Gabriel Sara: Bu yıl bireysel hedefim gizli
Takdir etmek lazım bu mücadeleyi. Tabii ilk olarak kazanan tarafı. Ama benim şapkamı çıkartan Kasımpaşa oldu. Bu maçı iki sebepten kazanamadılar. Biri hakikaten şans, kader. Diğeri ise futbol tarihimizin en ‘winner’ takımına denk gelmiş olmaları.
Gündüz maçı. Bahar havası. Stat yeni ama mimarisi maziden kalma sanki. Mahalle içindeki tribünler olduğu kadar dolmuş. Şarkı sözü gibi ortam. Daniska’yı, onların ‘Mış Gibi’ şarkısını hatırlatıyor. “Herkes herkesle dostmuş / Şakir’e çay yokmuş / Zengin almış fakir giymiş / Şairlerle pandalar dünyanın sahibiymiş / Mış gibi yaşayalım.”
Maç başlar bu hava kaçar diye düşünenlerdendim. Sonuçta öyle nostaljilere gelen bir oyun değil bu. İşin ucunda şampiyonluk var. Stres, gerginlik, masa başı oyunları, algılar malgılar… Her şey var. Güzel maç olmaz bizde. Prensip olarak hafakanlar basar.
Basmadı. Havaya, maç atmosferine uygun nefis bir mücadele izledik. Premier Lig’den bir maçtı sanki. Sahada oyun oynamak isteyen iki takım bulmak kolay değil bizim ligde. Hele de böyle bir dönemde. Bu yüzden kaliteye şapka çıkartmak gerek.
Daha devre olmadan 5 gol izlesek kimse şaşırmazdı. O meşhur topun oyunda kalması süresi muhtemelen ilk yarıda bile pek çok maçtan fazlaydı. Koca bir ilk yarı 10 faulle kapandı. Direkten dönenleri de sayarsak kaleyi bulan şut sayısı 15’i aştı. 80 geçilirken bile maçı kimin kazanacağı belli değildi.
Takdir etmek lazım bu mücadeleyi. İlk olarak kazanan tarafı tabii. Herkes bocalarken Barış Alper sürekli savaştı. Mertens sanki on sene öncesi gibi oynadı. Bu sezonun büyük transferleri nihayet sonradan oyuna girip işin rengini değiştirdiler. Ama hepsi bir yana o ak saçlı adam bir yana. Bu ligde Icardi gerçeği diye bir şey var. Epik maçlar ondan sorulur. Rakip kaleye attı, kendi kalesine attı, penaltı kaçırdı, sonra gene attı. İnandırıcı olmaktan uzak bir performanstı. Yıllar sonra torunlarına anlatsa, sallıyor derler. O derece!
Benim şapkamı çıkartan ise Kasımpaşa oldu. Bu ne mücadele, ne futbol arkadaş. Çok hırpaladılar lideri. Orta sahada teslim olmadılar. Yetmedi topla da hızlı ve akıllı çıktılar. 10 kişiyken bile pozisyon buldular. Da Costa inanılmazdı, Hajradinoviç ve Aytaç ligin o en iyi orta sahasını darmaduman etti. Bu maçı kazanamamış olmalarının iki nedeni var. Biri hakikaten şans, kader. Diğeri ise futbol tarihimizin en ‘winner’ takımına denk gelmiş olmaları.
Anlat anlat bitmezdi bu maç. Sadece şu kadarını söyleyeyim. Mertens o golleri atmaya, Galatasaray böyle goller bulmaya devam ederse iyi ya da kötü oynamanın bir anlamı kalmaz. Oyundan bağımsız değişkenler bunlar. Bilgisayar oyunlarındaki hileler gibi.
Galatasaray ve Fenerbahçe dışında kimseyi konuşmaz hale geldik ya. Yine haklı olarak lig liderini konuşacağız. Lakin azıcık da Kasımpaşa hakkında lakırdı ederiz değil mi? Sami Uğurlu’yu bir övmez miyiz? Hem böyle diş göstermek, üstelik bunu faulle değil iyi oynayarak yapmak bu ligde hiç alışık olmadığımız bir şey. Şampiyonluğun açık ara fark yapmış iki adayına da son dakikada teslim olmak onları bu senenin en iyi karakter oyuncusu yapmaya yeter de artar bile.