Merkez seçimden bu yana 42 milyar dolar aldı ama daha atılacak çok adım var
Türkiye'nin CDS puanı 420 seviyesinde. Dolayısıyla 2022 yılına göre Türkiye’nin CDS puanı düşmüş olmakla birlikte 300 üstü puanın riskin yüksek olduğunu gösterdiğini düşünüldüğünde halen yüksek riskli gruptayız.
CDS’in (credit default swap) Türkçe karşılığı kredi temerrüt takası bir kredi sigortasıdır. Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi olasılığına karşı alınan sigorta. Dolayısıyla kredi verenin, alacağının ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında başka bir tarafa devretmesinin bedeli.
CDS’ler genelde büyük uluslararası yatırım bankaları tarafından, ülkelerin dış borçlanmaları için sağlanıyor. Böylece ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ilgili yatırım bankası ödemeyi üstleniyor. Ancak belirli bir süre boyunca koruyucunun temerrüt riskini üstlenmesine karşılık alıcı taraf da bir prim ödüyor. Ödenen bedelin adı CDS primi. Böylece alıcı zararını en aza indirirken koruma sağlayan da prim geliri elde ediyor.
Konuya ilişkin bir örnek verecek olursak; yurt dışında Türkiye hazinesinin çıkardığı tahvili bir yatırım kuruluşunun aldığını düşünelim. Bu kuruluş Türkiye hazinesine tahvil vadesi boyunca borç nitelikli para veriyor, karşılığında da belirli bir faiz alıyor. Bu kuruluş vade sonunda aldığı tahvili geri iade edip verdiği anapara ve faizini geri alacak. Eğer bu kuruluş Türkiye hazinesinin vade sonunda verdiği parayı geri ödeyeceğinden şüphe duyuyorsa CDS işlemi yapan kuruluşla temasa geçer, belirli bir bedel ödemek suretiyle bu tahvilin bedelinin vade sonunda geri ödenmemesi olasılığına karşılık CDS şirketinin ödeme garantisini satın alır. Bu kuruluş CDS satın alarak karşılığında da CDS primi öder.
CDS risk primi yatırımcıları temerrüt riskine karşı korurken, yatırımcıların karar verme sürecine katkı sağlar. Risk primi aynı zamanda bir şirketin veya ülkenin ekonomik durumu hakkında bilgi de verir.
Bu oran belirlenirken birçok faktör göz önünde bulundurulur. Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken, geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksektir. Borcun geri ödenmeme riski ya da borçlunun temerrüde düşme olasılığı ne kadar yüksekse borçlunun CDS primi de o kadar yüksek olur.
Ülkeler açısından bakarsak, CDS risk primi hesaplanırken ülkenin genel ekonomik ve siyasi istikrarı dikkate alınır. Ekonomik ve siyasi belirsizliklerin yaşandığı ülkelerin CDS primleri yüksektir. Ayrıca ülkenin kredi derecelendirme notu, kredi risk priminin hesaplanmasında önemli rol oynar. Daha düşük bir kredi derecelendirmesi kredi risk primini artırır.
CDS primi yüksek olan ülkeler dış finansman kullanımında daha yüksek maliyetlere katlanmak zorundadır. Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksektir. Çünkü CDS primi faize yansır.
Türkiye’nin CDS piyasasına girişi 2000’li yılların başlarında. 2000-2001 krizlerinin etkisiyle yatırımcılar CDS kullanmaya başladı. O dönemde Türkiye’nin CDS primi hayli yüksekti. Ancak sonraki yıllarda göreli olarak sağlanan istikrarla birlikte CDS primleri düştü.
2008 yılında yaşanan küresel finansal kriz döneminde Türkiye’ye yönelik risk algısı yeniden arttı ve CDS primleri tekrar yükseldi. 2020’lere doğru ülkenin risk primi nispeten düşük seviyelerde seyrederken son yıllarda yeniden arttı. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi 2022 yılında 900 puana yaklaşarak 2003’ten bu yana en yüksek düzeye çıktı. Halen Türkiye’nin CDS puanı 420 seviyesinde. Dolayısıyla 2022 yılına göre Türkiye’nin CDS puanı düşmüş olmakla birlikte 300 üstü puanın riskin yüksek olduğunu gösterdiğini düşünüldüğünde halen yüksek riskli gruptayız. Gelişmiş batılı ülkelerin CDS puanı genelde 100’ün altında.
Ülkemizin CDS puanının yüksek olmasının nedenlerinde hem iç ve hem dış kaynaklı gerekçeler var.
– Dış kaynaklı nedenler; uluslararası çatışmalar, yurt dışı ülkelerde politika faiz oranlarının yüksekliği ve sıkı para politikası izlemeleri, global resesyon olasılığı ve daralan ihracat pazarları gibi konular.
– Yurt içinde ise yüksek enflasyon, ekonomik kırılganlık, izlenen politikaların sürdürülebilirliği konusundaki belirsizlik, yetersiz para politikası uygulamaları, düşük rating notları gibi konular ön plana çıkıyor.
Sonuçta yukarıda söz ettiğimiz çerçevede CDS puanlarının ülkelerin yurt dışı borçlanma maliyetlerine yansıdığını düşünürsek Türkiye yanlış politika ve uygulamaları sonucu sağlayamadığı ekonomik istikrar ve veremediği güven nedeniyle yüksek CDS puanlarına sahip oluyor ve dolayısıyla da yüksek faiz oranları ile borçlanmak zorunda kalıyor. Bu yüksek faizler de her zaman olduğu gibi halkın cebinden çıkıyor.