Netanyahu’ya kalp pili takıldı, Türkiye ziyareti ertelendi
Eskisi gibi net göremediğiniz için ‘Acaba kataraktım mı var?’ diye mi düşünüyorsunuz? Ya da belki anne-babanız kataraktın sık görüldüğü yaşa geldi ve belirtiler konusunda endişelisiniz. O halde tüm sorularınıza cevap bulmak için rehberimize göz atın.
Gözlerinizin önünde bir sis perdesi varmış gibi mi hissediyorsunuz? Yavaş yavaş dünyayı bulanık mı görmeye başladınız? Endişelenmeyin, yalnız değilsiniz. Yaşlandıkça hepimizin karşılaşabileceği bu sorunun adı katarakt. İyi haber şu ki modern cerrahi yöntemlerle katarakt artık sorunsuz bir şekilde tedavi edilebiliyor. Üstelik katarakt ameliyatı yalnızca görüşü geri kazandırmakla kalmıyor; özel mercekler sayesinde yakın ve uzak gözlüklerine de veda etme şansı sunuyor. Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Tatlıpınar ile kataraktın belirtilerinden en güncel tedavi yöntemlerine kadar merak edilen her şeyi konuştuk.
1) Katarakt nedir? Herkesin ilerleyen yaşla birlikte karşılaşacağı bir durum mu?
Gözümüzün içindeki doğal merceğin saydamlığını yitirmesine katarakt diyoruz. Tıpkı yaşlandıkça saçlarımızın beyazlaması ve cildimizin kırışması gibi göz merceği de zamanla elastikiyetini kaybeder ve yapısal değişikliklere uğrar. Bu süreç sonucunda mercek saydamlığını yitirir ve görüş bulanıklaşır. Yani katarakt aslında yaşlanmanın doğal bir parçası. Dolayısıyla yeterince uzun yaşarsak “Hepimizde katarakt gelişmesi kaçınılmaz” denebilir.
2) Katarakt riski genellikle kaç yaşında başlar?
Tipik olarak 60 yaş ve sonrasında katarakt yakınmaları başlar. Fakat bazı kişilerde daha erken yaşlarda da katarakt görülebilir. Özellikle diyabet, paratiroid bezi hastalıkları (vücudun kalsiyum dengesini bozan hormonal bozukluklar), atopik dermatit (alerjik bir cilt rahatsızlığı), miyotonik distrofi (kas zayıflığı ve sertliği ile karakterize edilen genetik bir kas hastalığı) gibi hastalıklar katarakt gelişimini hızlandırabilir.
Ayrıca üveit (göz iltihabı), yüksek miyopi gibi gözle ilgili hastalıklar da katarakt riskini erken yaşlara çekebilir.
Bunların yanı sıra göz yaralanmaları, sigara, kortizon gibi bazı ilaçların uzun süreli kullanımı, radyasyon ve uzun süreli güneş ışınlarına maruziyet kataraktın daha erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden olur.
Bir de tabii yeni doğmuş bebeklerde görülen kataraktlar var. Bunlar apayrı bir konu, genellikle bazı genetik sendromlar veya annenin hamilelik sırasında geçirdiği enfeksiyonlara bağlı gelişir.
3) Kataraktın belirtileri nelerdir, hangi durumlarda doktora gitmek gerekir?
Yaşa bağlı ortaya çıkan kataraktın tipik bulgusu görme azalması, görmenin sislenmesi ve puslanmadır. Bazı katarakt tiplerinde karşıdan gelen ışığın saçılması şeklinde rahatsız edici bir görme bozukluğu olabilir. Özellikle araç kullanırken bu yakınma belirginleşir.
4) Katarakt genellikle yavaş ilerlediği için insanlar görme kaybına alışıp farkına varmadan bu duruma uyum sağlayabilir mi?
Evet, bu mümkün. Özellikle katarakt tek gözdeyse diğer göz iyi gördüğü için bir adaptasyon gelişir. Eğer kişi çok aktif değilse, örneğin çalışmıyor veya araç kullanmıyorsa az gördüğünü algılamayabilir. O yüzden 40’lı yaşlar sonrasında göz tansiyonu, makula dejenarasyonu (sarı nokta hastalığı), katarakt gibi hastalıkların erken tespiti için en geç iki yılda bir göz muayenesinden geçmek önemli.
5) Yakın okuma gözlüğü kullanan bir kişinin birdenbire gözlüğe ihtiyaç duymamaya başlaması katarakt belirtisi olabilir mi?
