Kamera sevmedi ama Türkiye onu çok sevdi

Fatma Girik’in en önemli özelliği kendini belli rol kalıbına sokmamasıydı. Bunun da en önemli nedeni onun doğal güzelliğini kameranın pek sevmemesiydi. Bunu avantaja dönüştürdü ve Türkiye onu çok sevdi.

24 Ocak 2024

Çocuk işçi sayılacak yaşta, 13-14’ünde film setlerine figüran olarak adım atan Fatma Girik’in sinema kariyeri Türk sinemasındaki diğer star oyuncular düşünülünce alışılagelmişin dışındadır. Çünkü figüran olarak sinema başlayıp kısa sürede star olan ve zirvede kalmayı başaran onun gibi başka bir kariyer bulmak zordur sinemamızda.

Sinema tarihimize ‘dört yapraklı yonca’dan biri olarak geçen Fatma Girik yaşını büyük gösteren fiziği sayesinde erken yaşta sinemacıların dikkatini çekecek kadar güzeldir aslında. Ama onun doğal güzelliğini kameranın çok sevdiği de söylenemez. Hani Türkan Şoray’da olduğu gibi aurasını ve güzelliğini kat ve kat büyütüp perdeye yansıtmaz kamera.

Memduh Ün, Atıf Yılmaz ve Lütfi Akad gibi isimlerin Fatma Girik’in sinema macerasının ilk yıllarında onda bir ışık görmemesinin, “Bu kızdan bir şey olmaz” demelerinin sebebi nacizane biraz da bu durumdur.

Dezavantajını avantaja çevirdi

Fatma Girik bu gerçekle kariyerinin başlarında yüzleştiği için rol aldığı filmlerde performansını öne çıkararak dönemin sinema anlayışına göre dezavantajlı olan durumunu avantaja çevirir. Hem de ne avantaj… Bu sayede rol çeşitliliğini artırıp oyunculuk oktavını genişletir. Bu durum onun belki de diğer kadın starlara göre daha farklı değerlendirilmesine neden olur.

Rol çeşitliliği Fatma Girik’in sinemada belli bir personaya sıkışıp kalmasının önüne geçer. Açıkçası sinemamızda bir oyuncu için beyazperde oluşan personanın dışına çıkmayı başarmak büyük bir maharettir. Özellikle de Yeşilçam’da. Size biçilen kalıplaşmış rol neyse onu oynamak durumundasınızdır. Sistem böyle işler çünkü.

Ama Fatma Girik bu durumu tersine çevirmeyi başaranlardandır işte. Bunun için her türlü kadını oynamıştır Fatma Girik. Hafif şımarık kentli kızdan köylü kadına, çile çeken ana rollerinden sevdası uğruna toplumsal sınıfına sırtını dönen kadına, ataerkil geleneklerin baskısı altında ezilen kadından bu tür anlayışlara baş kaldıran kadına, iş kadınından doktora kadar beyazperdede inanılmaz bir kadın galerisi koyar önümüze.

Mücadele etme deneyimini gerçek hayattan edindiğinden olsa gerek, oynadığı filmlerde karakterlerini mücadeleci bir noktadan yorumlar. Edilgen değildir çoğu karakteri. Bazen onun karakteri mücadelenin sonunda kaybeder, bazen sevdikleri uğruna kendini feda eder ama genelde mücadelesiyle bir şeyleri de değiştirir canlandırdığı karakterler.

‘Boş Beşik’i, ‘Acı’yı, ‘Satın Alınan Koca’yı, ‘Kadın Hamlet’i, ‘Yakılacak Kadın’ı, ‘Yılanların Öcü’nü, ‘Gelincik’i, ‘Nefret’i, ‘Gün Ortasında Karanlık’ı bir arada düşününce ne demek istediğim daha net anlaşılır sanırım. Ama mücadelesini sadece sinemada yapmadı. Siyasete de atıldı Girik, Sosyaldemokrat Halkçı Partide (SHP) 1989-1994 yıllarında Şişli Belediye Başkanı olarak görev yaptı. Bir dönem televizyonda ‘Söz Fato’da programıyla mağdurun hakkının aradı.

Bir başka özelliği ise dram, melodram bir yana fazla altı çizilmez ama komedi filmlerinde de gayet önemli performanslar önümüze koymasıdır. Sanırım bir personaya sıkışıp kalmaması Fatma Girik’in sinemada farklı türlerde rol alma konusunda daha cesur olmasını da sağladı. Bunun için hem Cüneyt Arkın ve Yılmaz Güney gibi jönlerle hem de Kemal Sunal ve Şener Şen gibi komedi starlarıyla filmleri vardır.

Bütün bu fark yaratmanın özünde ne var derseniz? Galiba babası Hayri Bey’in bir cümlesi. Kızının okul ihtiyaçlarını karşılamak için ceketini satan babalardan biridir Hayri Bey (Kendi gözleriyle görüyor bu durumu…). Ve 12 yaşında babasına sinemada oyuncu olmak istediğini ilk söylediğinde babası “Ne olursan ol, adam gibi ol” diyor. O da mesleğinin en iyilerinden biri olmayı başarıyor…

Bir asırı geçen sinema maceramızın yarısından fazlasında Fatma Girik vardır. Hem de kendi damgasını vuracak kadar. Bu damganın karşılığını da gördü, hissetti Fatma Girik, “Halk beni çok sevmiş, şükürler olsun hala seviyor da. Ne mutlu bana, yıllarımı verdiğim sinema sanatı, büyük güzellikler getirdi yaşamıma. Bu sebeple çok iyi hissediyorum. Bir ömrüm daha olsa yine sinemaya verirdim” demesi de bu yüzden.

Bugün ikinci ölüm yıldönümü… İyi ki sinemada oldun menekşe gözlü kadın!

Başkan Fato'dan 'Amirim'e: Siyasetin çetrefilli dünyasındaki sanatçılarBaşkan Fato’dan ‘Amirim’e: Siyasetin çetrefilli dünyasındaki sanatçılar

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.