Galatasaray’ın pasör çaprazı Şampiyonlar Ligi finalistinden
Ligin en kolay gol atan takımı Galatasaray. Rakip fark etmiyor. Barış böyle oynarsa, Ziyech öyle vurursa kazanırlar tabii. Neredeyse ilk bir saatinde kök söktükleri bir maçta oluyor bu. Hem de Icardi ve Keremler kötüyken. İşte liderlik böyle bir şey.
Alıcılarınızın ayarlarıyla oynamayın. Sorun orada değil. Ligin tepesindeki iki takım, hele de Galatasaray öyle bir gidiyor ki artık alıcılar değil ama algılar dağılmış durumda. Oyun da bozuldu, rakiplerin asabı da. Kendilerini hiçleştiren bu düzene içten içe ayar oluyorlar belki. Ama bu ‘gıcık’ durum karşısında pek bir şey yapamıyorlar.
Dünkü maçın kabasına baksanız Alanya ilk yarı basbayağı zorladı lideri. Öyle mi gerçekten? Kaleyi bulan ilk şutunuzu 55’te atarak mı yeneceksiniz bu ligin en iyisini? Sarı-Kırmızılılar iyiyse rakibin şansı yok gibi bir şey zaten. Kötüyse de yetmiyor. Siz ekstra işler yapmalısınız. O da yetmiyor. Harika gol ayaklarını iyi kapatacaksınız. Ama hepsi birden olamıyor işte. Oyuna hile yazmış gibi Cim Bom. Her durumda kazanıyor. Rakibin kol hep bozuk sanki.
Evet, oynamadan da yeniyorlar. Bir 10 dakikalık tempolu pasaj ya da bir sihirbazlık numarası yetiyor. Okan Buruk kritik haftalarda bu maçları güvenli kipte açıyor. Sonra yedekten Ziyech bir giriyor, ya da Barış Alper bir vuruyor. Bitti gitti oluyor maç. Bu yetmiyor, rakipler sinirlerini de kontrol edemiyor. Önce Tolunay Kafkas, şimdi Fatih Tekke. Neye itiraz ettikleri belli olmayan şekilde hakemleri suçladılar. Biri kırmızı kart gördü. Diğerinin ne dediği anlaşılmadı. Oysa ortada bir şey yoktu. Gıcık olmuşlar ya bir kere. Sağlıklı düşünemiyorlar. Bu da oyunlarına yansıyor.
Galatasaray bu ligin en iyi tempo yapan takımı. Dün uzun süre yapamadı. En iyi performansa sahip yerli oyuncu Kerem Aktürkoğlu. Döküldü. Kaptırılan topları en hızlı geri alan orta saha Torreira ve Kerem Demirbay. Ağır çekimde gibiydiler. Lig tarihinin gördüğü en iyi oyuncularından Icardi. Golü attığı 80 dakika boyunca ceza sahasında top yüzü görememişti. N’oldu peki? 0-4 kazandılar. Ellerini kollarını sallayarak. İkinci yarıda bir 15 dakika yetti. Hem de kime karşı? Son 7 maçtır kaybetmemiş, ligin ‘geri kalanının’ belki de en formda takımı Alanyaspor’a.
Yanlış anlaşılmasın, kötü maç da değildi hani. Süper Lig standartlarının üzerinde bir 60 dakika oynandı. Fakat bir yere kadar işte. Güç de, asap da, efor da, yetenek de çok farklıydı sahada.
Şampiyonluk yolundaki takımlara karşı iki tür ayakta durma türü vardır. Çıkıp takır takır oynamak çare olmaz. Hele de rakipler bu kadar beceriye sahipken. Onlarla onlar gibi oynayarak baş edemezsiniz. Farklı bir şey bulmalısınız. Ya sertleştirirsiniz işi. İbrahim Üzülmez onu denedi. Ya da açık arayan bir zeka ortaya koyarsınız. İlhan Palut onu yaptı. Her ikisinde de dağıldılar. Ama bir şey denediler en azından. Dün de Alanyaspor zorladı şansını. Çok uzun süre rakibini bozmayı becerdi. Ama hiçbir üretkenlikleri yoktu. Üretemezseniz Cim Bom atar. Hep atıyor. İki sezondur.
Daha evvel söylemiştim. Ligin bundan sonrasına katırlarla devam edeceğiz. İyi maç seyretme şansımız az. İyi şeyler görürüz ama müsabakanın tamamı güzel akmaz artık. Dün kalite aldı skoru. Oyunla değil ama enfes vuruşlarla.
Bundan sonrası için de şunu net olarak gördük. Galatasaray şampiyonluk için daha şanslı. Hem liderler hem de iyi kötü demeden çok kolay gol atıyorlar.
Bakalım o ‘malum’ maça kadar böyle mi gidecek?