500 TL’lik banknot basmama ısrarı, 200 TL sayısına rekor kırdırdı
Garanti BBVA Müdürü Recep Baştuğ'a göre yurtdışında Türkiye'ye bakışın pozitife dönmesi sendikasyon kredilerinde henüz nakde yansımadı. Baştuğ'a göre yurtdışı yerel seçimleri ve yerel seçimden sonra da bu politikaların devamını bekliyor.
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, bankasının yeni dönem ekonomi politikalarına bakışına, bankanın ve hissedarının beklentilerine, izlenen politikaların ortaya çıkaracağı sonuçlara ilişkin konuştu. Ekonomi gazetecileriyle sohbet toplantısında bir araya gelen Baştuğ, “Dengelenme ve normalleşme sürecine başladık. Bu yetkililerin Ortodoks politikalara kademeli geçiş olarak adlandırdığı bir süreç. Yerinde ve doğru bir geçiş. Kademeli geçişte daha yapacağımız çok işler var. Her şey yapılmadı. Doğal bir süreç var ve onun başındayız” dedi. Recep Baştuğ, normalleşme sürecinin çok iyi yönetildiğinin altını çizdi.
Baştuğ’a göre enflasyon en çok bankacılık sektörünü yoruyor. Çünkü sermayesi para olan bankalar başka enstrümanlara yatırım yaparak korunamıyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ bankaların çok para kazandığı algısının doğru olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Geçen yılın ortalama enflasyonu yüzde 72 iken sermaye getirisi yüzde 50’de kaldı. Bu sene sermaye getirisi en iyi ihtimalle yüzde 40’larda kalacak. Bu oran da banka sermayelerinin enflasyon karşısında eridiği anlamına geliyor. BBVA (Bankanın İspanya merkezli ana hissedarı) enflasyon muhasebesi yapıyor. Biz 40 milyar kâr yaptık ama İspanya’da enflasyonla indirgenince 10 milyar lira oluyor. Bunu karşılık özkaynağımız 200 milyar lira. Kârlılıklar enflasyonun altında kaldı. Bu da negatif marj ortamından kaynaklı.”
Baştuğ da birçok bankacı gibi 2024 yılbaşında enflasyon muhasebesine geçileceğini düşünüyor ve ‘Kural var. Art arda üç yılda birikimli enflasyon yüzde 100’ü geçerse enflasyon muhasebesi uygulanır diyor. Enflasyon muhasebesi uygulanırsa bilançolar gerçekleri yansıtır” diye konuştu. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in New York’ta yaptığı “yılbaşında enflasyon muhasebesine geçilecek” açıklamasına atıfta bulundu. BBVA ekosisteminde enflasyon konusunda Arjantin ve Türkiye’nin öne çıktığını belirterek “Arjantin’de yıllardır enflasyon muhasebesi uygulanıyor. Türkiye’de de uygulanması gerekiyor” dedi.
Seçimlerden önce politika faizi yüzde 8.5, bono faizi yüzde 10-11, mevduat faizi yüzde 30, kurumsal kredi faizleri yüzde 14-18 iken seçim sonrası mevduat faizi yüzde 40-50’ye, politika faizi yüzde 30’a, bono faizi 24-25’e, kredi faizleri de yüzde 50’ye yükseldi. Baştuğ da seçim öncesi ile seçim sonrası oluşan bu tabloya işaret ederek, “Arada fark kapandı, rakamlar birbirleriyle konuşur hale geldi ama yine bankaların marj problemi devam ediyor.” diye konuştu. Banka karlarının ve sermayelerinin eridiğinden yakınsa da 2024’de halen yürürlükte olan doğru politikaların devamı ve rakamların birbirleriyle konuşur hallerinin devamı durumunda 2024’te hafifleyebileceğini ifade ediyor.
Enflasyonun Orta Vadeli Program’daki (OVP) gibi 2026’da tek haneye düşmesinin ardından 2027’de banka kârlılıklarının toparlamasını beklediklerini söyleyen Garanti BBVA Genel Müdürü, “Negatif marj ortamında sermayeler erirken ana hissedarlarının ülkeden çıkması gibi bir konunun gündeme gelip gelmediğinin” sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
“Ne onlar bunu düşünüyor ne akıllarında öyle bir şey var. Bu kadar büyük paralarla gelip de ani duruş ve kalkışlar onlara göre değil. Latin Amerika da varlar. Orada büyük deneyimleri var. Kredilerde frene basmayan bir bankayız. Onlar da Türkiye gibi çok önemli bir ülkenin en iyi bankasını satın aldıklarına inanıyorlar”
Baştuğ geçen dönemde kamu bankalarının sermaye artırımına gittiğin hatırlatılması üzerine, “Çekirdek sermaye yeterlilik rasyomuz, BDDK’nın düzenlemelerinden arındırılmış haliyle bile yüzde 16’dayız. Konsolide sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 18 . Hem BBDK’nin yüzde 12’lik rasyosunun, hem de yüzde temettü vermek için gerekli olan yüzde 14,75’lik rasyonun üzerindeyiz. Bizim sermaye artırımına ihtiyacımız yok. 2024 ve 2025’de bu sermaye ile bilançomuzu çok rahat büyütebiliriz” diyen Baştuğ şunları söyledi:
“Üst üste bu şekilde üç dört yıl geçerse, sermayedar, bir ülkeye para park edip böyle para kaybederken, ilave sermaye koymaz. Bunu değil yabancı hiçbir sermayedar yapmaz. Ancak sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 14.75’lik kritik sınıra gelirse oturup tekrar değerlendiririz. Ancak kısa vadede de sermaye tipi krediye de çıkmak istemiyoruz.”
