Filistin’de bomba kurbanları: Önce çocuklar, sonra kadınlar şimdi de yazarlar
Netanyahu'ya bazen sert sözlerle çıkışan Erdoğan bu kez İsrail Başbakanı'na "Gazze'de ölen bebeklerin hesabını ver" dedi. Katıldığı iftar etkinliğinde dış politika ağırlıklı konuşan Cumhurbaşkanı, Putin'in Türkiye ziyaretine ilişkin tarih de verdi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırıları 30 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden oldu. Saldırılar Ankara-Tel Aviv hattında gerilimi de tırmandırdı.
Gazze’deki savaş AK Parti Konferans Salonu’nda bu yıl 15’incisi düzenlenen Geleneksel Büyükelçiler İftarı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yine gündemindeydi. Erdoğan Gazze’de beş aydan fazla bir süredir devam eden İsrail saldırılarında “32 bin kişinin öldüğünü, sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlarda da 73 bin Filistinlinin yaralandığını” söyledi.
İsrail’in 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirdiğine dikkat çeken Erdoğan “Son beş aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak İkinci Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi” diye konuştu.
“İsrail’in vahşi saldırıları sonucu Gazze’nin, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüştüğünü” vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti:
“Bunu sadece biz değil, bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze’yi gören vicdan sahibi herkes söylüyor ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor, hemen antisemitizm yaftası vurarak, bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil, zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar. İsrailli yöneticiler bize saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını versin.”
Erdoğan, Netanyahu ve suç ortaklarının kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce Gazze’deki 35 hastaneden 31’inin niçin devre dışı bırakıldığını, doktoru ve hemşiresiyle niye 400’e yakın sağlık personelini öldürdüklerini, aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadethaneyi neden yıktıklarını ve eğitim kurumlarının yüzde 90’ını niçin enkaza döndürdüklerini açıklamalarını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” dedi.
Meselenin çok daha vahim tarafının, Uluslararası Adalet Divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şey olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğuna işaret eden Erdoğan şunları kaydetti:
“Kimseyi dinlemeyen İsrail, savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor, bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir. Netanyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren, üzülerek ifade ediyorum, İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikalarıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan kargo uçakları Batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı olmadığının altını çizdi. Gazze’ye yönelik saldırılar ve abluka devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığının çok iyi bilindiğini belirten Erdoğan, Refah Sınır Kapısı’ndan tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkarılmasının en acil ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Bunun için İsrail’in üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini Mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El Ariş limanına vardı” dedi.
Ramazan ayı boyunca resmi kurumlar, belediyeler, vakıf ve dernekler vasıtasıyla yardımları artırarak sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız. Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devletinin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borç da ancak bağımsız Filistin devletinin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak, hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek, zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde bir de iki yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaş vardı. Savaşta “Türkiye’nin vicdanlı ve ilkeli yaklaşımıyla barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediğini” savunan Erdoğan “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken, Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik” dedi.
Karadeniz’de komşu olan her iki ülkeyle de diyaloğun sürdürüldüğünü anlatan Erdoğan şöyle dedi:
“Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden tesis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı düsturuyla Rusya-Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz.”
“Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara Türkiye’nin aktif katkı sağladığını” öne süren Erdoğan; “PKK, PYD, FETÖ ve IŞİD başta olmak üzere, terörün her çeşidine karşı mücadele yürütüldüğünü” savundu.
“Güney sınırları ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceklerini” belirten Erdoğan “Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere, dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz” diye konuştu.
Son 10 yıldaki tüm gelişmelerin şu gerçeği çok net gösterdiğini dile getiren Erdoğan “Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi, yılanla aynı çuvala girmekten değil, meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak zeminin bulunacağına inanıyoruz” dedi.
“Güney Kafkasya’da istikrarın korunmasının Türkiye’nin öncelikleri arasında yer aldığını” belirten Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ettiklerini söyledi. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarıyla egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığının altını çizen Erdoğan, Balkanlar’ın istikrar ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman destekçisi olduklarını ifade etti.
Kosova’daki NATO gücünün komutasını geçen yıl ekim ayından bu yana Türkiye’nin yürüttüğünü hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin 70 yıldan fazla süredir etkin ve güçlü üyesi olduğu NATO’nun, güvenliğin temel taşlarından biri olduğunu vurguladı. Erdoğan, Türkiye’nin NATO müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantısında, işbirliğini geliştirmeyi kararlaştırdıklarını, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin de stratejik hedef olmaya devam ettiğini belirtti.