Borsa dolandırıcıları Fatih Altaylı ile Bilal Erdoğan’ın adını kullanıyor
Gazeteci Fatih Altaylı ile eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki polemik giderek sertleşiyor. Dün gece Altaylı için 'Kadın düşmanı' dahil pek çok ağır söz söyleyen Kılıçdaroğlu'na bu sabah Altaylı'dan cevap geldi: Piyonluğu kanıtlandı!
Siyasette kavga ve polemik eksik olmaz. Bu kavgaları elde çekirdek yandan izlemeyi sevenlere müjde; gazeteci Fatih Altaylı ile CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında büyük kavga çıktı. Kavgada çok ama çok ağır sözler sarf ediliyor karşılıklı.
Kavganın ilk adımı Kemal Kılıçdaroğlu’nun YouTube’da katıldığı, Armağan Çağlayan’ın programında atıldı. EkolTV’de yayınlanan bu programda Armağan Çağlayan, Kılıçdaroğlu’na ‘Fatih Altaylı sizi AKP’nin adamı olmakla suçluyor’ dedi. Kılıçdaroğlu buna yanıt verirken ‘Altaylı benim Erdoğan hakkında söylediklerimi söylüyor mu?’ diye bir soru sordu, Armağan Çağlayan buna cevaben ‘Evet söylüyor’ deyince ortalık karıştı.
Yukarıdaki linkinden izleyebileceğiniz programda yaşanan bu diyalog üzerine Fatih Altaylı kendi web sitesinde iki gün önce çok ağır bir yazı kaleme aldı. Altaylı, ‘Şuur’ başlıklı yazısında Kılıçdaroğlu için ‘Dünyadan haberi olmayan, yanındakiler tarafından çok kolay yönlendirilen, neyin ne, kimin kim olduğu hakkında en ufak fikri olmayan, sadece yaşı değil, tavrı ve davranış modeli de yaşlı, çağdışı bir siyasetçi. Hâlâ genel başkanlık hayali görüyor olması, hâlâ Türkiye’nin gündeminde kalması ise yanındaki hırsız taifenin başarısı ve emin olun bizim ayıbımız’ diyordu. Yani ima yoluyla Kılıçdaroğlu’nun ‘şuursuz’ olduğunu söylüyordu.
Bu yazıya Kemal Kılıçdaroğlu bir gün bekledikten sonra, dün akşam saatlerinde eski adıyla Twitter, yeni adıyla X adlı sosyal medya üstünden oldukça uzun ve Fatih Altaylı’ya karşı oldukça sert ifadelerle dolu bir paylaşımda bulundu. Kılıçdaroğlu, Altaylı’nın kendisi hakkında yazdığı yazıya adeta ateş püskürdü. Altaylı’nın Kılıçdaroğlu’nu “ajan ve işbirlikçi” olarak nitelendiren sözlerine karşılık Kılıçdaroğlu sert bir dille yanıt verdi: “Ajan ve işbirlikçi olduğumu ispatlamazsan namussuz ve alçaksın!”
Kılıçdaroğlu paylaşımında Altaylı’yı “paranın kölesi” ve “onursuz bir gazeteci” olarak nitelendirdi. Paylaşımında Altaylı’nın geçmişine dair birçok iddiada bulunarak ona ağır eleştiriler yöneltti. Özellikle Altaylı’nın medya kariyerine yönelik eleştirilerinde “patronların satılık elemanı” ve “kadın düşmanı” gibi ifadeler kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması sadece Altaylı için değildi. Medya dünyasında bazı kişi ve grupların “parayla satıldığını” iddia ederek onları da hedef aldı. Kılıçdaroğlu kendisinin halktan biri olduğunu, zenginlerle değil yoksullarla, işçilerle, emeklilerle ve garibanlarla yan yana durduğunu vurguladı.
Eski CHP lideri Altaylı hakkında konuşurken ajan veya işbirlikçi olmadığını, aksine hayatı boyunca pek çok tehdit ve saldırıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Adalet için uzun bir yol yürüdüğünü, linç girişimlerine maruz kaldığını ancak hiçbir zaman geri adım atmadığını söyledi. Altaylı’nın iddialarını ise kesin bir dille reddederek bu tür suçlamaları ispatlamasını istedi.
Yazısının sonunda takipçilerine seslenen Kılıçdaroğlu Türkiye’yi bu tür yapıların elinden kurtarmak için kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğini belirtti.
Son olarak Kılıçdaroğlu açıklamada yer alan bu sert ifadeler için özür diledi ve bu mücadeleyi sürdürmekten başka bir yol bulamadığını ifade ederek destekçilerine saygılarını sundu.
75 yaşındaki deneyimli politikacının “Merkepler adam olur, sen adam olmazsın” diye başladığı paylaşımının tam metni şöyle:
“Güç FETÖ terör örgütündeyken her organizasyonına koşup yalakalık yapan kepaze. Doğan Grubu’nda çalışırken Ciner’e küfür eden, Ciner daha çok para verince oraya geçen, patronların satılık elemanı. İnsan Hakları Derneği Başkanı bir hanım için ‘Gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim’ diyen namert kadın düşmanı.
