Yayın ekranı… Devler Ligi’nde heyecan, Galatasaray Alanya deplasmanında
2016'dan beri Manchester City'nin başında bulunan Pep Guardiola tam bir 'winner'. İşte İspanya, Almanya ve İngiltere'de tam bir kupa canavarı olan Guardiola'nın sırları...
Sir unvanı alan ve emekli olan Alex Ferguson, halen en çok kupa kazanan teknik direktör. İskoçyalı çalıştırıcı Manchester United ve Aberdeen ile 48 kez kupa kaldırma sevinci yaşadı. Onun bu ulaşılması zor rekorunu şu anda kırabilecek tek isim olaraksa Pep Guardiola gösteriliyor. Manchester City ile Arsenal’i 4-1 devirerek Premier Lig’de üst üste 3 son 6 yılda 5. şampiyonluğa giden Guardiola, menajerlik kariyerinde şimdiden 31 kupa toplamış durumda. Bu sezonda şampiyonluğun en büyük favorisi, İngiltere Lig Kupası’nda finalist, Şampiyonlar Ligi’nde ise son 4’e kalmış durumda. Yani sezonu 3 kupayla bitirme ihtimali bulunuyor.
Birçok futbolsever ‘Premier Lig’in tarihin en iyi çalıştırıcısı Ferguson mu Guardiola mı?’ tartışmasını yapıyor. Bu soruya Guardiola yanıtı verenler, o ve Manchester City’nin Ferguson’un takımına göre çok daha güçlü rakiplerle mücadele ettiğini savunuyor.
Barcelona, Bayern Münih, Manchester City gibi dünya devlerini çalıştıran Guardiola, hep dünyanın en iyi oyuncularıyla oynadı. Ama Manchester United, Liverpool, Chelsea gibi takımların da dev bütçeleri bulunuyor. Onlar da kadrolarını büyük para harcayarak güçlendiriyorlar. Ama onların aksine City 2017’den beri her yıl zirve yarışında yer alıyor. Bu yarışların çoğunu da kazanıyor. Bu başarıda da tek isim öne çıkıyor: Pep Guardiola…
18 Ocak 1971 doğumlu Guardiola, futbolcu olarak Barcelona efsanesiydi. Burada başarı kazandı, Brecia, Roma, Al Ahli ve Meksika takımı Dorados’da oynadı. Aktif futbolculuk hayatı bittikten sonra hoca olarak 2007’de Barcelona B Takımı’na gitti. 2008’de de Katalan takımının hocası oldu. 2008-12 yılları arasında 2 Şampiyonlar Ligi dahil toplam 14 kupa kazandı. 2013 yılında Alman devi Bayern Münih’in başına geçti. 3 yıl çalıştırdığı Münih ile 3 Bundesliga şampiyonluğu kazandı. 2016-17 sezonunun başında Manchester City teknik direktörü oldu. Üçüncü olarak bitirdiği ilk sezonun dışında hep zirve yarışının içinde yer aldı. Son 5 yılda 4 kez şampiyonluğa ulaştı. Sadece bir kere Liverpool’a geçildi. Guardiola’nın yönetimindeki City, bu sezonda şampiyonluğun en büyük favorisi durumunda.
Dünyanın en rekabetçi liginde bu kadar dominant bir performans sergilemesi ‘Guardiola’nın sırrı ne?’ sorusuna yol açıyor. Bu noktada İspanyol teknik direktörün takımı kadar kendini geliştirmesi ve özeleştiri yapması öne çıkıyor. Barcelona takımıyla Tiki-taka terimini futbol diline kazandıran Guardiola şu açıklamayı yapmaktan çekinmemişti: “Tiki-taka’dan nefret ediyorum. Tiki-taka, net bir niyet olmadan, sırf pas vermek için pas vermek anlamına geliyor. Anlamsız.”
