Özgür Özel: Samimiyet olsa Selahattin Demirtaş’tan katkı istenir
Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Orhan Miroğlu DEM Parti’nin yerel seçim kararını ve Başak Demirtaş’ın adaylık çıkışını 10Haber’e değerlendirdi. Miroğlu Demirtaş çiftini Ecevit çiftine benzetti, “DEM’de Demirtaşlar gerçeği var” dedi.
31 Mart yerel seçimlerine giderken siyaset partiler arasındaki iş birliği görüşmelerine odaklandı. Hem Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hem de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) birçok işbirliği görüşmesi yaptı. 2019’daki seçimlerde özellikle büyükşehirlerde başarı gösteren Millet İttifakı bu seçimde dağıldı. Cumhur İttifakı ise ana omurgasını koruyor. Öte yandan batı illerinde bir önceki seçimde büyükşehirlerde aday göstermeyen HDP’nin selefi DEM Parti bu yerel seçimlerde İstanbul başta, büyükşehirlerde aday göstereceğini açıkladı.
DEM Parti aday çıkarma kararını açıklamadan günler önce Silivri Cezaevi’nde yatan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile eşi Başak Demirtaş görüşmüş, görüşmeden sonra Başak Demirtaş İBB adaylığı için “Bana görev düşerse bu konuda hazırım. Barış ve demokrasinin önünü açacağına inanırsak ve bunun için bir sorumluluk düşerse hazırım” demişti. DEM Parti kaynakları da Selahattin Demirtaş’ın İstanbul’da partinin kendi adayıyla yarışması fikrini parti yönetimine ilettiğini aktarmıştı.
Şimdi birçok kesim DEM Parti’nin kararından sonra İstanbul’un bıçak sırtı olduğuna ilişkin değerlendirme yapıyor. AK Parti eski milletvekili ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulu(MKYK) Üyesi Orhan Miroğlu bu gelişmeler ışığında İstanbul seçimlerini ve DEM Parti’nin kararını 10Haber’e değerlendirdi.
Miroğlu Kürt siyasetinin önemli isimlerinden. 70-80 yılları arasında demokratik gençlik hareketi içinde bulunan Miroğlu 12 Eylül darbesinin ardından Diyarbakır Cezaevi’nde yattı. 22 Temmuz 2007’de DTP’den Mersin milletvekili adayı oldu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti’den Mardin Milletvekili seçildi. Halen AK Parti MKYK üyesi olan Miroğlu Kürt siyasetini ve Kürt seçmen davranışını en iyi bilen isimlerden birisi. Ona sorduk:
Selahattin Demirtaş’ın bu süreçte rolü ve eşi Başak Demirtaş’ın aday olarak öne çıkması ne anlama geliyor?
DEM Parti’nin İstanbul için yaptırdığı ankette ‘kendi adayıyla seçime girme’ eğilimi öne çıkmıştı. İsim olarak da Başak Demirtaş aynı ankette birinci çıkmıştı. Sizce Kürt seçmen neden Ekrem İmamoğlu’nu yeniden desteklemek istemiyor?
DEM Parti’nin aday çıkarma kararını değerlendiren Miroğlu “Farklı sebepleri var kararın. Ama kanaatimce en büyük sebep DEM’e oy veren Kürt seçmenin DEM’in 2019’da başlayan ve CHP- Millet İttifakı’nın desteklenmesini öngören kararının siyasal- sosyal manada DEM’e hiçbir şey kazandırmaması. DEM’den önceki partiler bu desteği aslına bakarsanız sırf ‘AK Parti ve MHP’nin’ iktidar alanını daraltmak için verdi. Tanım bana değil onlara ait. Hani ünlü laz fıkrasında anlatılan hale benziyordu durum: ‘Kürt anasını görmesin!’”
Miroğlu’nun bahsettiği fıkrada hakim idam mahkumu bir Laz’la bir Kürt’e son isteklerini sorar. Kürt “Anamı görmek istiyorum” der. Lazın son isteği ise “Kürt anasını görmesin” olur.
