak servis eden kişiler de oldu, evet. Bu kişilerden bazılarının hekim olması ayrıca üzücü.

Peki aşı karşıtlığını daha çok bireysel tepkiler şeklinde mi yoksa organize biçimde mi görüyorsunuz? Hangi motivasyonla bunu yapıyorlar?

Bu tip iddialar ABD’de organize bir şekilde yürütülüyor. Orada destek ürün pazarlaması, dernekleşme, konferans, söyleşiler ve abonelikler yoluyla ciddi bir maddi çıkar sağlanması da söz konusu. Ancak ülkemizde bu iddialar ABD’den ithal edilip bireysel olarak kullanılıyor. Mesela “Bu aşıların şöyle zararları var, bu ürünleri kullanırsanız bundan kurtulursunuz” deniyor ve bir bakıyorsunuz ki kişinin bu ürünleri pazarlayan bir web sitesi mevcut. Ya da kişi sosyal medya aracılığıyla direkt telefonunu veriyor ve “Ben sizi iyileştiririm” diyor.

Bazı kişiler ise bu tip sansasyonel iddiaları paylaşarak takipçi sayısını ve tanınırlığını artırmaya ve muayenehanesine hasta çekmeye çalışıyor. Dikkat ederseniz kamuda çalışan ve pandemi döneminde yoğun olarak COVID hastası takip etmiş hemen hemen hiçbir hekimde bu tip iddialar göremezsiniz.

Doğru olmayan tıbbi bilgilerle insanları yanlış yönlendirenler hakkında ilgili makamlara hiç şikâyette bulundunuz mu?

Bu kişiler için CİMER ve Sağlık Bakanlığı’na bildirimlerde bulunduk. Ancak herhangi bir sonuç alınamadı. Türk Tabipler Birliği’nin bazı kişilere meslekten uzaklaştırma cezası verdiğini biliyoruz ama bunlar da kısa süreli oluyor ve caydırıcılığı olmuyor ne yazık ki. Bu konuya Sağlık Bakanlığı ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin ciddi anlamda el atması gerekiyor.

Bir insan 217 kez Covid aşısı olursa ne olur? Karşınızda 'süper aşılı' bir AlmanBir insan 217 kez Covid aşısı olursa ne olur? Karşınızda ‘süper aşılı’ bir Alman

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.