Beşiktaş Asbaşkanı Mete Vardar: TFF ile sorunumuz var
Galatasaray, Zaha’nın parladığı ve takım olarak iki topunun direkten döndüğü mücadeleden 5-1’lik bir galibiyetle ayrılırken zirvede puanları eşitledi ve ‘ikincilik’ koltuğuna bu kez averajla oturdu.
Sadece iki takım arasındaki yarışın ön plana çıktığı ve az buçuk küme hattında ayakta kalmaya çabalayanların kendi arasında mücadelenin kayda değer göründüğü bir lig ortamında dün maratonun iki öncüsü sırayla sahne aldı. İlk randevuda takipçisinin önünde ‘Lider’ unvanıyla yer alan ve son haftalarda ligde ve kupada rakiplerini farklı skorlarla geçen Fenerbahçe’nin evinde benzer şekilde Samsunspor’a da fark atıp Karadeniz’deki derbiyi ayaklarını uzatarak rahatça seyretmesi öncelikli beklentiydi. Ayrıca Galatasaray’ın Trabzonspor karşısındaki olası puan kayıpları (iki ya da üç) farkın da daha artması anlamına gelecekti. Lakin Sarı-Lacivertli cephe için dün işler iyi gitmedi, İsmail Kartal’ın talebeleri ön geçip skoru açma fırsatları da buldukları mücadelede Kırmızı-Beyazlı rakibiyle 1-1 berabere kaldı, Okan Buruk’un öğrencileri de Papara Park’tan 5-1’lik bir zaferle dönerek zirvede kartların yeniden karıldığı bir ortama imza attı.
Nenad Bjelica sonrası gemiyi tekrar devralan Abdullah Avcı her ne kadar istenilen sonuçları elde edemese de Bordo-Mavili ekip yine de özellikle evinde o eski dişli takım hüviyetine bir şekilde kavuşmuştu. Hoş bu görüntüde oyun gücünden ziyade forvet hattındaki ‘Koca dev’ Paul Onuachu’nun olağanüstü katkıları ve fiziki üstünlüğü ön plana çıkıyordu. Bir zamanlar Arsenal’e büyük ümitlerle giden ama beklenenleri veremeyen lakin her daim potansiyeli yüksek profil çizen Nicolas Pepe de bir başka dinamizm kaynağıydı Karadeniz ekibi için. Her ne kadar bence vasat bir kanat oyuncusu olsa da ligimiz ölçülerinde verimli bir portre çizen Mahmoud Trezeguet de Trabzonspor’un hücum zenginliğine biçim veren bir başka değerdi. Amma velâkin bu üçlü ‘Afrika Kupası’ dolayısıyla yok, orta sahanın dinamik ismi Anastasios Bakasetas da malum Pana yolcusu ve dünkü bir tür ‘veda sonatı’ mantığıyla oyuna 64. dakikada dahil oldu; bütün bu gelişmeler eşliğinde kadro zenginliği açısından dengeli bir maç olmayacağı belliydi ama Abdullah Avcı’nın öğrencileri evlerinde oynamanın ve seyirciyi yanlarında hissetmenin avantajıyla en azından beraberliği koparırlar diye düşünüyordu genel olarak futbol kamuoyu.
Okan Buruk ise dün kâğıt üzerindeki en zorlu iki deplasmandan (diğeri Beşiktaş) biri hüviyetindeki mücadeleye sol beke Kaan Ayhan’ı, ileriye de Wilfred Zaha’yı koyarak başladı. Halil Dervişoğlu gibi hucümcu özellikleri olmayan, takımı her maçta adeta 10 kişi (zaman zaman ona eşlik eden Kerem Aktürkoğlu’yla birlikte dokuz kişi) bırakan bir isimden vazgeçerek böylesi bir dizilişle sahaya çıkılmasının son derece doğru olduğunu maç boyunca gördük. Nitekim oyunun hemen başında Barış Alper’in ısrarlı takibiyle gelen Zaha imzalı gol, skor üstünlüğünün konuk ekibe geçmesini sağladı. Sonrasında Trabzonspor beraberlik adına özellikle Edin Visca önderliğinde çok uğraşsa da atakları cılız hamleler olmanın dışına gidemedi.
İkinci yarı da ise ustaca vuruşlar (özellikle Kaan Ayhan’ınki) farkın açılmasını sağladı ve Galatasaray, Zaha’nın parladığı ve takım olarak iki topunun direkten döndüğü mücadeleden 5-1’lik bir galibiyetle ayrılırken zirvede puanları eşitledi ve ‘ikincilik’ koltuğuna bu kez averajla oturdu!
Farklı, rahat, huzur verici bir sonuç… Ama ben yine de gördüklerimi yazayım. Bakmayın biri vuruş olarak çok güzel toplam iki gol attığına, Kerem Aktüroğlu dün çok çok uzun süre takımın 10 kişi oynattı adeta. Pres yapmadı, top tutmadı, kendisine gelen en basit pasları kaptırdı ve rakibin gardının düştüğü anlarda sahne alarak skora gol katkısında bulundu. Özetle şunları söyleyebilirim; hemen çok yakınında Mertens gibi bir özel profil var. 36 yaşında hâlâ enerjisi yüksek, oyun iştahı güçlü, sezgileri yerinde ve her defasında en doğru pası vermek, en doğru pozisyonu almak için çabalıyor. Aktürkoğlu az-biraz onu seyretse, feyz alsa, gördüklerini uygulasa yetecek. Ama ısrarla bu tür bir ‘öğrenme süreci’nde yer almak istemiyor. Dün maç kazanıldı, iki gol de attı, kendini affettirdi denebilir ama kalan maçlarda ne olacak? Umarım zaman beni haklı çıkarmaz… Bir de Berkan Kutlu gerçeği var tabii ki. Dün maçın sonralarında yine ölümcül bir top kaptırarak kendisini hatırlattı! Oyuna son dakikalarda dahil olan Icardi’nin tekrar eski görüntüsüne kavuşmak için beklemek gerektiği bence çok açık. Arjantinli yıldızın geçmişteki formuna ulaşma sürecinde dünkü başlangıç 11’i en ideal diziliş gibi görünüyor.
Sonuç olarak son haftalarda kötü oyun ve seyircisini sürekli tedirgin eden bir takım görüntüsündeki Galatasaray dün hem rahat kazandı hem de moral motivasyon açısından özel bir gün yaşadı. Sarı-Kırmızılılar Karadeniz’de galip gelirken maratondaki tek rakibi de bir ‘Karadeniz takımı’na takıldı… Özetle hırçın sulardan mutlu ayrılan taraf Okan Buruk’un ekibi oldu…
Bu arada bir futbolsever olarak artık kendi ülkesinde top koşturacak olan Anastasios Bakasetas’a 2019’da Alanyaspor formasıyla başlayıp 2021’den itibaren Trabzonspor’da süren Süper Lig kariyeri boyunca gösterdiği gayret, izlettirdiği futbol ve çizdiği karakterli profil için teşekkürlerimi sunarım. Bundan sonrası için yolu açık olsun…