Faizlerdeki artış, kullandırılan kredi miktarının tüzelde yüzde 2,5, bireyselde ise yüzde 3 olan toplam kredi sınırlamasının hayli altında kalınmasına neden olmuş. Recep Baştuğ bu konuda şunları söyledi:
“Mevduat faizi yüzde 40-50’lerde olduğunda zorunlu karşılık olarak maliyetin üzerine 7-8 puan ekliyor. Yüzde 40 mevduatla maliyet yüzde 48 oluyor. Krediyi de yüzde 50 faizle verince alan olmuyor.
Piyasa henüz dengelenmedi. İhracat tarafında daha dengeli ama bu ortamda, bu faizlerle yatırım yapan yok. Türkiye bence seçimden önce ve sonra kredi genişlemeleri ile olması gerekenin çok altında bir maliyetle çalıştı.”
Faizlerdeki yükselme nedeniyle bireysel portföylerde 2024’te bir kötüleşme bekliyor. Bunun nedeni ise yüzde 20-25 ile kullanılan kredilerin faizlerinin vade bitiminde yüzde 45-50’ye yükselecek olması. Ancak tüzel tarafta ise 2024 için böyle bir kötüleşme beklentisi yok. Bunun nedeni ise 35 yıldır bankacılık yapmasına rağmen hiç bu kadar güçlü şirket bilançoları görmemiş olması. Yüksek enflasyona rağmen yüzde 14 ile kullandırılan kredilerin bir “ön yükleme” olduğunu ve şirketleri güçlendirdiğini söylüyor. Ancak tüzel tarafta 2025’te bir miktar bozulma olabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Bir ara stoktaki marjımız negatifti bu bir transferdi ve yapıldı. Yüzde 14 kredi maliyeti, yüzde 100’leri aşan üretici enflasyonu, sermaye birikimi sadece yukarda değil KOBİ’de de oldu. İSO 500 verilerine bakıyorsunuz; bankacılık hâlâ ilk onda olamıyor ama diğer sektörler çok iyi. Münferit şeyler olur ama genel olarak sıkıntı beklemiyoruz.”
“Çok sağlam önden yükleme yapıldı” görüşünü ifade eden Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Konjonktür nedeniyle düzelen bilançolar yeni dönemde konjonktür nedeniyle bozulabilir. Eğer şirket kendinden bir şey katmadıysa işine.. Bu sermaye birikimi likidite değil stokta başka yerde… İlk 500’deki şirketlerin bilançosunda en fazla artan kalem ticari borç. Bankacılığın vermediği yerde birbirinden borç alıyorlar ama geleceklerdir. Kötüleşerek geleceklerini sanmıyorum. Türkiye’de inanılmaz sanayi var. Kapasite sağlam. Firmaların tamamında yatırım var. Yüzde 9 ile başlayıp devam eden krediler vardı Merkez Bankası programı. Teşvik görmüş finansman paketleri.. Merkez Bankası yaptığı programı daha selektif daha doğru adreslere yönlendirirse… çünkü yatırım bekleyen var…”
Baştuğ önümüzdeki dönemde batık kredi oranının çift hanelere çıkma ihtimaliyle ilgili olarak da şunlar söyledi:
“Batık kredi oranı yüzde 0,4 ile yüzde 0,70 arasında değişiyor. Bunun Türkiye gibi çalkantılı ekonomiye sahip ülkelerde daha yüksek olması beklenir. Önümüzdeki dönemde yüzde 1-1,25 arasında değişir. Kesinlikle çift haneli oranları görmeyiz. Bozulan bilançolar görürüz. Sektörün yabancı para riski azalıyor. Bugüne kadar en büyük risk oradan gelmişti. Çok büyük bir kredi gelir de banka bilançolarını rahatsız eder. Böyle bir şey kalmadı. Bizleri rahatsız edecek bir risk kalmadı.”
Baştuğ, yeni dönemde hükümetin kurulmasının ardından “krediye erişimin zorlaştığına” ilişkin yakınmalarla ilgili de şunları söyledi:
“”Eğer bu ülkede bir şeyin maliyeti varsa, banka aracı, birinin parasını alıyoruz; 50 ile mal ederken 20 ile krediye ulaşamaz. Belli grup bankalar bu kredileri verdi. Biz de verdik ama kısa vadeli verdik. Yüzde 2.5’i kafa kafaya dolduruyoruz. Krediye değil ama ucuz krediye ulaşmak isteyip ulaşamayanlar var. Krediye ulaşamamayla, ucuz krediye ulaşama arasında çok ince bir çizgi var.”
