Dünyanın kuklaları İstanbul’da buluşuyor
İstanbul dün akşam son dönemin en hareketli konser programına ev sahipliği yaptı. Babylon Soundgarden, CRR Kapanış Konseri, Tom Odell, Moderat bizim seçtiklerimizdi. Beş konsere gitmeyi hedefledik ama üçüyle yetindik. Ah o mesafeler yok mu! Konser mekanları arasında ancak bu kadar cirit atabildik.
İstanbul son dönemin en hareketli etkinlik gecelerinden birini yaşadı. Konser kurdu rehberimizde hafta sonuna dair detaylı etkinlik bilgilerini paylaştığımız için odağımıza sadece bu gece yetişebildiklerimizi almayı tercih ettik. Yetişebildiklerimizi diyoruz çünkü fiziken sadece bir yerde bulunabildiğimiz ve şehirdeki mesafeler bizi üzdüğü için ne yazık ki hepsine yetişmek imkânsızdı. Cumartesi akşamı için bahtımıza Babylon Soundgarden ve CRR Konser Salonu düştü. Aklımız elbette Moderat ve Tom Odell’de kaldı.
Bu çılgın rotayı yapmaya karar verdiğimde editörüm Olkan Özyurt hayretle yüzüme baktı. Haklıydı. Elbette bu şehrin etkinlik yoğunluğu hayret edilesi bir seviyede ve dünyada bu açıdan İstanbul’u geçebilecek kent sayısı çok değil. Dün akşam saat 18.00 sularında Marmaray ve Yenikapı – Hacıosman metrosunu kullanarak Osmanbey durağına vardım. Benimle birlikte onlarca benden çok daha genç insan Bomonti çıkışına doğru yöneldi. Herkes için rota belliydi. Şehrin bu çokkültürlü ve bana kendimi her daim iyi hissettiren semtin sokaklarında ilerlerken gecenin sonunda dinleyeceğim Athena şarkılarını açtım. Tabii 10 dakikalık yürüme mesafesinde kaç tane şarkı dinlenilebilirse. Bomontiada’ya vardığımda önceden yapılan tavsiyeye uyup onlarca insanın yığıldığı ana kapıdan değil de Hilton Bomonti tarafındaki Ara Güler Müzesi’ne giden kapıdan mekâna girdim. Bu öneri aklınızda olsun.
Bomontiada’ya geldiğimde Türkçe rap sahnesinin popüler ismi AGA B sahnedeydi. Şehri özel kılan noktalardan biri de bu olsa gerek. Belli ki festivalci tayfa Babylon Soundgarden için erkenden alandaydı. Kimi eşi, kimi sevgilisi, kimi flörtüyle kimi de arkadaşıyla oradaydı. Bir yanda Kilimanjaro’nun hemen önüne kurulan kabinde Barış Demirel radyo yayını yapıyordu. Saate baktığımda 19.30’u geçmişti. Buradan çıkıp yetişmem gereken bir yer daha vardı.
Bomonti’den Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’na yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşle yetiştim. Şef Murat Cem Orhan yönetimindeki CRR Senfoni Orkestrası, sezon kapanış konseri için insanlığın ortak mirası Beethoven’in başyapıtı ‘9. Senfoni’yi seslendirecekti. Yine yürek burkan mesafeler yüzünden konser öncesi gerçekleşen ve İlber Ortaylı’nın konuşmacı olduğu söyleşiyi kaçırdım. Ama aldığım bilgilere göre hocamız bol bol Schiller ve Beethoven’dan biraz da dönemin Viyanası’ndan konuşmuştu. Tüm biletleri iki hafta önceden tükenen bu özel kapanış konseri öncesi Murat Cem Orhan, anlamlı bir konuşmayla tüm CRR ekibini sahneye davet etti. Son olarak da sahneye uzun yıllar CRR Konser Salonu’nun basın ve halkla ilişkiler sorumluluğunu üstlenen Sümeyra Gümrah Teltik veda etmek üzere çıktı. O da artık bir EYT’li. Kattıkları için kendisine müteşekkiriz. Gelelim bu özel konsere. Avrupa Birliği’nin resmi marşı olan ‘9. Senfoni’ aynı zamanda içinde koronun yer aldığı ilk senfoni olması bakımından da oldukça devrimci bir beste. Tıpkı yaratıcısı gibi.
