Bahçeli-Erdoğan arasında 12 gün içinde ikinci görüşme
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Başkanlığı IASAJ Programı Kapanış ve Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan, yeni anayasa isterken Şair Namık Kemal'in 'Bârika-i hakîkat müsâdeme-i efkârdan doğar' sözüyle mesaj verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha yargıya ve yeni anayasa ilişkin açıklama yaptı. Erdoğan, Danıştay Başkanlığı, IASAJ Programı Kapanış ve Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreninde yaptığı konuşmada yeni anayasa önerisinin hiç değilse tartışılmasını isterken, aslında düşünceyi ifade özgürlüğüne gönderme yapan bir sözü kullanması dikkat çekti. Erdoğan’ın konuşmasında, “Hakikatin kıvılcımı, farklı fikirlerin çarpışmasından doğar” özdeyişini kullandı. Şair Namık Kemal’e ait olan özdeyişin orijinali şöyle: “Bârika-i hakîkat müsâdeme-i efkârdan doğar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Milletimizin teveccühüyle 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde adaleti dört önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bu önceliklerimizden hiçbir zaman taviz vermedik. Bu hedefimizin bir yanında hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeler varken, diğer yanında adalet hizmetlerindeki altyapı eksikliklerinin giderilmesi bulunuyordu. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çabalar harcadık.
Yüksek yargı organlarımızın tamamını, sundukları hizmetin saygınlığına uygun hizmet binalarına kavuşturmaya gayret ettik. Allah’a hamdolsun bu çabalarımızda muvaffak olduk. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacın gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye, teknolojinin de getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor.
‘Geç gelen adalet, adalet değil’ düsturuyla, yargı kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ve zamanında ifa edebilmeleri için gereken her türlü desteği sağlıyoruz. İster adli ister idari olsun adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz. Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması ve yargısıyla hep beraber dayanışma içinde hareket ederek gerçekleştireceğiz.
Danıştay’ımızın güzide mensuplarına bu gayretlerimizde bizlere verdikleri ve verecekleri tüm destekler için şimdiden teşekkür ediyorum.”
“İçinde bulunduğumuz ekim ayı, tarihimizde çok önemli bir yere sahiptir. 29 Ekim’de bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümüne ulaşacağız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşını bir anma etkinliğinden öte, yeni reform hamlelerimizle hak ettiği şekilde kutlamak istiyoruz. Son 1 asrın kapsamlı muhasebesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Amacımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına daha emin adımlarla, birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş şekilde girmektir. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir.”
Danıştay Başkanlığı IASAJ Programı Kapanış ve Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Törenihttps://t.co/joQYcpMx26
— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) October 3, 2023
“Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur. Pazar günü 28’inci Dönem 2. Yasama Yılına başlayan Meclisimizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk.
85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya, müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik.
Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjdenin Türkiye’yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasayla buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine ulaşan Meclisimizin, milletimizin her bir ferdinin ‘işte benim anayasam’ diyerek bağrına basacağı sivil bir anayasayı yapmasının önünde hiçbir mani bulunmuyor.
Uzun yıllar sonra ilk kez yeni anayasa konusunda parlamentomuzda ve kamuoyumuzda oluşan müspet atmosferi bu bakımdan çok kıymetli gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Hukuk camiamızın da birikimleri, müktesebatları ve değerli önerileriyle bu sürecin dışında kalmamalarını bekliyoruz. Hep söylediğimiz gibi hakikatin kıvılcımı, farklı fikirlerin çarpışmasından doğar. Türkiye’ni nen büyük zenginliği, konuşan, iradesine sahip çıkan, sandığın namusuna halel getirmeyen, tercihini meşru yollarla ifade eden, demokrasiyi özümsemiş bireylere sahip çıkmasıdır.
Türk demokrasisini ilk serbest seçimlerin yapıldığı 1950’den beri maruz kaldığı onca vesayet girişimine rağmen dimdik ayakta tutan, her seferinde yeniden ayağa kalkmasını sağlayan işte bu güçlü vasfıdır. İnşallah 85 milyon olarak tam bir demokratik olgunluk içinde mümkün olan en geniş, en kapsayıcı toplumsal mutabakatla bu hassas süreci başarıya erdireceğimize inanıyorum.”
FETÖ, amaçlarına ulaşmak için her şeyi mubah görür. Takiyyeyi, gizliliği, yalanı kullanan, en kutsal değerleri bile istismar etmekten çekinmeyen asimetrik bir terör örgütüdür. Bunu bilmeden verilecek her türlü idari ve adli karar, adaletin tecellisine yardımcı olmayacağı gibi insanlık düşmanlarına da cesaret aşılayacaktır. Biz dostlarımızdan ve adaletin tecellisi için çalışan tüm kurumlardan şunu bekliyoruz. Yaşadığımız her terör eylemi sonrasında ilettiğiniz taziye ve kınama mesajları şüphesiz anlamlıdır, değerlidir. Ama ülkemizin PKK’dan FETÖ’ye kadar envaı çeşit terör örgütüne karşı sürdürdüğü mücadelesinin başarıya ulaşması için asla yeterli değildir.
Bakınız, önceki gün Meclisimizin açılışına denk getirilen menfur bir terör eylemi oldu. Polisimizin etkin ve süratli müdahalesi sayesinde teröristler emellerine ulaşamadan etkisiz hale getirildi. Yapılan soruşturma neticesinde bu iki teröristin bir başka ilimizde aracını gasp ettikleri ve 6 aylık bebeği olan bir sivil vatandaşımızı şehit ettiği ortaya çıktı. Yani her açıdan vahşi, alçak, canice bir saldırıyla ve buna teşebbüs eden bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Ama şunu da biliyoruz ki şayet bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve bir şekilde yurt dışına kaçmış olsalardı, siyasi sığınmacı denilerek korunacak, birileri tarafından adeta baş tacı edilecekti. Bugün terör eylemini kınayan dostlarımızın bir kısmı maalesef o zaman iade talebimize kuvvetle muhtemel olumlu cevap vermeyecekti. Bunu iddia olarak değil, 40 yıllık bölücü terörle ve 10 yıllık FETÖ’yle mücadelemizde sık sık karşılaştığımız bir vakıa olarak ifade ediyorum. Biz acımızı paylaşan dostlarımızdan kınama mesajlarıyla birlikte artık daha somut adımlar bekliyoruz. Diğer türlü yapılan açıklamaların yaramıza merhem olmayacağının bilinmesi gerekiyor.