Yapay zekâyı reddeden değil, anlamaya çalışanlar kazanacak. Onu tehdit olarak gören değil, birlikte çalışmayı öğrenenler öne geçecek. Bu nedenle yeni dönemin mottosu sizce şu olabilir mi? “Kodları yazan yapay zekâ olabilir, ama hayalleri kuran ve duyguyu veren hâlâ insan.”
Bir sabah işe geldiğinizde ekranda şu cümle beliriyor:
“Merhaba, bugün tüm görevlerini ben üstleniyorum, hatta bazılarını mesai başlamadan bitirdim bile”
Altında ise bir yapay zekâ asistanının adı yazıyor.
Ürkütücü değil mi?
Ama artık bu bir bilim kurgu filminden bir sahne değil. Gerçek hayat.
Yapay zekâ, özellikle de ChatGPT gibi gelişmiş dil modelleri, iş dünyasındaki kartları yeniden dağıtıyor. Kimi meslekler dönüşüyor, kimi görevler otomatikleşiyor. Ve hepimizin aklında aynı soru yankılanıyor: Bu bir tehdit mi, yoksa büyük bir fırsat mı? Bu konuda daha önce bir yazı yazmıştım ama bu sefer konuyu farklı bir yerden ele almak istedim.
Ben tehdit olarak görmeyen, aksine hibrit modellerin en doğru çözüm olacağına inananlardanım.
Yani: Yerine geçmek değil, birlikte üretmek.
Hadi şimdi, ChatGPT’nin yakın gelecekte yerini alabileceği (ya da dönüştüreceği) mesleklere birlikte göz atalım.
Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcileri:
Yerine geçme potansiyeli: Yüksek
İçerik Üreticileri:
Yerine geçme potansiyeli: Orta-Yüksek
Metin Tabanlı Çeviri Hizmetleri:
Yerine geçme potansiyeli: Yüksek
Temel Eğitim Veren Eğitmenler:
Yerine geçme potansiyeli: Orta
Asistan Avukatlar:
Yerine geçme potansiyeli: Orta
Araştırma Asistanları:
Yerine geçme potansiyeli: Orta
Pazarlama Asistanları / Raporlama Uzmanları:
Yerine geçme potansiyeli: Orta
Aslında cevap basit: Her ikisi de.
ChatGPT ve diğer yapay zekâ araçları, belirli görevleri otomatikleştirerek:
Yapay zekâ, tekrarlayan işleri elimizden alabilir.
Ama yaratıcılığı, stratejik aklı, etik bakışı, empatiyi ve insan yönetimini bizden alamaz.
En azından henüz…
Birkaç gün önce Bill Gates’in teknolojik gelişim ile ilgili şu açıklamasına denk geldim. Teknoloji gelişse de bu alanlarda insan dokunuşu her zaman kritik olacak…
Kısaca, yapay zekâyı reddeden değil, anlamaya çalışanlar kazanacak.
Onu tehdit olarak gören değil, birlikte çalışmayı öğrenenler öne geçecek.
Bu nedenle yeni dönemin mottosu sizce şu olabilir mi?
“Kodları yazan yapay zekâ olabilir, ama hayalleri kuran ve duyguyu veren hâlâ insan.”
Peki sen bu yeni dönemin neresinde durmak istiyorsun?
Pasif izleyici mi, aktif dönüştürücü mü?
Şaşırtan Haber: Televizyon ’da yapay zeka ile ilgili dehşete kapıldığım bir haber dinledim. Vatandaşlarımız ChatGPT’ye hastalıklarını yazıp, ilaç önerisi alıyor ve bu önerileri de kullanıyorlarmış. Ya da rahatsızlıklarına ait belirtileri girip hastalık tanısı alıyorlarmış. Ne olur yapmayın. Sizin kolayca girdiğiniz yapay zekâ henüz o kadar zeki değil!
8 Temmuz 2025 - Cumhuriyetin Kızları, Annelerimiz
1 Temmuz 2025 - Madımak küllerinde kalan vicdanımız
24 Haziran 2025 - Görünene aldanmak: Dişilik mi, kişilik mi?
17 Haziran 2025 - Hayatın özünü hatırlamak…
10 Haziran 2025 - Yaş 60, Ruh 20: Sexalescentes’lar geliyor!
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.