Beşiktaş kazandı, Fenerbahçe yenildi, Galatasaray sevindi
Kenarda Şenol Güneş de olsa takviye olmadan zor. Hatta belki takviyeyle bile zor olabilir. Beşiktaş dün kadro olarak ligin zayıflarından biri karşısında çok zorlandı. Transferde taraftarın burasına getirecek kadar pasif olununca gözler gelen, gelmeyen tüm transferlere döndü.
Lig başlamadan önce üzerindeki psikolojik baskı çok barizdi Beşiktaş’ın. Rakipler gümbür gümbür transfer yapıyor, onlar yaya kalıyordu. Diğerleri abarttıkça pasiflikte birinciliği siyah-beyaza veriyordu herkes. Hele de gönlünü Kara Kartal’a kaptıranlar…
Dün ilk 11’de Rebiç yoktu, Onana yoktu, Amartey yoktu. Chamberlain daha resmi imzayı atmamıştı. Talisca’nın T’si okunmuyordu. Hepsi geçen seneden kalma, üstelik Redmond’sız, Saiss’siz bir kadro vardı sahada. Düşünün transfer yasaklı Kayserispor’la birlikte ilk 11’inde yeni oyuncu barındırmayan iki takımdan biri oldular ilk hafta maçlarında. Beşiktaş sadece 4,2 milyon harcadı düne kadar. Fenerbahçe’nin bu sezonki hovardalığının onda biri etmiyor bu. Kaygılar yersiz değil.
Oysa lig öyle bir başladı ki, bir tür teselli oldu Şenol Güneş’in takımına. ‘Transfer demek her şey demek değildir’in ispatı gibi, transferin şampiyonları öyle bir tökezledi ki, bir ferahlık geldi Siyah-Beyazlılara. Zaten kenarda Şenol Güneş’i gören taraftarda ‘bir hal yolu bulunur’ hissiyatı vardı. Bu sonuçlarla maç öncesi ‘sabır’a yatırım yapmaya ikna olmuşlardır. Ama kendileri de zorlanınca aklın yolu bir oldu: İhtiyaç bariz. Yoksa dün İtalyazede Fatih Karagümrük karşısında bu kadar sıkıntı çekmezlerdi.
Şenol Hoca’yı biliyoruz. Bir oyuncunun maksimumu neyse onu alır. Aboubakar akıl dışı forma böyle ulaşmış belli ki. Ya da Gedson geçen sezon bıraktığı yerden bu sayede devam ediyor. Ama dün iki oyuncuyla ‘yazın gelmeyeceğini’ ligin görece zayıf kadrolarından birine karşı bile gördük. Eskisi gibi değil Fatih Karagümrük. Cannavaro’nun gelmemesiyle kimlik bunalımı barizleşmiş. Gene de akılcı bir oyunları var, fakat çok reaktif görünüyorlar. Bakalım ligin sonunu getirebilecekler mi?
Beşiktaş’a dönersek; ikinci yarının başındaki penaltıya gelmeden de golü bulacak imkân yakaladılar ilk yarıda. O iki kritik pozisyonda Muleka değil de Aboubakar olsa muhtemelen goldü onlar. Ama bunu Fatih Karagümrük de keşfetmiş olmalı ki ilk yarı nefes aldırmadılar Kamerunluya. O da bunun can sıkıntısıyla sanırım, yeni devrenin başında kendi aldığı penaltıyı kaçırdı. Böylece şampiyonluk adayı şehirdaşları gibi Kara Kartallar da işi zora soktu.
Tehlike anında camı kırıp yeni transfer Rebiç’i soktu Şenol Hoca. Artık sahne onundu. O girdikten sonra Onur direğe takılmasa istediğini bulacaktı Siyah-Beyazlılar. Ama bu pozisyonda Rebiç’in hiçbir katkısı yoktu. Gene Rebiç’siz atıyorlardı az kalsın. Bu sefer de Aboubakar direğe takıldı. Elbet bir ara gelecek denen gol gelmedikçe zorluk seviyesi iki tık arttı maçın. Bir de üstüne Olimpiyat rüzgârı şiddetlenince hepten sarpa sardı. Sonra Rebiç devreye girdi. Bu sefer de genç Semih atamadı. Beşiktaşlılar tam ‘puan gitti’ derken Gedson’un golü geldi. Hem maçtaki hem de kadrodaki en iyi iki isminden biri olarak galibiyeti kurtardı.
Olmayınca olmuyordu neredeyse. Olduysa zaten iyi olanlar sayesinde oldu. Ama olması gerekenler olmadığı için böyle olduğu da ortada. Artık oldurma zamanı. Yoksa bu Başkan Çebi’nin en zor sezonu olacak.