İade talebi var ama Eylem Tok ve oğlu ABD’de de yargılanabilir
Türkiye'nin konuştuğu kazada baba Bülent Cihantimur 15 gün sonra ifade verdi ve o gece eski eşiyle oğlunun yurt dışına gideceklerinden haberi olmadığını öne sürdü. Kazada ölen Bülent Aci'nin anne ve babası, New York'tan gelen fotoğraflara tepkili.
Türkiye’nin konuştuğu Kemerburgaz-Bahçeköy arasındaki trafik kazasında, kazayı yapan 16 yaşındaki TC’nin babası, estetik cerrahı Bülent Cihantimur savcılığa gidip ifade verdi. Baba Cihantimur, ifadesinde kazadan 1,5 saat sonra haberi olduğunu, eski eşinin evine gittiğinde oğlunu şokta gördüğünü, onu kliniğe götürüp sağlık kontrolundan geçirmek için yola çıktıklarını ama kendi aracının şarjı bitip yolda kalınca oğlunun annesinin aracına geçtiğini ve sonra da anne oğulun yurt dışına kaçtığını anlattı, kaçıştan haberi olmadığını öne sürdü.
Hatırlanacağı gibi İstanbul’da Kemerburgaz ile Bahçeköy arasındaki orman yolunda 1 Mart cuma gecesi 22.30 sularında 16 veya 17 yaşında olan ehliyetsiz sürücü TC’nin kullandığı 34 EEG 06 plakalı Porsche Panamera marka araç, yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan üç adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucunda bir kişi ölmüş, dört kişi yaralanmıştı.
Kazanın ardından aracı kullanan TC’nin annesi Eylem Tok olay yerine gelip oğlunu oradan almış, bir kaç saat sonra da oğluyla birlikte Mısır üzerinden ABD’ye kaçmıştı.
Olayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mart 2024 tarihinde saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanından Mısır’a çıkış yaptıkları tespit edilen anne Eylem Tok hakkında “Suçluyu kayırma” suçundan ve oğlu TC hakkında “Bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçundan yakalama kararı çıkarmıştı. Başsavcılık, 7 Mart’ta anne ve oğlu için kırmızı bülten çıkarılması talebi hazırlayarak Adalet Bakanlığına göndermişti. Eylem Tok ve oğlu T.C’nin Mısır’dan ABD’ye geçtikleri ortaya çıkmıştı.
Soruşturma devam ederken şüphelilerin kaçmasına yardım ettiği gerekçesiyle TC’nin babası Bülent Cihantimur’un kliniğinin çalışanlarından olan Ayşe Ceren Saltoğlu tutuklanmış; baba Op. Dr. Bülent Cihantimur hakkında ise yurt dışı yasağı konulmuştu. Baba Cihantimur, kazadan günler sonra ifade vermek üzere adliyeye gitti.
Soruşturma kapmasında hakkında yurt dışı yasağı konulan baba Bülent Cihantimur kazayla ilgili ifade verdikten sonra adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Kaza günü oğlu ve Eylem Tok’un yanına gittiğini söyleyen Bülent Cihantimur’un yaptığı yazılı açıklama şöyle:
“T. C.,’nin babasıyım. Eylem Tok, 13 yıl önce boşandığım eski eşim olup; T.’nin annesidir. Birden fazla sağlık kuruluşunun üst düzey yöneticisi olmakla birlikte bu kuruluşlarda aynı zamanda uzman plastik cerrah olarak da çalışmaktayım. 24 yıllık hekimim.
Kazanın gerçekleştiği gün uzun süren bir ameliyat sonrası evime gidip uyudum. Eski eşim Eylem Tok’tan gelen telefon ile kazadan haberdar oldum. Kazadan yaklaşık 1,5 saat sonra Eylem Tok beni aramış. Bana telefon geldiğinde saat gece yarısıydı. Evim Mecidiyeköy’de, kliniğe çok yakın. Hemen bir taksiyle eski eşim Eylem ve oğlum T.,’nin beraber yaşadıkları eve gittim. Oğlum üst kattaydı, şoktaydı ve konuşabilecek durumda değildi. Eylem de o sırada ev içinde dolaşarak telefon görüşmeleri yapıyordu. Oğlumun durumunu iyi görmediğim için onu öncelikle muayeneye götürüp acil müdahale gerektiren bir durumu olup olmadığını anlamak istedim. Bu sırada kazada yaralı ya da ölü olduğu tarafımca da bilinmemekteydi. Eylem’in telefonunu kapattım ve öncelikle şokta olan T.,’nin acil müdahale gerektiren bir sağlık sorunu olup olmadığını anlayalım, sonra da ehliyeti olmadığı için avukatlara bilgi verip yapılması gerekenleri yapalım dedim. Oğlumu alıp orada bulunan elektrikli aracı kendim kullanarak, kliniğe gitmek için yola çıktım.
Bu sırada şirketimiz çalışanlarından Ayşe Ceren Saltoğlu’nu bahçede gördüm. Eylem Tok da Ayşe’nin aracına bindi ve arkamızdan gelmeye başladılar. Yolda T., ile konuşmaya çalışsam da kazanın etkisiyle dış dünyaya kapalı vaziyetteydi. Bu sırada kullandığım elektrikli araç önce uyarı verdi sonra da şarjı bitti. Bizi izleyen Eylem’in içinde olduğu araç yanımızda durdu. Timur’u o araca geçirdik ve Eylem’e ‘Siz kliniğe geçin çocuk hala şokta ben de şoförümüz Adem’i aradım onunla geleceğim hemen arkanızdan’ dedim. Adem yanıma geldi beni aldı ve kliniğe gittik. Kliniğe gittiğimizde kimse yoktu. Eylem’in T.,’yi yurtdışına götürme planından, kazadaki yaralılardan kazanın büyüklüğünden ve ölüm olayının yaşandığından bu sırada haberim oldu. Eylem’i defalarca kez aramama rağmen telefonlarını açmadı ve en son telefonunu kapattı.