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ da bankacıların önemli bölümü gibi 2022 ve 2023’ün ilk yarısında sektörün en kritik konusunun Kur Korumalı Mevduat (KKM) olduğunu düşünüyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, “Biz toplamda 15.5 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştık. Türkiye bankacılığında ikinci büyük tutarı yaptık. Buna ulaşmasanız oluşabilecek şeyler vardı. Bugün de bu büyüklüğü mevcut düzenlemelere göre değiştirmezseniz de başka şeylerle karşılaşırsınız” diyor.
Verdiği bilgiye göre KKM toplamının yüzde 30’unu TL, yüzde 70’ini ise döviz dönüşümlü hesaplar oluşturuyor. KKM’de bankaların uyguladığı faizler ve dövizdeki sakin seyir sayesinde memnuniyet verici bir çözülme olduğunu belirten Baştuğ şunları söyledi:
“Vadesi gelen Hazine ürününün yani TL olarak tutulan KKM’nin yüzde 50’si TL standart hesaba dönüyor. Bu oran dövizden dönüşümlü KKM de ise yüzde 6. İlk başta bu oran yüzde 1 idi. Bu oran yavaş yavaş artacak; kurla ilgili sakin bir seyir devam ederse bir senede KKM’nin yüzde 50’den fazlası standart TL mevduat hesabına döner. Yani ayıyı boğmuş oluruz. KKM’de pozitif bir yöne doğru döndüğümüzü söyleyebilirim.”
Baştuğ Türkiye ile ilgili pozitife dönen bakışın sendikasyon kredilerinde maliyetlerin nasıl etkilediğine ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
” Yurt dışında Türkiye’ye bakış pozitife döndü kesin ama pozitifte bekliyorlar. Kanımca yerel seçimleri ve yerel seçimden sonra da bu politikaların devamını bekliyorlar. Ondan sonra yurtdışı borçlanmalar daha makul seviyele gelecek. O pozitif görünüm kendini CDS’lerde gösterdi. 900’lerden 325 e indi şimdi 400’lerde. Ratingciler görünümü durağana değiştirdi. er. Bunların hepsi pozitif görüntüler ama bu pozitif görüntüler henüz nakde dönmedi. Fiyatlarımıza düşündüğümüz anlamda yansımadı. Sendikasyon kredilerinde Libor + 400-425’ler ödüyoruz ki hâlâ libor+100 lere dönemedik. Bu fark, ödediğimiz risk primi. Yerel seçimlerden sonra sonra sağlıklı politikaların devamıyla birlikte o noktalara geleceğiz. Henüz o noktada değiliz.”
Baştuğ, yeni ekonomi yönetimi ile ilişkilerinin sorulması üzerine, “Her dönemde ilişkilerimiz net oldu. Eskiden de yeniden de. Şeffaf bir iletişime sahiptik. Bizi çok anlayan ve aynı resmi gören bir yönetim anlayışı var şu an.” ifadelerini kullandı.
Önceki dönemdeki ekonomi yönetimiyle ilişkileri konusunda bir soruya da “Bu konuları bu masada tartışmam. Camdan evde oturan kimseyi taşlamaz.” dedi.
Yerel seçimlerden sonra bankaların bile rahatsız olacağı, parasal sıkılaşma yönünde adımlar atılacağını ifade eden Baştuğ, selektif kredi politikası konusunda da şunları söyledi: “İhracat kredileri verebiliriz ama orada da rakiplerimiz Merkez Bankası ve Eximbank. En son faizi yüzde 23’e indirdiler. Bizim ihracat kredisi faizimiz daha yüksek. Biz aracılık görevi yaparız.” diye konuştu.
Garanti BBVA yeni dönemde selektif kredilerde sürdürülebilirlik alanında yoğunlaşacak. Sürdürülebilirlik alanındaki kredilerde destekleyici olacaklarını belirten Baştuğ şunları söyledi:
“ Çevresel konulara uzun zamandır çok duyarlıyız. Kime neyi vermeyeceğimizi altını çok iyi çizdik. Örneğin 3-4 yıl önce biz kömürü finanse etmeyeceğiz dedik. 2040’da çıkacağız esasında 2030’da çıkacağız. Ama bazı ödemeler uzar, projeler gecikir diye 2040 dedik.
Arkasından dört sektör daha geliyor. Demir çelik, otomotiv, gübre ve çimento şirketlerine sizin sektörde karbon salımı için benchmark budur. Siz bunun üstündesiniz, karbon salımını düşürme projeniz var mı? Evet var diyenle yola devam edeceğiz onlara yardımcı olacağız. Hayır yok inmeyeceğiz diyorsa o zaman bize müsaade diyoruz. Yani yeşil dönüşümü finanse ediyoruz.“