Evet, bu ciddiye alınması gereken işaretlerden biri. Diyelim 60 yaş üzerindesiniz ama “Son altı aydır yakını gözlüksüz görmeye başladım” diyorsunuz; bilin ki muhtemelen kataraktınız var. Bazı tip kataraktlar gözü yalancı miyop yapar. Miyoplar da yakını daha iyi görür. Bu nedenle yakını iyi gördüğünüzü düşünmeye başladıysanız katarakt şüphesiyle doktora başvurun.
6) Kadınlarda ve erkeklerde katarakt görülme sıklığı aynı mı?
Genel olarak kadınlar katarakt açısından biraz daha yüksek bir risk taşısa da her iki cinsiyette de yaş ilerledikçe katarakt gelişme olasılığı artar.
7) Katarakt için ilaç tedavisi mümkün mü, yoksa tek çözüm ameliyat mı?
Şu an için kataraktın tek etkili tedavi yöntemi ameliyattır. İlaçla tedavi henüz mümkün değil.
8) Ameliyat kararı hangi düzeydeki görme kaybına göre verilir?
Kişiden kişiye değişir. Örneğin bir pilot, yüzde 70-80 görme düzeyinde ameliyata ihtiyaç duyabilir. Ama öte taraftan 80 yaşındaki bir hasta yüzde 50 görme kaybı olmasına rağmen iyi gördüğünü ifade edebilir ve halinden şikayetçi olmayabilir. Yani bu göreceli bir durum. Genellikle ortalama bir değer olarak yüzde 50 civarında bir görme kaybı ameliyat için uygun kabul edilir.
9) Ameliyat nasıl yapılır?
Standart katarakt cerrahisi halk arasında “fako” adıyla bilenen fakoemülsifikasyon (ultrason dalgalarıyla kataraktın parçalanması) yöntemiyle yapılır. Bu yöntemde gözün içine özel cihazlarla girilir. Ultrason dalgalarıyla bulanıklaşan lens küçük parçalara ayrılır ve emilerek çıkarılır. Ardından göz içine yapay bir lens yerleştirilir.
10) Lazerle katarakt cerrahisi yapılabilir mi?
Lazer, katarakt ameliyatlarında yardımcı bir araç. Korneada kesilerin oluşturulması, katarakt ameliyatına başlayabilmek için mercekte yuvarlak bir açıklık yaratılması ve kataraktın parçalanması gibi işlemlerde cerrahi hassasiyeti artırmak için faydalı.
Ancak göz merceğinin sıvılaştırılması ve emilmesi işlemini lazer değil, ultrason yapar.
Lazerin tüm ameliyat sürecini yönettiği bir yöntem henüz yok. Lazer, ameliyatın belirli aşamalarında hekime yardımcı olur.
11) Göz içine takılan lens seçenekleri nelerdir?
Lensleri basitçe “monofokal” (tek odaklı) ve “multifokal” (çok odaklı) diye ikiye ayırabiliriz. Tek odaklı lensler şimdiye kadar en çok uygulanan lens türü. Bu mercekler uzağı olabildiği kadar net hale getirir, yakın için de okuma gözlüğü gerektirir. Tek odaklı lenslerin aynı zamanda astigmatı olan hastalar için astigmatı düzelten seçenekleri de mevcut.
Çok odaklı lensler ise uzağı ve yakını gözlüksüz görmeyi sağlar. Artıları ve eksileri var. Hastaya gözlüksüz bir yaşam sunar ama daha pahalı merceklerdir.
Çok odaklı lenslerin alt türü olan “trifokal” (üç odaklı) lensler uzak, orta ve yakın mesafelerde net görmeyi sağlamak için tasarlanmıştır. Yani sadece uzağı ve yakını görmede değil, aynı zamanda bilgisayar kullanımı gibi orta mesafe aktivitelerinde görüş sunar. Trifokal lensler özellikle yakını görmede daha güçlüdür. Fakat içinde halka sayısı fazla olduğu için gece araç kullanımı sırasında ışık saçılmalarına yol açabilir. Bu da hastayı rahatsız edebilir.
Trifokal olmayan çok odaklı mercekler de yakını gösterir ama trifokal kadar etkili bir yakın görüş sağlamaz, detay görmek için ekstra bir yakın gözlük ihtiyacı doğurabilir.
Bu arada çok odaklı lensler tüm gözlere uygun değil. Sarı nokta hastalığı, korneada düzensizlik veya merceğin yapısal zayıflığı gibi durumlarda çok odaklı mercekten kaçınmak gerekir. Yani sadece hastanın talebiyle çok odaklı lens takılmaz. Gözün genel durumu, hastanın görme beklentisi ve diğer göz hastalıkları dikkate alınarak lens seçimine karar verilir.
12) Ameliyatta lokal mi yoksa genel anestezi mi kullanılır?