Saray talimatıyla oynanmış anketler yayınlayan işbirlikçi. ‘Eline sağlık’ paylaşımından ötürü sadece ama sadece savcılığa çağrıldığı için ‘Ben anket yaptım’ diyerek özür dileyen korkak. Muhalifmiş. “Gocuklu celep kaldırınca sopasını, sürüye katılmaya koşan” besili koyundan farkın yok. Kalemin satılık. Ruhun satılık.
Hatta küfür yuvası ağzın bile satılık. Belinde tabancayla gazetecilerin grev çadırını basan, çalıştığı kurumda gazeteci kıyımı yapılırken ‘Ne yapabilirdim’ diyen, yanında çalışan kadın gazeteciye beyzbol sopası gösteren, onurlu gazeteci düşmanı, paranın kölesi bir çukursun. Gezi’deki tutumunu da unutmadım!
Ve daha niceleri. Şimdi gelelim senin ‘AKP için çalışıyor, dış devletlerin ajanı’ iftiralarına ve vicdansızca söylediğin ‘Ayağı asfalttan başka yere değmez’ sözüne. Be gafil!
Ben bu partiyi senin gibi ‘elinde viski kadehleriyle partime yön veren’ alçakların elinden aldım ve halkın partisi yaptım. Bina görevlileri ile oturdum. Kağıt toplayıcılarının arkadaşı oldum. Evlere temizliğe giden kadınlara yoldaş oldum. Çok fakir sofrasına oturdum. Emekliyle, işçiyle, garibanla hemhal oldum.
Sarayın değil, yoksulun sofrasına oturdum. Be müptezel! ‘AKP işbirlikçisi, dış devlet ajanı’ diyorsun. Terör örgütü kurşunladı beni, kucağımda asker şehit verdim. İki polis kardeşim yaralandı, ölümden döndük. Acıları hâlâ ağır geliyor yüreğime. Be paranın emrindeki tetikçi! Defalarca linçlere uğradım, ölümlerden döndüm.
‘Yakın o evi’ dediler, santim geri adım atmadım. Adalet için 70 yaşımda 500 kilometre yol yürüdüm. Senin gibi kaç namerdin hakaretlerine uğradım. Hayatım tehditlerle ve saldırılarla geçti. Ne zaman korktum?
Ajan veya işbirlikçi bir adamın parası olur, mal varlığı olur. Oğlunun Amerikalarda çiftliği, gemicikleri, vakıfları olur. Cevap ver! Namusum ve mücadelemden başka neyim var? Ajan ve işbirlikçi olduğumu ispatlamaz isen namussuz ve alçaksın! Beni daha fazla konuşturma!
Bak Fatih! Bu güneşin altından parayla işi olmayan çok adam geçmedi. Sen bu ruhu ve mücadeleyi anlayacak kapasitede değilsin. Parayla işim olsa seni satın alır, saraya karşı bağlardım. Ama benim parayla pulla işim yok. Müesses nizamın adamları ve sermayenin tetikçileri, çarkınız kırılacak, düzeniniz bozulacak.
Hodri meydan! Bu memleketi ve partimi sizlerden kurtarıncaya kadar buradayım. Siz bir, ben bir. Rahmetli Levent Kırca’yı saygıyla ve özlemle anıyorum. En başta sevgili gençlerimiz olmak üzere yukarıdaki yazımı okuyan bütün kardeşlerimden o lafları benden duydukları için özür diliyorum. İnanın bunlarla baş etmenin başka bir yolunu bulamadım. Affınıza sığınıyorum.
Dostlar, bu yapılanmalar bir günde oluşmadı. Koca koca sermayeler ve milletimizi felakete sürüklemek, vatanımızı bölmek için kurulan koca bir düzen var ortada. Müesses nizam! Bunlar da bu yapının parçacıkları. Lütfen dikkat edin! Bu yapılar ne yapıyor? Sözde muhaliflermiş gibi hem partimizi hem de muhalefet bloğunu bölmeye uğraşıyorlar. İşimiz gerçekten kolay değil. Sadece daha net anlaşılabilmek için bir örnek vereyim.
Yukarıda bahsettiğim zat şimdilerde çıkmış meydana, ‘Şu ilçe Belediye Başkanı Cumhurbaşkanı adayı olsun’, ‘Bu belediye başkanı şu başkandan daha iyi’ gibi cümleler kuruyor. Partimizde ve muhalif seçmende kafa karışıklığı oluşturmak, saraya olan öfkeyi başka alanlara dağıtmak için operasyon yapıyorlar. Bunlar psikolojik harp uzmanları. Bunlar suret-i Hak’tan görünen iblisler. Hep birlikte başaracağız. Başarmak zorundayız.
Tekrar herkesten özür diliyor, Saygılarımı sunuyorum.”
Merkepler Adam Olur, Sen Adam Olmazsın.