Saha içine bakıldığında Guardiola, Johan Cruyff, Marcelo Bielsa gibi isimlerden etkilendiğini gizlemiyor, Hücum futbolunu benimsiyor. Guardiola’nın futbolu teknik olarak yetenekli, taktiksel olarak zeki, fiziksel olarak fit ve zihinsel olarak güçlü oyuncular gerektiriyor. Tek pozisyonda oynayabilenler yerine çok yönlü futbolcuları tercih ediyor. Örneğin merkez orta saha oyuncusu De Bruyne’ü kanatta görmek kimseyi şaşırtmıyor. Oyuncuların becerilerini, anlayışlarını ve karar verme mekanizmalarını geliştirmek için yoğun antrenmanlar yaptırıyor. Ayrıca takımın taktiği ve dizilişi rakibe göre esneklik gösteriyor. Karşı takımın zayıf ve güçlü yönlerine göre formasyonu çok kolay şekilde değiştiriyor. Örneğin çift forvet oynayan takımlara üçlü savunmayla çıkabiliyor, bekleri ortaya çekerek orta saha gibi oynatabiliyor ya da sahte 9 kullanarak rakibi şaşırtabiliyor. Guardiola, futbolcularının daha azına razı olmasını asla kabul etmiyor. Her zaman daha mükemmelini talep ediyor. İspanyol teknik direktör, sistemine uygun oyuncuları transfer ederek kadroyu güçlendirmesinin yanı sıra takımdaki İlkay Gündoğan ve John Stones gibi futbolcuları da geliştirdi. Ayrıca, genç takımdan Phil Foden, Liam Delap, Cole Palmer ve James McAtee gibi genç yetenekleri de takıma çıkardı.
İspanyol teknik direktörün başarısını sırf saha içi sınırlarsak büyük yanılgıya kapılırız. Guardiola, Manchester City’nin çehresini de değiştirdi. Takımda herkesin ortak bir vizyonla hedefi paylaştığı bir kazanma zihniyeti ve kültürü yarattı. Guardiola’nın alameti farikası kulüp içinde herkesin kendini değerli hissetmesi. Oyuncuların ve personelinin fikirlerini dinliyor, ihtiyaçlarını gidererek onlarla güçlü ilişkiler sağlıyor. Onlara hem sahada hem normal hayatta özgürlük, yaratıcılık ve güven vererek kendilerini ifade etmeleri için teşvik ediyor. Baskı ve eleştirilere karşı onları mental olarak güçlendiriyor. Soyunma odasında birlik, uyum ve güven ruhunu oluşturmak Guardiola’nın önceliklerinden biri. Zihinsel açıdan güçlü olan takım bu ve geçmiş sezonlarda olduğu puan açısından çok geri düşse bile pes etmiyor. Zirveyi alacaklarına inanıyor, mücadeleyi asla bırakmıyor.
Guardiola, birçok meslektaşının aksine kadro oluştururken çok katı olabiliyor. Sisteminde önemli bir yeri olsa da bir futbolcunun rahatsızlık çıkaracağını düşündüğünde ondan vazgeçiyor. Mutsuz oyuncuları takımında istemiyor. Leroy Sane, Raheem Sterling ve Joao Cancelo buna örnek olarak verilebilir.
Arsenal’i 4-1 yenerek iki maç eksiğiyle rakibinin 2 puan arkasında bulunan Manchester City’de Guardiola’ya yapılan en büyük eleştiri Şampiyonlar Ligi’nin kazanılmaması. Manchester City ile 2020-21 sezonunda finale çıkan Guardiola, Thomas Tuchel’in çalıştırdığı Chelsea’ye mağlup oldu. İspanyol menajer, 2021-22 Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Atletico Madrid ile oynayacağı karşılaşma öncesi şu açıklamayı yapmıştı: “Şampiyonlar Ligi’nde her zaman fazla düşünürüm. Her zaman yeni taktikler ve fikirler üretirim. Çok fazla düşünüyorum, bu yüzden Şampiyonlar Ligi’nde çok iyi sonuçlar alıyorum. Bunu seviyorum.”
En son Barcelona ile 12 yıl önce Şampiyonlar Ligi kupasını havaya kaldıran Guardiola’nın İstanbul’da yapılacak finalde olması için geçen yılın şampiyonu Real Madrid’i geçmesi gerekiyor. Bunun için Guardiola’nın şimdiden kafa yorduğu açık.
Bir ‘winner’ (kazanan) olan Guardiola her ne kadar çalıştığı takımları başarıya taşısa da İspanya ve İngiltere döneminde çalıştırdığı Barcelona ve Manchester City’nin soruşturma altında olduğunu hatırlatmak da fayda var. Barcelona 2001-2018 yılları arasında İspanya Hakemler Komitesi Başkan Yardımcısı Jose Maria Enriquez Negreira’ya ödeme yaptığı için başı dertte. Manchester City ise Financial Fair Play (FFP) ihlalleri nedeniyle soruşturuluyor. Bu soruşturmalarının sonucunda Guardiola’yı üzecek onun başarılarla dolu kariyerine ‘kara leke’ olarak düşecek kararlar alınması mümkün. Ancak ne karar alınırsa alınsın Guardiola yaptıklarıyla futbol tarihine şimdiden geçti.