CRR Konser Salonu’ndaki performans başlamadan şef Murat Cem Orhan, sıklıkla unutulan bir konuyu hatırlatarak senfoninin ara bölümlerinde alkışlanmamasını rica etti. Böylesi özel bir eserde müzisyenler için konsantrasyon çok çok önemli. Üstelik salonda pür dikkat sizi izleyen İlber Ortaylı gibi bir otorite varken. Şaheser, yaylıların derinden gelen seslerinin ardından kopan görkemli fırtınayla devam etti. Beethoven’in 1824 yılında bestelediği bu son senfonisinin ikinci ve üçüncü bölümleri salonun harika akustiğiyle bütünleşince gerçek manada bir ziyafete dönüştü. Ve işte o efsane an dördüncü bölümde yaşandı.
Sahnedeki perdeler açıldı ve dev bir koro sahnede göründü. Soprano Hale Soner Kekeç, mezzosoprano Olga Syniakova, tenor Pavel Valujin ve bas Göktuğ Alpaşar’a Vartanants Korosu, Gürcü Sanat Evi Çoksesli Korosu, Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu, Beşiktaş Çocuk ve Gençlik Korosu ile İstanbul Avrupa Korosu eşlik etti. Son dönemde gördüğüm en kalabalık sahne performansına şahitlik ettiğim anlarda CRR Senfoni Orkestrası’nın başarılı performansını dinlemek beni mutlu etti. Böyle hisseden tek ben değildim elbette. Performans mapping gösterisiyle sona ererken salondaki istisnasız tüm seyirciler ayağa kalkıp orkestra ve koroları dakikalarca ayakta alkışladı.
Alkış tufanı sonrası rota yeniden Babylon Soundgarden için Bomonti idi. Biz, CRR Konser Salonu’nda Beethoven’ın ‘9. Senfonisi’ni dinlerken Bablyon Soundgarden’da sahneye çıkan Can Bonomo’ya yetişemedik. O an dinleme fırsatını kaçırdığımız bir diğer isim Maslak’ta sahne alan Tom Odell’di. Yine 15-20 dakikalık yürüyüşün ardından Babylon Soundgarden coşkusuna yarım bıraktığım yerden dahil oldum. Athena sahnede o esnada yine kökü bu topraklara ait olan ve Tarantino’nun yeniden dünyaya tanıttığı ‘Misirlou’yu seslendiriyordu. Belli ki Athena’yı da performansının sonlarında yakalayabilmiştim. Saate baktığımda 23.00’e yaklaşmıştı.
O esnada yetişemediğim bir diğer konserde Alman elektronik müzik topluluğu Moderat, Zorlu PSM’yi dolduran hayranlarının karşısına çıkmıştı. Instagram sağolsun storyler sayesinde o konser hakkında da bir şeyler görmüş olduk. ‘Misirlou’ sonrası Athena, futbolda Tarkan’ın ‘Bir Oluruz Yolunda’ ile yaşattığı duyguların aynısını basketbolda da yaşamamıza vesile olan ’12 Dev Adamı’ seslendirdi. Konserin bitmek üzere olduğunu söyleyen Gökhan Özoğuz, sona eren geceyarısı müzik yasağından duyduğu mutluluyu ifade etti.
Türkiye’nin efsane toplulukları arasında yer alan Athena son olarak Claude François’in ‘Comme d’Habitude’ olarak seslendirdiği Frank Sinatra’nın da ‘My Way’ diyerek başyapıt haline getirdiği şarkının Türkçe uyarlaması ‘Ben Böyleyim’ ile sahneye veda etti. Babylon Soundgarden’ın bu akşam da devam edeceğini hatırlatalım. Gecenin özel ismi ise genç diva Melike Şahin.
İstanbul’da bir cumartesi gecesi böyle geçti. Siyasi gerilim ve ekonomi sorunlar karşısında sanatın kucaklayıcılığı iyi gelmeye devam ediyor. Festival yasaklatmanın marifet sanıldığı dönemde müziğin bu birleştiriciliği kalplere iyi geldi, daha da iyi gelecek.