Macron’dan ‘Çocuğuna sahip çık’ çıkışı: Fransa’daki protestoların hasarı 1 milyar dolar
Saygın okullar Filistin protestolarıyla sarsılırken Belçika'daki Gent Üniversitesi de bunlara dahil oldu. Üniversitede iklim aktivistleriyle birlikte düzenlenen eylemlerde öğrenciler yönetime tepki göstererek kampüs işgaline başladı.
ABD ve Avrupa’nın birçok bölgesindeki eğitim kurumlarını sarsan ve adeta demokrasi testine dönüşen, sadece Amerikan üniversitelerinde şimdiye kadar iki binin üstünde öğrenci ve akademisyenin gözaltına alınmasına neden olan Gazze protestoları Belçika’ya da sıçradı.
Gent Üniversitesi (UGent) öğrencileri kampüsü işgal ederek üniversite yönetiminin İsrail ile bağlarını kesmeye ve yeşil dönüşüm konusunda daha güçlü taahhütlerde bulunmaya çağırdı. ‘End Fossil Ghent’ (Fosili Sonlandır) ve ‘Ghent Students for Palestine’ (Filistin için Gent Öğrencileri) adlı öğrenci örgütleri üniversitenin hem insan hakları, hem de sürdürülebilirlik konusundaki “ikiyüzlülüğünü” protesto etmek üzere güçlerini birleştirdi.
Bir de imza kampanyası düzenleyen göstericiler 24 Nisan’da yönetime gönderdikleri bir mektupta kurumdan iki ‘eylem planı’ belirlemesini istedi. Bunlardan biri “Filistinlilere karşı süren etnik temizlikte suç ortağı olan İsrail kurumlarıyla tüm işbirliğini kesme” planlarını detaylandırırken diğeri üniversitenin 2030 geçiş planlarını uygulamak için ‘etkili ve bağlayıcı eylemler’ ortaya koyuyor.
Üniversite yönetimi 3 Mayıs Cuma gününe kadar taleplere yanıt vermedi ve bunun sonucunda kampüsün öğrenciler tarafından işgali başladı.
Erasmus öğrencisi 25 yaşındaki Joelle, The Brussels Times’a “Birleşiyoruz çünkü UGent’in ikiyüzlülüğüne dikkat çekmek istiyoruz. İnsan haklarına inanan sosyal adaletçi bir üniversite olduklarını söylüyorlar ama İsrail’e karşı durmuyorlar ya da soykırımı kınamıyorlar” dedi.
Yüksek lisans öğrencisi olan 23 yaşındaki iklim aktivisti Siska ise “Ayrıca sürdürülebilirlik, bütçe ya da eğitim konularında yatırım yapmıyorlar” diye ekledi.
400’den fazla öğrenci ve öğretim üyesi tarafından imzalanan ayrı bir açık mektupta da yönetime bağlı İnsan Hakları Komisyonu’nun İsrail kurumlarıyla bağları koparma tavsiyesini görmezden gelme kararı karşısında ‘derin bir şok’ yaşandığı ifade ediliyor.
“Filistin soykırımına ilişkin sessizlik ve şeffaflık eksikliği, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin açıkça kınanmasıyla keskin bir tezat oluşturuyor” diyen öğrenciler eylemi desteklediklerini ifade ediyorlar.
Öğrenciler “Baskı rejimleri birbiriyle bağlantılıdır ve bu nedenle bunlara karşı eylemlerimizin de birbiriyle bağlantılı olması gerekir. Filistin’i desteklemek kendi içinde bir iklim meselesidir” diyor.
Gazze’deki savaşın çevresel etkilerine ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde yürütülen bir araştırma, günde en az 100 bin metreküp kanalizasyon suyunun karaya veya Akdeniz’e döküldüğünü tahmin ediyor. Çalışmaya göre Gazze Şeridi’ni harabeye çeviren savaş, 7 Ekim’i takip eden ilk iki ayda 281 bin ton karbon emisyonuna yol açtı. Bunun yüzde 99’u İsrail bombardımanları ve işgal harekatından kaynaklanıyor.
UGent’teki öğrenci topluluğu üniversitenin çevre konusundaki hedeflerinin giderek yavaşladığına tanık oldu. Kampüsteki enerji tüketimi, kurumun 2030 yılına kadar emisyonları azaltma yolunda ilerlemesini engellemiş ve bunu hafifletmek için hiçbir önlem alınmamış.
Ayrıca UGent’in enerji tasarrufu politikaları artık 2015 Paris Anlaşması’nda belirlenen 1.5 santigrat derece hedefiyle ya da AB’nin 2 santigrat hedefiyle uyumlu değil. Öğrenciler, üniversitenin tasarruf politikalarının ‘sürdürülemez’ olduğunu söylüyor ve vejetaryen kantin seçeneklerinin azaltılmasını bir sorun olarak öne çıkarıyor.
Ayrıca kurum İsrail ordusu tarafından binlerce sivilin öldürüldüğü Gazze’deki insan haklarını savunmak için çok az somut eylemde bulundu.
ABD’deki öğrenci protestoları ve genel olarak Filistin yanlısı hareketler sürekli olarak antisemitizm suçlamalarıyla karşılaşıyor. Joelle ve Siska bu ‘yinelenen soruna’ dikkat çekiyor ve bunun hareketin kendisinden ‘dikkati başka yöne çekmek’ için tasarlandığına inanıyor:
“Antisemitizm gerçekleştiği zaman dile getirilmesi gereken bir şeydir. Kolektifimiz içinde hiçbir ayrımcılık türünün yaşanmamasını sağlamaya özen gösterdik. Buranın kimsenin din, etnik köken, cinsiyet ve cinsel kimlik temelinde ayrımcılığa maruz kalmadığı güvenli bir yer olmasını istiyoruz.”
Yahudi öğrencilerin eyleme katılıp katılmayacağı sorulduğunda ise Joelle ve Siska emin olamadılar: “Adaletsizlikle mücadele etmek için öğrenciler olarak birleşiyoruz. Bu dinle ya da nereden geldiğinizle değil, daha adil bir dünya için çaba gösterip göstermediğinizle ilgili.”
Bu arada kampüs işgali 8 Mayıs Çarşamba gününe kadar en az üç gün sürecek. Siska “İyi örgütlendik, kararlıyız ve umutluyuz,” dedi:
“Ama aynı zamanda bunu yapmak zorunda olduğumuz için de öfkeliyiz. Şu ana kadar UGent taleplerimizi duymadı ama bu bizim karar alma sürecinde kenarda bırakılmadığımızdan emin olma yolumuz.”