Borsa günü yükselişle tamamladı, dolar düşüyor
Meclis’te görüşülecek olan Irak ve Suriye’ye asker gönderme tezkerelerinde “gerektiğinde yabancı askerlerin Türkiye'ye davet edilmesi” ifadesini ‘çözemediklerini’ söyledi ve sordu: Yabancı askerin ülkemizde ne işi var?
Yerel seçimler takvimi yaklaşırken CHP’deki değişim tartışmaları da alevleniyor.
Partisinin Yerel Yönetimler Marmara Çalıştayı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem gündemin sıcak konularına hem de partisindeki tartışmalara değindi.
Irak ve Suriye’ye asker gönderme tezkeresi hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki hafta parlamentoda bir tezkere görüşülecek. Tezkere, teröre karşı mücadelede. Teröre hepimiz çıkmak zorundayız. Terör, insanlık suçudur. Terör kimden gelirse gelsin teröre ve teröristlere karşı çıkmak hepimizin namus borcudur. Çözemediğimiz bir cümle var. ‘Gerektiğinde yabancı askerlerin Türkiye’ye davet edilmesi’. 30-35 yıldır teröre karşı mücadele eden, bizim silahlı kuvvetlerimizdir, güvenlik güçlerimizdir. Şehit olanlar orada. Kollarını, bacaklarını, gözlerini verenler orada. Yabancı askerin bizim ülkemizde ne işi var? Eğer sizler Cumhuriyet Halk Partililer olarak bunu bütün Türkiye’ye anlatmazsanız sorumluluğunuz var demektir” dedi.
Cumhuriyet tarihine göndermeye yapan Kılıçdaroğlu, “Milli Kurtuluş Savaşı’nda bile bir tek yabancı eri almayan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden terörle mücadele etmek için yabancı askerleri Türkiye’ye davet eden Türkiye’ye geldik. Nasıl oluyor, sorduk. Sayın Bahçeli’ye de sorduk. Diyor ya ‘ben milliyetçiyim’ diye. Sayın Erdoğan’a da sorduk. O da her türlü milliyetçiliği ayakları altına alan bir kişi. Nasıl olduysa bunlar yan yana gelmiş. Kim bu yabancı askerler diye sorduk. Hangi yabancı askerleri Türkiye’ye davet edeceksiniz? Hiçbir türlü öğrenemedik. Başka bir sorunumuz daha var uyuşturucu bataklığı. En temel sorunlardan birisidir. Sığınmacılar kadar temel bir sorun. Şu anda uyuşturucu Türkiye’de bir milli güvenlik sorunudur. Gencecik pırıl pırıl evlatlarımızın o bataklığa sürüklenmesini kimler ortam hazırlıyor?” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, yargıda birçok kararın parayla alındığına dair çıkan haberlere de değindi: “Cumhuriyet tarihinde ilk kez devletin bu kadar çürüdüğünü görüyoruz. Yargı sisteminin bu kadar çürüdüğünü görüyoruz. Bunu defalarca ve örnekleriyle dile getirmiştim ama sonuçta hepimiz siyasetçiyiz. Ama bugün İstanbul’da görevli bir savcı yargıdaki çürümeyi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na örnekler vererek anlatıyor. Salı günü grup toplantısına bunun bütün ayrıntılarına gireceğiz. Demokrasi adalet yoksa, hukuk dürüstlüğü yoksa, yargı bağımsızlığı yoksa, kuvvetler ayrılığı yoksa siz bir ülkeyi büyütemezsiniz. Bir ülkeyi kalkındıramazsınız.”
Kılıçdaroğlu, milletvekillerine 3 dönem kuralı getireceklerini belirterek, “Bir çalışma yapılıyor. İl başkanlarından, ilçe başkanlarına milletvekillerinden sivil toplum örgütlerinden, başka ülkelerdeki uygulamalardan örnekler alarak sorunu çözmeye çalışacağız. Bu ülkenin nüfusunun yarısını kadını yarısı erkekse bir cinsiyet kotası getireceğiz. Milletvekilleri için 3 dönem sınırı getireceğiz.
Belediye meclis üyelikleri ve il genel meclis üyelikleri için meslek kotasını getireceğiz. Danışma kurulunu 3 kez arka arkaya toplamayan il yönetimi düşmüş sayılır. Mahalle seçimlerinde en az 1 kadın ve 1 erkek olacak. Çünkü bizim evlere girmemiz, kadınlarla konuşmamız lazım. Onlarla sohbet etmemiz lazım. Onların dertlerini dinlememiz onlara yönelik hangi çözümleri getirdiğimizi onlara anlatmamız gerekiyor. Düzenli aidat ödeyenler kendi milletvekillerini kendi belediye başkanlarını, kendi il başkanlarını bunlar seçecekler” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümünde kongre sonrasına dair açık bir uyarı yaptı:
“Kongrelerimiz yapılıyor. Tartışmalar oluyor, gayet güzel. Ya biz demokrasiyiz zaten. Demokrasiyi getiren partiyiz. Farklı görüşler ortaya atılabilir ama kongre biter, seçimler biter el ele, omuz omuza sahaya çıkmak durumundayız. Kim kongrelerden sonra parti aleyhine konuşursa, partiyi televizyonlarda tartışır hale getirirse kimse kusura bakmasın onu partiden ayıracağım. Kimse kusura bakmasın. Çok açık, çok net söylüyorum.”