Norveç’te ‘Aşkın Olayım’ çalıyor, Şampiyonlar Ligi müziği duyuluyor
Artık futbolun bu en güzel manzarasında bizim de bir yerimiz var; umarım bu yerin hakkını verecek bir takım kimliğine sahip olur ve gurur duyacağımız oyunu sergileyen bir Galatasaray izleriz. Sarı-Kırmızılı ekibe, o çok iyi bildiği sulardaki 17’inci serüveninde başarılar dileklerimizle.
Evet, futbolumuzu Şampiyonlar Ligi arenasında ilk olarak temsil eden takım hüviyetine sahip Galatasaray, aynı sularda 17. kez yüzmek için zorlu bir mücadele verdi ve üç ana duraktan oluşan altı maçlık seri sonunda hedefine ulaştı. Lakin bu altı adıma genel olarak bakıldığında ortada elle tutulur bir futbolun ve oyun aklının olmadığı kesin. Özellikle Molde eşleşmesi takımın problemlerini ve ‘Okan Buruk dokunuşu’nun sınırlarını göstermesi bakımından önemli bir turnusol işlevi gördü. Takımın ‘Devler Ligi’nde yer alması ve yer almanın yanı sıra başarılı olması için yapılan onca transfer hamlesinin çeşitli gerekçelerle omurgaya oturtulamaması altı adımlık ‘ön eleme süreci’ndeki en büyük sorun olarak kıyıya vurdu. Zalgiris Vilnius ve Olimpija Ljubljana virajları bu takımların sıkletleri itibariyle nispeten rahat geçildi ama iş Molde aşamasına gelince meselenin ciddiyeti anlaşıldı.
Yine Icardi sağ olsun…
Norveç’teki ilk maç hatırlanacağı gibi ev sahibinin Sarı-Kırmızılıları adeta nefessiz bırakan oyun üstünlüğüyle sona ermişti. Lakin Icardi’nin form tutmamış haliyle bile buram buram kendini gösteren klası ve Muslera’nın kurtarışları devreye girince ‘Kuzey Işıkları’ altında 3-2’lik galibiyet gelmişti.
Dünkü rövanşın da zorlu geçeceği ihtimal dahilindeydi ama konuk takımın bu denli maçı domine edeceği ve sürekli tehlike yaratacağı yine de beklenti dışıydı. Lakin Molde oyuna çok hızlı başladı ve mücadelenin nasıl biçimleneceğine dair fragmanı ilk dakikadan itibaren sundu. Derken yine araya Icardi’nin kendine özgü varlığı girdi ve Arjantinli forvet kendi kazandırdığı penaltıyı ağlara yollayarak skor ve moral üstünlüğünü Sarı-Kırmızılı ev sahibine geçirdi. Gol sonrası Norveç temsilcisi kaldığı yerden devam etti ama Icardi’ye özel önlem almayı da sürdürdü. Nitekim ilerleyen dakikalarda ‘Tangocu’yu durdurmak adına hamle yapan iki Molde’li birbirlerine çarparak sakatlandı ve oyunu terk etmek zorunda kaldı.
Mauro Icardi atıyor, tüm stadyum hep bir ağızdan Aşkın Olayım söylüyor 🎤 #UCL pic.twitter.com/ihGDW8xF4f
— EXXENSPOR (@exxensport) August 29, 2023
Şans meleği Galatasaray’ın omuzuna kondu ve…
Norveç ekibinin teknik patronu Erling Moe, iki oyuncusu sakatlanmasına, skor olarak geri düşmelerine rağmen geri vites yapmadı ve sürekli hücumu düşündü. Genç, dinamik, adrenalini yüksek, sürekli atak futbolunu tercih eden bir takım profili çizen Molde karşısında Galatasaray kontralarla gol aradı ama bunda başarılı olamadı. İskandinav temsilcisi ise emeğinin hakkını 66’da aldı ve Hestad’la beraberliği yakaladı. Sonlara doğru sahneye çıkan Kosova orijinli Norveç doğumlu Veton Berisha’nın 77’deki ölümcül vuruşunu Muslera kornere atarken takımının tur şansını da ayakta tutuyordu. Aynı Berisha’nın 82’deki golü de ofsayt gerekçesiyle VAR’dan döndü. Uzatma bölümende ise şans meleği Galatasaray’ın omuzuna kondu ve Angelino’nun frikiğinde Ellingsen’e çarpıp yön değiştiren meşin yuvarlak ağları buldu ve ikinci maçın skoru da ‘resmiyet’ kazandı: 2-1.
Okan Buruk için mazeret dönemi bitmeli…
Futbol seyircisinin takımına bağlılığı ve bir sonraki adımda fanatikliğinden dolayı gönlünün kolay alınabileceği düşünülür. Lakin o seyirci profilinin aynı zamanda kendine özgü bir sezgisi ve oyunu okuma becerisi olduğu da aşikârdır. Norveç’teki ilk mücadele ve özellikle dünkü rövanş göz önüne alındığında taraftarın takımın oyununa ve Okan Buruk’un her maç sonu çeşitli gerekçelerle topu çevirme çabalarına ilişkin kaygılar taşıdığına eminim. Bundan sonraki aşamada mazeret kabul edilmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Buruk, kendisine teslim edilen tarihin en pahalı kadrosunu eğip bükmeli, arızalarını en aza indirgemeleri, hasarlı yerleri onarmalı ve montajını artık tamamlayarak Galatasaray’a, dünya futbolunun bir numaralı vitrininde gurur duyulacak bir top oynatmalıdır. Eksikler herkesin de gördüğü üzere bellidir; özellikle Angelino-Kerem Aktürkoğlu kanadının kırılganlığı halledilmeli, mesela iyi bir kesici olan ama atağa kalktığında yetersiz tekniğine aldırmaksızın sınırlarının ötesinde hamleler yapmaya soyunan ve top kaptırdığında bıraktığı alanlarda tehlike yaratılmasına yol açan Abdülkerim Bardakçı uygun bir lisanla uyarılmalıdır!
Zorlu dönemeçlere rağmen ön eleme turu aşıldı. Takımı genel bir çerçevede Icardi, Muslera, Boey ve Torreira taşıyor; yük daha çok isme dağıtılmalıdır. 86’da Barış Alper’in son derece uygun pasında pozisyonu değerlendiremeyen Bakambu, geçmiş yazılarımda da belirttiğim gibi ‘Yeni Seferovic’ kimliğini üzerine geçirmiş durumda ve sanki hiç gelişme kaydedemeyecekmiş gibi görünüyor. Bu konuda nasıl bir çözüm üretilir bilemem ama Icardi’yi yedekleyecek ya da ikili oynayabilecek oyuncunun kimliği de şu an itibariyle öne çıkan sorunlar arasındadır.
Başarılar dileklerimizle…
Neyse, artık futbolun bu en güzel manzarasında bizim de bir yerimiz var; umarım bu yerin hakkını verecek bir takım kimliğine sahip olur ve gurur duyacağımız oyunu sergileyen bir Galatasaray izleriz. Sarı-Kırmızılı ekibe, o çok iyi bildiği sulardaki 17’inci serüveninde başarılar dileklerimizle.