Aylardır, hatta yıllardır, Trump’ın nedense göz ardı edilen son derece tehlikeli bir yönünü anlatıp duruyorum.
adamın bu yönü açıldığında insanlar ya konuyu değiştiriyor ya da size çıldırmasına az kalmış ya da çoktan çıldırmış bir komplo teorisyeni olarak bakmaya başlıyorlar.
Bazıları da belki duyduklarından ürktükleri için bunları duymamayı tercih ediyor olabilir.
ama ben yine de konuyu yıllardır gündemde tutmaya uğraşıyorum.
Buna belki inanmayacaksınız ama bu çabam 1994 yılında yana sürüyor.
Sonunda baktım gündelik yazılarla fazla ikna edici olamıyorum sonunda neleri biliyorsam, neler yaşadıysam bunları kitaba dönüştürme kararını verdim.
Umarım ‘Tüm Zamanların sonu: Donald Trump’ kitabı nisan ayında isteyenin okuması için hazır olacak.
Hemen herkes Trump’ın ne yaptığını ve yapacağını anlayabilmek için seküler analizlere başvuruyor.
Bu analizlerde ABD’nin çıkarları, global güç savaşı, ekonomik çıkarlar, süper güçler arası yarış gibi faktörler öne çıkarılıyor.
Bunlar yok demiyorum tabii ki var. Dönemine göre aralarından bir unsur daha ön plana çıkabiliyor.
Ama bir de Trump’ı yıllardır belirleyen, onun hayatına yön veren ve verdiği her kararda etkin olan bir başka karanlık yön var. ve bu temel onun şu andaki bütün hareketlerini, kararlarını belirliyor.
hareketlerine bakılırsa Trump ABD’nin değil Evangelist cemaatin başkanı. Bu global gücün amacı Trump’ın bu son başkanlık dönemi bitmeden bölgemiz temelinde bir büyük global savaş çıkarmak. Peki bir dini cemaat neden bu kadar fazla savaş neden istesin diye sorabilirsiniz tabii. O savaş süresinde İsa’nın bir mesih olarak dünyaya geleceğini düşünüyorlar da ondan istiyorlar bu savaşı.
İşte bu nedenle Evangelist cemaatin kontrolündeki ABD, İsrail devletiyle bu savaşı çıkarmak için birçok adım atıyorlar.
Eğer biz Gazze’de yaşanmış olanları, Batı Şeria’da yakında olacakları, Suriye’nin genelinde ve Kuzeydoğu Suriye’de Fırat’ın batısında yaşanacakları gerçekten anlamak istiyorsak Trump’ın bu dini savaş çıkarma inancını da bilip anlamak zorundayız.
yakında geleceğini söylediğim kitabım benim olan biteni bir de bu açıdan alıp anlatma çabamın bir ürünü.
ben yıllardır ABD yönetiminin bu büyük savaş amacını anlatırken bir konuya derinliğine girmeyi ihmal etmiştim. Başkan (Başkomutan) evangelist, Savunma bakanı evangelist, Genelkurmay Başkanı evangelist de olsa koskoca ABD ordusunu bu amaç doğrultusunda yönlenmeye nasıl ikna edecekler bunu derinliğine ele almamıştım bugüne kadar.
Tamam emir-komuta zinciri ABD ordusunda çalışır ama erleri, çavuşları ve alt düzeydeki subayları dini savaş savaş amacına gönülden katılmaya ikna etmeniz de işin önemli boyutu.
abd ordusuna gönüllü katılmış askerlerin son yıllarda gücü çok büyüyen evangelist camiadan olması ihtimali gayet tabii ki yüksek.
Ama işin bir başka boyutu da varmış, ben bunu çok sevdiğim ve erken kaybetmiş olmamızdan dolayı çok üzüldüğüm gerçek kamusal entelektüel olan Christopher Hitchens’ın makalelerinin derlemesi ‘Arguably’ adlı 780 sayfalık kitabına tekrardan göz atarken anladım.
ABD ordusunda army chaplain ( askeri din adamı) denen bir kategori var. bunlar askerlerin dini tavsiye alma ihtiyaçlarını karşılıyor ve özellikle kıtalarda pazar ayinlerinde konuşuyorlar. şimdi Hitchens’tan öğrendim ki bu chaplain grubunda uzun süredir evangelistler çok güçlenmiş ve cemaatin görüşlerini yayıyorlarmış.
başkomutan dini savaş emri verdiğinde, genelkurmay başkanı gereğini yaptığında bu askeri dini personelin ordu tabanında çok işe yarayacağına da eminim.