HDP’nin “AK Parti iktidardan düşsün de ne olursa olsun” yaklaşımıyla hareket ettiğini vurgulayan Miroğlu “Siyasi rekabeti anlamak mümkün tabi. Kürtler arasındaki/içindeki siyasi rekabette yarın ne olur bilemeyiz, ama Türkiye’de halihazırda bu alanda rakip iki parti var AK Parti ve DEM. Ama burada yanlış olan bir partinin varlık nedenini unutarak girdiği ittifakların garabetinde, anlaşılmazlığında! ‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ın devamı olan bir politika ‘seni iktidar yaptırmayacağız’ gibi bir stratejiye dönüştü son seçimde. Bu stratejiye DEM’e oy veren seçmenin ağırlıklı kısmı karşıydı aslında. Ve bu kesim AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı bu kadar derin karşıtlığı anlamada zorlanıyordu. Evet Kürt meselesi söz konusu olduğunda hala atılması gereken adımlar vardı belki, ama ‘iktidarım bahasına olsa da bu işi çözeceğim, baldıran zehiri olsa da içeceğim’ diyen bir lideri bu kadar büyük bir hevesle durdurma arzusunu Kürt seçmenin anlaması kolay olmazdı, olmadı da. 2023 Mayıs seçimlerine bu iklimin yarattığı siyasi hafızayla girmiştik. DEM Zafer Partisine İçişleri ve muhtemelen MİT başkanlığı verileceğine dair kamuoyundan saklanan gizli bir anlaşmaya imza atmış bir cumhurbaşkanı adayını destekledi. Kendi milletvekili listelerini, yüzlerce Kürt siyasetçi sırada beklerken sola tamamen açtı. Bu tercih DEM seçmenini Diyarbakır’da da, İstanbul’da da rahatsız etti ve parti bir milyon oyun üstünde oy kaybetti. İstanbul’da 1 milyon 200 civarında olan oy dokuz yüz binin altına düştü” diye konuştu.
DEM Parti’nin seçimden sonra yaptığı muhasebede varılan sonucun soru ve partiyi yönetenlere hatırlatma olarak gündeme geldiğini belirten Miroğlu “Gündeme gelmesine sebep olan seçmenin ta kendisiydi. ‘Bizim varlık nedenimiz neydi?’ diye sordu seçmen. Öyle ya, 90’lı yıllarda başlayan bir siyasi hikayenin ‘varlık nedeni’ neydi? Bunca kavga bunca bedel Meral Akşener’i Başbakan veya Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak, Ümit Özdağ’ı İçişleri Bakan koltuğuna oturtmak için miydi?” dedi.
DEM Parti yöneticilerinin seçmenin tüm bu çekincelerine rağmen 31 Mart seçimlerinde de kapıyı CHP’ye tamamen kapatmaktan yana olmadığını söyleyen Miroğlu şunu söyledi:
“Ama artık bu seçimde de yapılacak muhtemel bir işbirliğini tabanın kabul etmesi için işbirliğinin veya desteğin karşılıksız kalmaması ve somut sebeplere ve yarara dayanması gerekiyordu. Çünkü sırf AK Parti karşıtlığına dayanan bir işbirliğini seçmenin kabullenmesinin imkanı yoktu. Bu çerçevede başta İstanbul olmak üzere Akdeniz ve Ege’de CHP’den bazı ilçeler istendi, ama pazarlıkta bir ilerleme sağlanamadı. Sağlansaydı Başak hanımın İstanbul adaylığı da pek gündeme gelmezdi, gelse bile çok kabul görmezdi, çünkü genel stratejiye ters düşen bir siyasi tercihin kabul görmesi veya tolere edilmesi pek mümkün olmamıştır bu partide.
Kaldı ki, meseleye sadece DEM açısından bakmak da eksik olur. İşin bir de CHP tarafı var. Özetle söylemek gerekirse CHP bilhassa 2019 seçimlerinden başlayarak DEM’le açık işbirliğini kamu önünde savunamaz haldeydi. Bunun yerine geçen tavır, istemem yan cebime koy tavrıydı! Birlikte görüntü vermek dahi sorun oldu iki parti için. Kandil’den sistemli olarak yapılan ittifakı destekleme açıklamaları ise Kemalist CHP kanadını fazla rahatsız etti. Yani bu iş zoraki bir evlilik gibi başladı ve bitti.”
