Kadına 4 el ateş etti ama ‘kazaymış’
Çanakkale'de boşanma aşamasında olduğu eşi Saliha Gizem'i iple boğduktan sonra gömen Fırat Yıldızhan "Saliha'nın nabzı atıyordu. Ancak ölmesini istediğim için hastaneye götürmedim" dedi.
Geçen hafta sıkça duyduğumuz boşanma cinayetlerine bir yenisi eklenmiş, Çanakkale’nin Biga ilçesinde Fırat Yıldızhan boşanmak üzere olduğu eşi Saliha Gizem’i iple boğarak katletmiş, cesedini Çavuşköy Mahallesi mevkiinde hafriyat alanına gömmüştü. Saliha Gizem’den haber alamayan ailesi de durumu polis ve jandarma ekiplerine bildirmişti. Yapılan detaylı çalışmada Saliha Gizem’in Lapseki’den bir araca binip Fırat Yıldızhan ile ilçeden ayrıldığı belirlenmişti. Polis ekipleri de Fırat Yıldızhan gözaltına almıştı.
Fırat Yıldızhan’ın savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı. Boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem Yıldızhan ile sekiz aydır ayrı yaşadıklarını belirten Yıldızhan “16 Şubat akşam saatlerinde köyden arkadaşım olan A.Ö.’nün aracını emanet olarak alıp kardeşim Yağız Yıldızhan ile Lapseki ilçesine gittik. Gidiş amacımız Saliha ile konuşmaktı. Konuşup ya boşanmaya karar verecektik ya da evliliğimizi sürdürecektik. Problemlerimiz esnasında konuşurken Saliha bana hitaben ‘Seni defalarca aldattım’ söyleminde bulununca sinirime hakim olamadım ve cebimdeki saman balyası ipini Saliha’nın boğazına dolayıp sıkmaya başladım. Bu esnada Saliha bana karşı çıkmaya çalışıyor, kardeşim Yağız Yıldızhan da kolumdan tutarak beni engelleyemeye çalışıyordu. Kardeşimi ittirerek karışmaması gerektiğini söyledim. Saliha’nın direnmesi esnasında bir ara elimdeki ipi yere düşürdüm. Bunun üzerine elimle boğazını hareketsiz kalana kadar sıktım. Hareketsiz kalınca sıkmayı bıraktım. Bu esnada arabayı hareket ettirdik ve Lapseki içinde turlamaya başladık. O esnada yanlış kontrol etmediysem Saliha’nın nabzı atıyordu. Ancak ölmesini istediğim için hastaneye götürmedim. Bir müddet sonra öldüğünü fark ettim” dedi.
“Ne yapacağımızı bilmediğimden Lapseki içinde turlamaya devam ettik” diyen Yıldızhan şöyle devam etti:
“En sonunda Biga’ya doğru yola çıktık. Çavuşköy girişinde sol tarafta tarla kenarındaki su kanalının bulunduğu çukura Saliha’yı çekerek koydum. Yakındaki mezarlıktan almış olduğumuz kazmalarla üstünü moloz ve toprakla kapattık. Çünkü kendime gelmeye başlamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. 22 Şubat oğlumun doğum günü. O güne kadar yakalanmamak için cesedi saklamaya çalıştık. Doğum gününden sonra teslim olacaktım. Kardeşim Yağız bu süreçte beni engellemeye çalıştı. Ancak ölüm olayı gerçekleştikten sonra o da korkarak gömülmesine yardım etti. Olay Saliha’nın beni tahrik etmesi sonucu oluşan öfke ile meydana gelmiştir.”
Savcılıktaki ifadesinde olay günü ağabeyi Fırat Yıldızhan ile kahvehanede karşılaştıklarını belirten Yağız Yıldızhan ise “Köydeki arkadaşından aracını ödünç aldığını, gezeceğini söyledi ve Lapseki ilçesine doğru gittik. Lapseki ilçesine geldiğimizde yengem Saliha Gizem Yıldızhan’ı aradı. Bunun üzerine yengem yanımıza geldi. Ağabeyim ile yengem ön koltukta oturuyorlardı, ben arka koltuktaydım. Aralarında konuşmaya başladılar. Ağabeyim yengemin kendisini aldattığını ima ediyordu. Yengem ise kabul etmiyordu. Konuşma bu minvalde ilerledi ve şiddeti artmaya başladı. Bir süre sonra ağabeyim yengemin boğazını sıkmaya başladı. Ağabeyim daha öncesinde yengemin astım hastası olduğunu söylemişti. Ben de bu nedenle müdahale etmek istedim. Ayırmaya çalıştığım esnada ağabeyim bana tokat atıp vurdu. Bunun üzerine ben de ‘Ne haliniz varsa görün’ diyerek koltukta oturup beklemeye başladım. Ağabeyim yengemin boğazını uzun bir süre eliyle sıktıktan sonra cebinden çıkardığı örülü vaziyetteki balya ipini yengemin boğazına doladı ve tekrar sıkmaya başladı. Yengem hareketsiz kaldıktan sonra ‘öldü’ diyerek arka koltuğa benim yanıma koydu. İlk başta korktuğum için müdahale edemedim. Akabinde şoka girmiştim, ne yapacağımı bilmiyordum. Araçla dolaştıktan sonra Biga ilçesine geldik. İlk başta yengemin cesedini köprüden çaya atmak istedik. Ancak yengem çok kilolu olduğundan kaldıramadık. Bunun üzerine Çavuşköy’de tarlaların yanındaki su kanalı için açılmış çukura attık. Üstünü de molozlar ve toprak ile kapattık” dedi.