Güç, Fetö terör örgütündeyken her organizasyonlarına koşup yalakalık yapan Kepaze.
Doğan Grubunda çalışırken Ciner’e küfür eden, Ciner daha çok para verince oraya geçen, patronların Satılık elemanı.
İnsan Hakları Derneği Başkanı bir…
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) August 14, 2024
Eski CHP liderinin dün akşam (14 Ağustos) X üzerinden yayınladığı uzun mesaja Fatih Altaylı da bu sabah yayınladığı bir videoyla cevap verdi.
Altaylı, kendi YouTube kanalında yayımladığı videosunda şunları söyledi:
“Çok düzeysiz bir saldırı. Bütün bugüne kadar Fethullahçıların, AKP’lilerin ne kadar ithamı iftirası, ‘çamur at izi kalsın’ı varsa hepsini toplamış söylemiş. Kendisine teşekkür etmek istiyorum. Niye? Benim ne kadar doğru söylediğimi, kendisinin aslında AKP’ye hizmet eden bir piyon olduğunu, bilerek veya bilmeyerek, çok net bir şekilde ortaya koydu. Niye? Çünkü bana bugün en fazla saldıran kimler? AKP’li troller. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun bana yönelik o hakaret dolu ve hesabını yargı önünde kesinlikle vereceği o iftiralarının ardından bunu köpürtenler kimler? Yine AKP’liler. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu net bir şekilde AKP’nin tetikçisi olduğunu, ya da en azından kendisi o bilinçte değilse bile etrafında o metni kaleme alanların AKP ile nasıl içli dışlı bir ilişki içinde olduklarını; yanındaki bu iş dünyasına şantajla şunla bunla varlıklarını göstermiş ve Fethullah Gülen Cemaati’ne hizmet etmiş, onlara birtakım imkanlar sağlamış tiplerin ortaklığı ile oraya doğru sürüklenmiş. Beni haklı çıkaracak daha iyi bir hamle yapamazdı. Yeniden CHP’yi ele geçirme yönündeki çıkarında nereye çok ağır dokunduysam eğer çıldırmış. Çünkü o metni kaleme almak makul bir insanın işi değil, o kadar edepsiz ve terbiyesiz bir metin. Ona onu yazdıranlar Türkiye’de bugün olup biten ve gelinen durumun da sorumlularıdır. Bana olan kinlerinin temelinde aslında CHP kurultayı var. CHP kurultayı öncesinde bizim Özgür Özel’e verdiğimiz destek var. Çünkü planları şuydu, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermeyeceklerdi, Ankara’da Mansur Yavaş’ı muhtemelen göstermeyeceklerdi, bu konuda tekrar kaybedecekti. O planı da anladığım kadarıyla bozmuşuz. Onun öfkesiyle şu anda iktidar tetikçiliğine soyunmuş vaziyette ama bunların hesabını yargıda verecektir. Şu iyi oldu, ne olduğunu üslubuyla gösterdi. O yazmamıştır ama o yazılanı önüne konanı kendi ürünüymüş gibi yayımlayarak da gösterdi. Bu söylediklerinin çok geçmişlere falan gitmiş, Sabah’tan Hürriyet’ten ayrılmalarıma gitmiş, ondan sonra 20 kere falan konuk oldu, mesajları duruyor bende, çıkarırım utanır. Çıkarmam ama kendisi biliyor bana neler yazdığını.”
Kılıçdaroğlu ayrıca Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Ankara’daki ofisinde bir araya geldi. Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki bu buluşma yaklaşık bir buçuk saat sürdü ve basına kapalı yapıldı. Görüşme sonrasında her iki lider de basının karşısına çıktı ve ülkenin gündemindeki önemli konulara değindi.
Kılıçdaroğlu görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Davutoğlu ile Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı durumu masaya yatırdıklarını belirtti. “Ekonomi, teknoloji, dış politika ve bürokrasi gibi alanlardaki sorunları ele aldık. Biraz dertleştik,” diyen Kılıçdaroğlu, altı siyasi parti liderinin daha önce üzerinde uzlaştığı mutabakat metnini de tekrar gözden geçirdiklerini ve bu metnin güncellenmesi gerektiği konusunda fikir birliğine vardıklarını söyledi.
Basın mensupları Kılıçdaroğlu’na eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in CHP Genel Başkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin sorular yöneltti. Kılıçdaroğlu bu soruya “Bu soruyu Tunç Bey’e sormalısınız, bana değil” yanıtını verdi ve bu konuda yorum yapmaktan kaçındı.
Ancak en dikkat çekici açıklama İYİ Parti’nin eski Genel Başkanı Meral Akşener’in kendisine dava açacağına dair çıkan haberler üzerine geldi. Kılıçdaroğlu bu durumu önemsemediğini belirterek “Türkiye’nin bu kadar ciddi sorunları varken Sayın Akşener dava açacakmış, açsın ne olacak” diyerek Akşener’in dava tehdidini hafife aldığını vurguladı.