Tecrübeli Kürt siyasetçi Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Başkanlığına aday olmasıyla ilgili “Siyasi manada söylüyorum. DEM’in artık bir Demirtaşlar gerçeği var. Bu gelenek için şimdiye kadar pek rastlanan bir durum değil bu. Ve bu gerçeklik dön dolaş Selahattin Bey’in özel tutumu, bu hareketin teamüllerine pek uygun olmayan birtakım fikirleri, Kürt milliyetçi damardan beslenen ve bütünleşen açıklamaları. Bu, evet adını açıkça koymak lazım, artık siyasi bir hikayesi olan genç bir siyasetçinin liderliğe talip olması durumudur. İçeride olması bu talep etrafında bir araya gelinmesini sağlayacak davetleri ve özel siyasi çalışmaları zorlaştırıyor, ama Selahattin Bey’in bu hareket içindeki misyonu geldiğimiz noktada başka bir şey olamaz diye düşünüyorum. Başak hanım içerideki liderin yol arkadaşı, hayat arkadaşı, Kürt siyasetinin vitrininde duran başka aktörlerin eşlerinin görünmezliğine nazaran başından beri görünür olması apolitik değil politik bir şahsiyet olarak anlaşılmasını mümkün kılıyor. Bugünün Türkiye’sinde kabul etmek gerekirse siyasetin bir yaş sorunu da yok değil. Demirtaş çifti artık siyasi hikayesi olan genç bir çift olarak görülebilir, bu da bir avantaj. Durum biraz Bülent ve Rahşan Ecevit çiftinin siyasi hafızalardaki hatırasına benziyor. Başak hanımın İstanbul adaylığı hem Başak hanımı fiili bir siyasetçi konumuna oturtacak, hem Selahattin Bey’in sonraki siyasi tahayyülleri ve geleceği yolunda atılan bir adım olacak” dedi.
Ekrem İmamoğlu’nun 2019 seçimlerinde Millet İttifakı adayı olarak o zaman ki HDP seçmeninden mayısta 900 bin, 23 Haziran’da bir milyon oy aldığını söyleyen Miroğlu HDP’nin aday göstermesi durumunda AK Parti adayı Binali Yıldırım’ın yaklaşık 200 bin oy farkla kazanacağını söyledi. İmamoğlu’nun “Bu bir milyon oyun hakkını vermek bir yana vefa bile göstermediğini” söyleyen Miroğlu “Şehrin çeşitli rant alanlarından pay vermek gibi bir şeyden söz etmiyorum, kaldı ki hukuki çerçevede o bile neden olmasın? Sonuçta üçte biri Kürt vatandaşlarımızdan müteşekkil bir şehirden söz ediyoruz. Bu insanların, geçtim siyasi partilerin arasında oy hesaplarıyla yapılan pazarlıkları, siyasi, sosyal, kültürel talepleri var. İmamoğlu yönetimi bu taleplerden uzak durdu, ne kalplere ne ceplere dokundu. İstanbul’un kültürel çeşitliliğinin farkında olmadan harcanan bir beş yıl geçti. Bunu bile farketmeyenlerin Kürt seçmenden oy alması çok zor. Yani meselemiz yaşadığınız şehrin üçte birini oluşturan bir demografik hakikate nasıl yaklaştığınız meselesidir. Yeri gelir, köklü bir mağduriyet yaşamışsa bu insanlar entegrasyon söz konusu olduğunda dezavantajlı bir haldeyse bir belediye başkanı ‘pozitif ayrımcılık’ programı bile uygulayabilir ve uygulamalıdır. Bunun hayata geçmesinin bin bir yolu var, dünyada da örneği çok. İmamoğlu bu çapta bir siyasetçi olmadığını gösterdi beş yıl içinde” diye konuştu.
İstanbul için tabloya dışarıda baktığını belirten Miroğlu “Görebildiğim kadarıyla Başak hanım DEM için en uygun aday. Partisi karar verecek, ama seçmenin de gönlü bundan yana görünüyor. Anketlerde aday olarak birinci çıkması çok doğal. Eşi içerde olan biri, DEM’in tabanının, ‘Bizim varlık nedenimiz neydi’ sorusuna cevap olacak partisinin en güçlü adayı olur. Anlayacağınız DEM Türkiye’nin bugünkü siyasi koşullarında öze dönüş yapıyor, Diyarbakırlıların deyişiyle ‘Biz bize hayran biz bize kurban’ demiş oluyor. 31 Mart seçimlerinin sonunda hem DEM hem de genel olarak siyaset açısından sonuçlarını hep birlikte konuşuyor olacağız. Hayırlısı diyelim” dedi.