O fiyatın altındaki bal sahte
3. Lig'e çıkma mücadelesi veren Bölgesel Amatör Lig (BAL) takımı Gebzespor, Feriköyspor deplasmanında 3-0 galip geldi. Maçta, renkli tribün görüntülerinden, holigan saldırısına kadar yok yoktu.
Hayatımda ilk kez maça 6 yaşımda Ankara’da gittim. O zaman Süper Lig’de Ankara takımı yoktu. Diyarbakırspor’un cezası nedeniyle Diyarbakırspor – Trabzonspor maçı Ankara’ya alınmıştı. Babamla beraber Ankara’daki 19 Mayıs Stadı’na yaklaşırken tribünlerden gelen tezahüratları duyduğumda içimde bir heyecan belirdi. Aradan belki 45 yıl geçti. Ama tribünlerden gelen seslere doğru gitmek karşısındaki duygum hiç değişmedi. İster Süper Lig ister Bölgesel Amatör Lig (BAL) ister lise maçı olsun..
Yıllarca Radikal’de spor müdürlüğü yapan duayen gazeteci Uğur Vardan’ın mahallesindeki Feriköyspor – Gebzespor maçına giderken de durum aynıydı. Uğur’la birlikte Feriköy Stadı’na yaklaşırken tezahüratları duyunca adımlarım ister istemez hızlandı. Kapıda yine yıllarca beraber çalıştığım Ajansspor Genel Yayın Yönetmeni Kenan Başaran bizi bekliyordu. Aramızda 30 saniyelik hangi tarafa gireceğimiz tartışması geçti. Yürümeye üşendiğimiz için deplasman tribününe girmeye karar verdik.
Feriköy Stadı’nın girişinde neredeyse taraftar kadar polis vardı. Stada girişte sıkı bir aramadan geçirildim. Çantamdaki laptop, telefon şarj istasyonu gibi aletlerin yasak olduğu söylendi. Gazeteci olduğumu söyleyince, “Çantanıza dikkat edin, sorumlu siz olursunuz” uyarısıyla stada elektronik aletlerle girmeme izin verildi. Ama kimlik ve basın kartının fotoğrafı çekilerek önlem alındı. Kapıda bıraktığım tek şey su şişesi oldu. Hasta olduğumu, ilaç için gerekli olduğunu söylememe karşın su şişesini bırakarak maça girebildim.
Bölgesel Amatör Lig (BAL) 14. Grup’ta işler karışıktı. Lider İnegöl Kafkasspor’u 1 puan geriden takip eden Gebzespor’un puan kaybına tahammülü yoktu. Ligde 4. sırada bulunan Feriköyspor en dişli rakiplerden biriydi. Maçtan önce taraftarların gündemi yakından takip ettiğine şahit oldum. Ev sahibi Feriköyspor tribünlerden “Kahrolsun İsrail, Filistin’e özgürlük” bağırışları yükseldi. Gebzespor’un buna yanıtı “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” oldu. Maçın uzun bir bölümü aksiyon olmadan geçti. Bulunduğumuz Gebze tarafındaki tribünlerin amigosu taraftarların yeterince bağırmamasından şikayetçiydi. Derken 22. dakikada Mehmet Tosun’un yerden volesi Gebzespor’u öne geçirdi. Hem saha içinde hem saha dışında büyük bir sevinç yaşandı. Goller peş peşe geldi. Ali Şentürk, 30 ve 45’te skoru 3-0’a getirdi. Bir Gebzespor taraftarı “Berabere kaldığımız maçta Ali’ye (İki golü atan oyuncu) tepki gösterirken biraz hata yaptık galiba” diye özeleştiri yapıyordu. Çünkü bu sezon 14. golünü ağlara yollamıştı maçta…
Maça girerken bu kadar polisin burada ne işi var diye düşünmüştüm. Nedenini 3. golden sonra anladım. Spor polisi iki takım taraftarlarının karşı karşıya gelmesi için bütün önlemleri aldığını var saymıştı. Ama hesaba katmadıkları yukarısıydı. Feriköy Stadı’nın yanındaki halı saha binasının çatısına çıkan birkaç holigan taş ve sandalyeyi tribünlere atıyordu. Tribünlerde bir hareketlenme yaşandı. Bir kişinin kafasından kan akıyordu. Polis hemen oraya önlem almaya giderken amirin “Bu tribünden kimse çıkmayacak” sesi yankılandı. Bu sırada Uğur Vardan, yıllar önce Trabzon’da gittiği Trabzonspor – Fenerbahçe maçında (O dönem Avni Aker Stadı’nda yapılıyordu maçlar) yad ediyordu. O maçta tribün dışından taşlar atılmıştı. Benzerlik çok fazlaydı.
Bağırış çağırış içinde önlemler alındı. İlk yarının sonunda gerek skor gerekse yaşananlar nedeniyle maçtan çıkmaya karar verdik. Kapıda bizimle birlikte Feriköy esnafı olduğunu söyleyen bir kişiyle beraber beklemeye koyulduk. En sonunda polis amiri insafa geldi. 10 dakikalık bekleyişten sonra stattan çıkmamıza izin verildi.
İkinci yarıda sonucun değişmediğini akşam saatlerinde buluştuğumuz Gebzespor’un hocası Metin Yıldız’dan öğrendik. Gebzespor’un kaderi önümüzdeki iki maçta belli olacaktı. Maçlardan birisi lider durumdaki İnegöl Kafkas’a karşıydı. Metin Hoca, rakibin ekonomik olarak kuvvetli olduğunu ancak oyun gücüyle kendilerinin zirve yarışını devam ettirdiklerini söyledi. “Öğrencilerime iyi ve doğru davranan bir insan olmaları gerektiğini de öğretiyorum” dedi. Metin Hoca’ya göre, musluğu açık bırakıp diş fırçalayan, su israfı yapan biri iyi pas da atamazdı. Saha dışındaki davranışlar saha içini belirlerdi. Elindeki dar kadroya ve imkanlara rağmen zirve yarışını sürdürdüğüne göre haklıydı. Şu bilgiyi de aldık: Gebzepor’un avukat başkanı Resul Tat, maçtan sonra yumruklu bir saldırıya uğramış. Saldırganlar hakkında gerekli işlemlerin yapılması için ısrarlıymış.
Sonuç olarak ister Süper Lig olsun ister BAL Ligi, futbol fena halde hayata benziyor. İnişleri, çıkışları, kavgaları, dostluklarıyla… Heyecanları, hayal kırıklıklarıyla.. Bunu hatırlatan bir BAL günü oldu benim için…