‘Yabancı yatırım çekmeniz için faiz uzun süre yüksek kalmalı’
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun dün aldığı kararla politika faizini 27 ay sonra artırarak yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkarmasını ekonomistler "yetersiz ve geç kalınmış bir adım" olarak nitelese de iş dünyası karardan memnun kaldı.
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun dün aldığı kararla politika faizini 27 ay sonra artırarak yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarmasını ekonomistler “yetersiz ve geç kalınmış bir adım” olarak nitelese de iş dünyası karardan memnun kaldı.
Türk iş dünyasının en büyük çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, faiz kararının, yatırım ve üretim ortamı için kritik önemde olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Merkez, para politikasını günün şartlarına göre revize ederek, politika faizini ölçülü bir şekilde artırma yoluna gittiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
“Bugün açıklanan faiz kararının, reel sektörün ihtiyaçlarını da gözeten, fiyat istikrarına odaklı bütüncül para ve maliye politikaları ile desteklenmesi, sürdürülebilir yatırım ve üretim ortamı için kritik önemdedir. Bunlara ilave olarak yatırım ortamının yapısal politikalarla desteklenmesi, finansmana erişim imkanlarının çeşitlendirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması, yeni dönemde ekonomi yönetiminden temel beklentilerimizdir. Bu konularda ilgili kurumlarımızla eş güdüm içinde çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz.”
İş dünyasının diğer büyük dernek ve kuruluşlarının görüşleri ise şöyle:
Sanayiciler olarak çok önemsediğimiz finansal istikrar, zorlu küresel ekonomik ortamda biz sanayicilere yatırım ve üretimde öngörüde bulunma imkanını veren en değerli konudur.
Bu nedenle bugün Merkez Bankamız tarafından alınmış olan faiz artırım kararını, Türkiye ekonomisinin önündeki birçok fırsatları tamamlayıcı unsur olarak gördüğümüz finansal istikrarın oluşmasına ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesine dönük atılmış bir adım olarak görüyoruz. Merkez Bankamızın bugünkü kararını, ülkemizin en acil ekonomik sorunu haline gelen enflasyonla mücadelenin de kararlılıkla sürdürüleceğine yönelik verilen bir mesaj olarak değerlendiriyor ve değerli buluyoruz.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizine ilişkin kararı finansal istikrarı sağlama yolunda atılmış bir adımdır. Küresel ekonominin çeşitli sancılardan geçtiği, savaş ve salgının etkilerinin devam ettiği ve Yeşil Mutabakat nedeniyle bir dizi dönüşüme hazırlanmamız gereken süreçte, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin devamı çok önemli. Bu süreçte yapısal reformların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının korunması amacıyla reel sektörün desteklenmesi gerektiği kanaatindeyiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in yönetiminde atılacak adımlarla, ülkemizin faiz ve enflasyon kıskacından ilanihaye kurtulacağına ve üretim, istihdam ve ihracata dayalı büyümenin devamının sağlanacağına inanıyoruz. Genç ve dinamik nüfusumuz, gelişmeye açık üretim yapımız ve ihracat hevesimizle Türkiye ekonomisinin geleceğine güvenimiz tamdır.
TCMB Para Politikası Kurulu’nun yüzde 8,5 olan politika faizi oranını yüzde 15’e yükselterek, para politikasında sıkılaştırma yönünde bir adım atmasını ve önümüzdeki dönemde de para politikasının etkinliğini artırmaya yönelik adımların atılacağını açıklamasını önemli buluyoruz. Ayrıca, kararın öncesinde kurulan iletişime paralel alınmasını da öngörülebilirlik adına değerli görüyoruz.
İş dünyası olarak beklentimiz; öngörülebilirlik ana prensibi çerçevesinde, fiyat ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik adımlar atılırken, büyümenin de dengelenmesi ve faiz oranlarında hem sadeleşme hem de yakınsamanın sağlanmasıdır.
Politika faizinin, fiyat istikrarı ve finansal istikrara olumlu tesir edecek şekilde artırılmasının, üretim ve büyümedeki muhtemel yan etkilerini minimize etmesini ümit ediyoruz.
Gerek Merkez Bankası gerekse ekonomi yönetiminin uygulayacağı bütüncül politikaların, koordineli ve uyumlu bir şekilde, iletişim ve istişare kanalları açık tutularak, öngörülebilir bir şekilde uygulanması ve güvenin sağlanmasıyla, sorunlarımızın bir süreç dahilinde çözülebileceğine inanıyoruz.
Faiz kararı para politikası refleksimizi güçlendirirken, bize göre şimdi önemli olan bankaların kredi süreçlerinin rutinine dönmesi. TCMB’nin politika faizini piyasayı yansıtacak bir seviyeye çıkarma kararını, makul ve normal karşılıyoruz. Bununla birlikte faiz, kur, enflasyon üçlüsü ne kadar önemliyse üretim, istihdam ve ihracat üçlüsü de en az o kadar önemlidir, feragat edemeyiz.