Ameliyat genellikle lokal anestezi ve sedasyon altında gerçekleştirilir. Yani hastanın bilinçli olduğu ancak rahatlatıcı ilaçlarla sakinleştirildiği bir yöntem kullanılır. Ama kaygısı yüksek kişilerde veya genç hastalarda genel anestezi tercih edilir.
13) İşlem ne kadar sürer?
Kısa süren bir operasyondur. Standart olmayan zor olgularda süre uzayabilir. Bazen katarakt cerrahisi retina ameliyatları veya glokom (göz tansiyonu) cerrahisiyle kombine olarak yapılabilir ve bu durumda ameliyat süresi daha uzun olur.
14) Takılan lens ömür boyu mu gözde kalır?
Evet, mercekler kalıcıdır. Nadir durumlarda merceği çıkarıp yenisini takmak gerekebilir.
15) İki göz aynı anda ameliyat edilebilir mi?
Hayır, önce bir göz ameliyat edilir, yaklaşık bir hafta sonra da diğer göze geçilir. Kişinin talebine göre iki ameliyat arasındaki aralık daha da açılabilir.
16) Ameliyat sonrası iyileşme süreci nasıl ilerler? Hastalar bu dönemde nelere dikkat etmeli?
Genellikle çoğu hastada sorunsuz bir iyileşme süreci yaşanır. Bir gece göz kapalı kalır, ertesi gün göz açılır.
Hastaların erken dönemde özellikle göze alınan darbelerden korunması ve enfeksiyon riskine karşı dikkatli olması gerekir. Ameliyat sonrasında enfeksiyonu engellemek için birkaç hafta damla tedavisini aksatmamak lazım.
Ayrıca katarakt ameliyatı olanlar ameliyat sonrası erken dönemde küçük torunlarını kucaklarına almaktan kaçınmalı; istemsiz hareketler veya ani darbeler, göz bölgesine zarar verebilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir.
17) Komplikasyonlar olabilir mi?
Ameliyat sonrası en çok korktuğumuz komplikasyon enfeksiyondur. Enfeksiyon genellikle hastanın kirpik diplerinde yaşayan bakterilerden kaynaklanır.
Riski azaltmak için ameliyata başlamadan önce gözü batikonla yıkar, ameliyat sonunda da işlem bölgesine düşük miktarda antibiyotik zerk ederiz. Bu önlemler sayesinde enfeksiyon riskinin son yıllarda ciddi oranda azaldığını söyleyebiliriz.
18) Ameliyat sonrasında görme ne kadar sürede normale döner?
Çoğu hastada ertesi gün makul bir görüş olur. Ama çok zorlu, sert bir katarakt ameliyatından sonra görmenin iyiye doğru gitmesi bir haftayı bulabilir. Hastaların en mutlu oldukları ve görme kalitelerinin en iyi seviyeye ulaştığı dönem genellikle ameliyattan yaklaşık bir ay sonrasıdır.
19) Şeker hastalığı, göz tansiyonu ya da diğer göz hastalıkları olan hastalar için katarakt ameliyatı riskli mi?
Glokomu (göz tansiyonu) olan bir hastanın göz tansiyonu çok yüksekken katarakt ameliyatına girmesi uygun olmaz. Öncelikle glokom tedavisinin başlanması ve göz içi basıncın kontrol altına alınması gerekir.
Şeker hastalarında ameliyat öncesinde göz dibi muayenesi mutlaka detaylı bir şekilde yapılmalı. Şekere bağlı göz hasarı (diyabetik retinopati) varsa uygun gözlerde öncelikle lazerle tedavi edilmesi gerekir. Ardından uygun gözlerde katarakt ameliyatı yapılabilir. Ameliyat sonrasında da retina muayenelerinin aksatılmaması, gerekli tedavilerin unutulmaması önemli.
20) Ameliyat olacak kişilere tavsiyeleriniz neler olabilir?
Öncelikle 60 yaş sonrasında herkes düzenli göz muayenesinden geçmeli. İkincisi, katarakt ameliyatı için göz merceğinin çok sertleşmesini ve görmenin aşırı derece düşmesini beklememek lazım. Çünkü aşırı sert kataraktların ameliyatı daha zor ve komplikasyon riski yüksek. Elbette bu söylediğimden “Başlangıç düzeyde kataraktı olanların hemen ameliyat olması gerekir” sonucu çıkmasın. Maalesef bu tür erken müdahaleler de zaman zaman yapılabiliyor. Hedefimiz makul sertlikte ve görme azalması olan bir kataraktı ameliyat etmek olmalı. Böylece cerrahinin başarı şansı artar ve hastanın komplikasyonla karşılaşma riski düşer.