Oğlum T., 16 yaşında; alkol, madde kullanmayan, kötü alışkanları olmayan bir çocuktur. Oğlum o gece yaşadığı şokun etkisinden çıktığında Türkiye’de yargılanmayı ve yaptığı bu hatanın hukuki bedelini ödemeyi kabul edecek bir çocuktur.
Kaza sonrasında vefat eden Oğuz Murat Aci’nin ailesi ile temasa geçtim. Olanlar için çok üzgünüm. Kayıpların geri getirilemeyeceğini biliyorum. Bununla birlikte kazazede aile için elimden gelen ne varsa ömrümün sonuna kadar yapacağım. Oğlumun da Türkiye’ye gelmesi ve Türk hukuku önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum. Oğlumun Türkiye’ye gelmesi ve adalet önünde hesap vermesi için elimden geleni yapacağım. Tüm olanlardan dolayı çok üzgünüm. Bugün ben de çağrılmadığım halde kendi isteğim ile konuyla ilgili olarak ifade vereceğim. İfade vermeden önce kamuoyunu da konuyla ilgili olarak bilgilendirmek istedim.”
Bülent Cihantimur’un 15 gün sonra adliyeye gelerek ifade vermesine tepki gösteren Aci ailesinin avukatı Burak Erden şunları söyledi:
“Bülent Cihantimur’a haftada üç gün karakola imza vermek ve yurtdışı yasağı adli kontrolü var. Genel bir ifadesi alınmış. 15 gün sonra ifadesinin alınması saçma bir durum. Dosya üzerinden yurtdışı yasağı koyuyorsun ama ifadesini almıyorsun. Eğer ifadesini almayacaksan neden yurtdışı yasağı koyuyorsun. Eğer Bülent Cihantimur gelmese ifadeye hala ifadesi alınmayacak. Ben bir hukukçu olarak böyle bir şey görmedim. Hem yurdışı yasağı koyuyorsun hem de ifadeye çağırmıyorsun. İfade için savcılık tarafından bile aranmamış. Bırakın gözaltına alınmayı çağırmıyorlar bile. New York’takiler gibi geziyor işte.”
Aci ailesinin Sarıyer’deki evlerinde günlerdir yas var. Oğullarının ölümüne neden olan 17 yaşındaki Timur Cihantimur’un annesi Eylem Tok tarafından önce Mısır’a, ardından da ABD’ye kaçırılması Aci ailesinin kederini her geçen gün daha da katlıyor. Ancak Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur’un New York’ta adeta turist gibi gezerken çekilen gülümseyen fotoğrafları yüreklerine hançer gibi saplanmış.
Hürriyet’ten Burcu Purtul Uçar ile Emin Mert Kırarslan’ın haberine göre New York’ta çekilen fotoğraflar kazada oğulları Oğuz Murat’ı kaybeden Aci ailesinin evinde bomba etkisi yarattı. Anne Pervin Aci, “Aklı olan böyle güler mi? O sırıtışları görünce içim cız etti. Kalbimden bir daha bıçaklanmış gibi oldum, bir daha yaralandım. Yazıklar olsun onlara” dedi.
Baba Özer Aci ise fotoğrafları gördükten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Çok üzüldüm. Benim oğlum mezarda, biz ayakta durmakta zorlanıyoruz ama onların neşeleri yerinde. Gülücükler savuruyorlar. İnsanlık adına üzüldüm. Ama şunu bilsinler bu resmi çeken vatandaş benim tarafımda. Her şeyden önce burnunun dibine kadar yaklaştığımı bilsin. Birkaç gün önce oğlum Oğuz’un kuzeni Silivri’de elim bir trafik kazasında vefat etti. Kamyon sürücüsü serbest bırakıldı. Eminim şu 14 günlük sürede kendi çocuğu da serbest bırakılırdı. Ben ona da razıyım. Eylem Tok’un annesi dolaylı olarak bugün taziyeye geleceğini söyledi. Biz de ‘Kızını ve torununu adalete teslim ettiği gün gelsin’ dedik. O anne eğer üzgün olsaydı benim yanımda olurdu, çocuğunu adalete teslim ederdi. Ben adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Son gülen biz olacağız.”
Bu kazayla ilgili olarak kamuoyunda tartışılan konuların başında, 16 veya 17 yaşındaki bir çocuğun otomobil kazası yapması halinde anne-babasının bu kazadan sorumlu tutulup tutulmayacağı geliyor.
Bu olayda anne oğlunu alıp yurt dışına kaçırdığı için tartışma daha da yoğun.
Aslında savcı eğer isterse anne veya baba için çocuklarına otomobili teslim etmelerinden ötürü ‘ihmal’ suçlaması yöneltebilir.
Bugünlerde Amerika’nın gündemindeki bir dava tam da bu konuda. Oğulları evdeki silahı alıp okulda katliam yapan bir anne-baba, mahkeme tarafından suçlu bulundu ve ağır hapis cezalarına çarptırıldı.