Parasal sıkılaştırma, üretim bantlarını yavaşlatmamalı. Politika faizi seviyesi, üretim ve ticarete yönelik bir dizi tedbirle desteklenmeli. Merkez Bankası’nın stratejik yatırımları destekleme mesajını da değerli buluyoruz. İnanıyoruz ki ortaya konulacak öngörülebilir, kolay anlaşılır ve eşgüdümlü bir politika seti, reel sektörün de önünü açacaktır.
Ülkemizin orta ve uzun vadeli mali yükümlülükleri göz önünde bulundurulduğunda, TCMB’nin bugün almış olduğu faiz kararının, fiyat istikrarının sağlanmasında oldukça kritik bir rol oynayacağına inanıyoruz. Bununla birlikte politika faizinin, fiyat istikrarının sağlanmasında tek çözüm olmadığı gerçeği de unutulmamalıdır. Enflasyonla mücadelede topyekûn bir politika uygulanması ve para politikasını tamamlayıcı diğer unsurların da hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi, piyasaların iştahını ve motivasyonunu artıracaktır. İlaveten; politika faizinin seviyesi kadar, para politikasının öngörülebilir ve tutarlı olması da oldukça önemlidir. Bu noktada başta Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek olmak üzere tüm yeni ekonomi yönetiminin, piyasalarla kurmuş oldukları doğru ve sağlıklı iletişim yöntemi, iş dünyası adına oldukça sevindirici ve güven verici olmuştur. MÜSİAD olarak; ekonomi politikalarında planlı ve koordineli biçimde hareket edilen bu dönemde, Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine daha kararlı ve sağlam adımlarla yürüdüğüne yürekten inanıyoruz.
Seçimlerden sonra yeni ekonomi kabinesi ile birlikte faiz artış sinyalleri günler öncesinden verilerek, gerek vatandaş nezdinde ve gerekse piyasalar bu artışa hazır hale getirilmişti. Bu yönde beklenti oluşmuş, faizlerin ne kadar artacağına yönelik tahminler yapılır olmuştu. Faizin yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkartılmasına yönelik alınan bu karar ile beklentinin gerçekleşmiş olduğunu gördük. Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu kararı ASKON olarak enflasyonu baskılama ve yabancı sermayenin ülkemize çekilmesine yönelik hamlelerden biri olarak değerlendiriyoruz. Faiz artışları kısa vadeli geçici çözümlere yönelik hamledir. Faiz artışı geçmişte olduğu gibi ülke ekonomimize katma değer açısından bir artı getirmeyecektir. Nitekim gelişmiş ülkelerde faiz oranlarını çift hanelerde görmemekteyiz. Ülkemizde bu oran zaten yüksek seviyede idi. Emekçiden alan bu sistem üretimde durgunluğa, özellikle özel sektörde yatırımın ve istihdam artışının yavaşlamasına vesile olabilecektir. Ve yine hazineye ve bankalara da yükü olacaktır. Enflasyonun yüksek seyirlerde olduğu bu atmosferde bu politikanın geçici olmasını umuyor, ülke ekonomimize patinaj yaptıracak bu politikaların yerine kalıcı, sürdürülebilir, nitelikli, katma değerli projelere odaklanarak alın terinin öncelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ha keza bu bağlamda faiz artırmadan da yapılacak reformlar ile güven ekonomisinin tesisi, öngörülebilirlik ve alın terinin finansa erişiminin sağlandığı bir ortamında gerçekleştirilebileceği kanaati içerisindeyiz.
Her ne kadar söz konusu faiz artışı piyasa beklentilerinin altında bir oranda olsa da Merkez Bankası’nın faiz artışı yaparak piyasalara verdiği sinyal etkisinin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca karar metninde vurgulanan “parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması” şeklindeki ifadeden önümüzdeki aylarda faiz artışlarının devam edeceğine ilişkin verilen mesajın da piyasalar üzerinde olumlu etkisi olacağını değerlendiriyoruz. İş dünyası olarak bir an önce bir yandan fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi diğer yandan da bankacılık sektörüne yönelik uygulanan regülasyonlar neticesinde durma noktasına gelen kredi kanalının yeniden açılması konusunun önemini bir kere daha vurgulamak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde istihdam, üretim, yatırım ve nihayet ihracatta ihtiyaç duyulan finansmana erişimin sağlanabilmesi için de gerekli adımların vakit geçmeden atılması işletmelerimiz açısından hayati önem taşımaktadır. Bankalarla olan ilişkilerimizde bizlere zorlayan regülasyonların sadeleştirilmesi konusu en az finansmana erişim ve finansman maliyeti kadar önemli bir konudur.