Büyükler çıldırdı: Transferde Fenerbahçe ve Galatasaray’da hareketli saatler
Korkutucu bir seri bu. Galatasaray lig tarihinin en etkili futbollarından birini oynuyor ve herkesi yeniyor. Evet, herkesi. Arsenal’ın 2003-04 sezonunu, Yenilmezler’i hatırlatıyor bu oyun. Dur diyebilen olabilecek mi bakalım?
Arsenal’ın 2003-04 sezonunu bilirsiniz. Neredeyse her maçı kazandılar ve ‘Yenilmezler’ unvanını aldılar. Hem de Premier Lig gibi bir yerde. “Artık bu maç bitecek seri,” dendi. Bitmedi. Şurada takılmaları beklendi. Takılmadılar. Burada olmayacak diye ahkam kesildi. Oldu. Oynadıkça coşkulandılar, attıkça kazandılar. Arsene Wenger şöyle diyor o dönem için: “Rakip kim diye bakmadık hiç. Kendi futbolumuzu oynadık sadece.” Birçok teknik adam bunu söyler ama yapamaz. Dün işte o takımın kulakları çınladı Rams Park’ta. Büyük bir meydan okumaydı bu. Hele de İlhan Palut’un takımı bu kadar oynamak isterken…
Korkutucu bir takım Galatasaray. İç sahadaki akıl almaz galibiyet serisi nedeniyle değil. Boğucu presle rakibi yıldırması yüzünden de değil. Icardi bu kadar etkisizken tıkır tıkır oynadıkları için hiç değil. Hatta ve hatta inanılmaz bir performans gösteren Torreira-Kerem ikilisi sayesinde bile değil. Harika bir teknik direktörün elinde parıl parıl parlayan çok zengin bir oyuncu paletine sahip oldukları için. 64. dakika dönülürken beş gol buldu Sarı-Kırmızılılar. Rakip ceza sahasında belki de topla en az buluştukları maçtı. Gol beklentileri ikinin altındaydı. Rakip belki de Seyrantepe’deki en etkili deplasman takımıydı. Hiçbir negatif veri onların bu coşkusunu engellemiyor. Ya üçlük atıyor, ya son saniye basketi buluyor, ya da sihir yaratıyorlar. Bir şekilde sıralıyorlar golleri.
En önemlisi ne biliyor musunuz? Tüm bunları neredeyse geçen sezonun kadrosuyla başarıyor olmaları. Yeni transferler bir türlü uyum sağlayamamışken, sakatlıklar endişe verici hale gelmişken böyle rahat bir galibiyet almak az buz iş değil. Evet, sahadaki iki yeni oyuncu, Demirbay ve Köhn şapkadan tavşan çıkardı, olmayacak goller attı. Bunlar oyunu değiştiren vuruşlar. Yine de o oyunun hakkını vermeden olmuyor. Rakip ne kadar oynamak isterse istesin, bozmayı da başarıyorlar, atmayı da…
Rakip demişken, İlhan Palut bu ligin en müstesna teknik direktörlerinden biri gerçekten. Dün altı gol yediler ama zerre eğilmedi başları. Futbol oynama inadından asla vazgeçmediler. Şablonlarını, gidiş yollarını hep uygulamaya çalıştılar. Aslında böyle zorlu bir deplasmanda harika iki gol de attılar. Ama işte rakip acayip bir şey. Durdurulamayan güç gibi.
🚀 Kerem Demirbay, çok uzaklardan fileleri havalandırdı! #GSvÇRS pic.twitter.com/fQZBTINA3w
— beIN SPORTS Türkiye (@beINSPORTS_TR) March 8, 2024
Aslında soru şu: Geçen haftaki Fernando Santos’u hatırlayalım. Maç bitmiş. Ne düşünmüştür Portekizli: “Bir gol yedik, onu da kendimiz attık. Pek bir pozisyon da vermedik. İyiyiz.” İlhan Palut’un içinden ne geçiyordur peki? Altı gol yedikleri için kahır mı ediyordur. Sanmam. Oynadı Çaykur Rizespor. Elinden gelenin en iyisini yaptı. Mucize goller olmasa belki puan da çıkarırlardı. Peki siz hangi teknik direktöre sahip olmak isterdiniz?
Son sözü yeniden lidere verelim. Bu Galatasaray, bu verimlilikle ve bu oyunu bozmadan sürdürürse bu ligi o meş’um derbiye dek puan kaybeder mi? Pek zannetmiyorum. Bu durumda servis Fenerbahçe’ye geçiyor. Bu ligi oraya onların taşıması gerekiyor. Aksi takdirde bu doludizgin gidiş durdurulamaz.