Devlet Bahçeli’nin takımı Karagümrük küme düştü
Pendikspor karşılaşması iyi oyundan ziyade üç puanın önemli olduğu bir maçtı. Aradaki siklet farkı ortaya çıktı, Galatasaray son beş haftaya liderlik koltuğunda girdi.
Final noktasına altı dönemeç kala ‘Lider’ unvanına sahip Galatasaray, dün gece evinde kendisini düşme bölgesinin dışına atma hesapları içindeki Pendikspor’u ağırladı. İki farklı amacın peşindeki iki takımın arasındaki mücadelede elbette ev sahibiyle konuk arasında bir hayli sıklet farkı vardı. Sarı-Kırmızılılar geçen hafta deplasmanda ilk yarı son derece kötü bir oyun ortaya koymuş, ikinci yarı bir-iki taşın yer değiştirmesi ve klas vuruşlarla gelen gollerle zorlu Alanyaspor deplasmanını şenliğe çevirmişti.
Okan Buruk dün mücadeleye geçen haftanın ikinci devresindeki ilk 11’i sahaya sürerek başlamıştı. Sağ kanatta Ziyech, solda da Barış Alper takımı sürükleyecek, orta saha da bilinen ikili, Torreira ve Kerem Demirbay’a emanet edilecekti. İlk düdükten itibaren bir Seyrantepe klasiği izledik; ev sahibi oyunun hâkimiydi ve kilidi açmak için uğraşıyordu, misafir ise hızlı kontralarla gol bulma düşüncesindeydi.
Hakim Ziyech kanadı pek işlemedi, Faslı yıldız zaten durarak oynuyor ve o çok çok üstün top tekniğiyle modern futbolda kendisine yer açabiliyor. Dün pek verimli değildi, kanadındaki savunma beki konumundaki Kaan Ayhan da bence takımın el frenlerinden, doğrusu tam bir görev insanı ama yetenekleri kısıtlı ve sürati de yetersiz. Dolayısıyla sağ taraf uzun süre pek de işlevsel değildi. Zaten Barış Alper’in ‘hâkim’ görüntüsü takımın hücum aksiyonlarının soldan biçimlenmesini ortam sağladı, ne var ki Barış da o müthiş ciğeriyle hep topa hamle yapıyordu ama dün oyunun ilk bölümünde çok fazla dağınıktı.
Kilidi açan gol ise son derece organize bir atakta geldi ve Icardi Galatasaray kariyerinin en klas gollerinden biriyle bu sezonki 20’inci sayısını hanesine yazdı. Ayrıca yine Sarı-Kırmızılı forması altında attığı ilk ceza sahası dışı golüydü bu. Peşi sıra köşe vuruşundan gelen topta Abdülkerim’in kafası farkın ikiye çıkmasını sağladı.
Sonrasında gol kaçırma yarışı vardı, ikinci yarıya daha atak bir görüntüde Pendikspor başlasa da net pozisyonları bulan taraf Sarı-Kırmızılılardı. Mesela önce Barış Alper Icardi’nin, sonlara da doğru da Icardi Barış Alper’in asistini heba etti. Nelsson son zamanlardaki üstün performansını sürdüren isimdi, rakibin bütün ataklarını kafası ya da ayaklarıyla bir örümcek misali sildi süpürdü ve takımını diri tuttu. Orta sahada ise geçen hafta özellikle ilk yarıda son derece kötü bir performans ortaya koyan Kerem Demirbay yine vasattı, pasları yerini bulmadı, doğru hamleleri yapamadı vs. “Leverkusen’in şampiyonluğunu ilan ettiği şu son bir haftada eski bir Leverkusen’li olarak daha iyi oynaması gerekiyordu sanki” diyerek latife yapayım. Oyunda sonradan sahne alan Kerem Aktürkoğlu yine dağınıktı ve takımın bir başka el freni konumundaydı. Tek doğru pasında Vinicius’u pozisyona soktu ve akabinde penaltı kazanıldı. Atışı o kullandı, atamadı ama imdadına ceza sahasına erken girilmesi yetişti, ikinci bir şans elde etti ve golü buldu. Ama hâlâ takımın en formsuz isimlerinden ve ‘İlk 11’de başlamaması doğru bir karar.
Rakip Pendikspor ise gücünün yettiğince dayanmaya çalıştı ama ilk yarım saatin sonunda yedikleri gollere cevap veremediler ve aldıkları bu sonuçla da, ligin son bölümüne küme düşmesi kesinleşen İstanbulspor’un yanında bu bölgenin en belirgin adayı olarak girdiler…
Sonuçta iyi oyundan ziyade üç puanın önemli olduğu bir maçtı (ki bu klişe çok uzun bir süredir geçerli, hele hele şampiyonluk yarışının daha ilk haftalarda başladığı düşünülürse zirveye oynayan takımlar her dem oyundan ziyade ‘Ne olursa olsun kazanalım’a odaklılar). Galatasaray son beş viraja ‘Lider’ koltuğunda oturarak giriyor, bugünse gözler ve kulaklar Sivas’tan gelecek sonuçta olacak… Öte yandan Sarı-Kırmızılılar dünkü galibiyetle birlikte Süper Lig’de son 14 maçını kazanmış oldu ve geçen yılki rekorunu egale etti.