10 dakikalık kabus… Fenerbahçe işi İstanbul’a bıraktı
Rahat kazandı Fenerbahçe. Aldığı skor kadar iyi değildi. Ama yetenek skalasına yeni isimler ekledikçe performans da çeşitleniyor. Bu sefer de Oğuz Aydın çıktı sahneye. Dün Kayseri’de sezonun en rahat galibiyetini aldıran işte buydu.
Hangisi Fenerbahçe? Neredeyse yürüyerek gol pozisyonuna girebilen, yetenek paletiyle her türlü mahareti gösterebilen, ortada fol yok yumurta yokken altı atabilen mi? Yoksa, öne geçtikten sonra kırılganlaşan, defans yaparken tedirgin gözüken, basit goller yiyen, sahada asla çok rahat kazanıyor gibi durmayan mı?
Hangisi Jose Mourinho? Her şeyden şikayet eden, saha içini değil saha dışını konuşmayı tercih eden, sanki ligi de Fenerbahçe’yi de henüz çözememiş gibi duran mı? Yoksa iyi gördüğünde Oğuz Aydın’ı tereddütsüz 11’e atabilen, Mert Hakan’dan böyle bir verim alan, En-Nesyri’yi de oynata oynata kazanan, rakip analizine kafa yoran kurt hoca mı?
Hangisi Mert Hakan? Takımda kalma nedeni performansı değil de taraftarlığı gibi duran, ayaklarından çok ağzı konuşan, saha içinde, kenarında, dışında, sosyal medyada sürekli bir polemiğin öznesi olan, sahaya çıktığında ise çok düşük kalibre gözüken mi? Yoksa beş sene önce silkelediği ligin en iyi orta saha oyuncularından olan, müthiş bir atak dinamizmi ve savunma direnci gösteren, oyundaki her olumlu atakta izi olan mı?
Hangisi Livakoviç? İlk gol neyse de ikinci golü bariz bir hatayla yiyen, oyunu başlatırken de, yer tutarken de tereddütleri olan mı? Yoksa Aylton Boa Morte’nin müthiş şutunu kurtaran, 40 metrelik pas atabilen, takımının temel bileşeni ve güven kaynağı olan mı?
Hangisi Fred? Geçen seneki günlerini mumla aratan, sadece paslarını değil mücadelesini de savsaklamış, nerede duracağını bir türlü bilemeyen, ortadaki toplara hep uzak olan mı? Yoksa dünkü gibi partneri Ambarat’ı da, defansı da rahatlatan, hücumda en ince pas aralıklarını sezen, gol koklayan, pres yapan, yanında yöresindeki herkesi yukarıya taşıyan mı?
Hep bu sorulara sıkışıyor Fenerbahçe. Sürekli bu iki kutupta savruluyor. Yönetimi de böyle, taraftarı da böyle tüm kadrosu da… Bunu aşabilecekler mi, göreceğiz. Kesin olan şu: Dün çok rahat kazandı Fenerbahçe. Anlamsız bir penaltıyla kapı açıldı. Sonra Oğuz Aydın girdi devreye. 3-0’la gidilen devre arası aslında sezon başından beri Mourinho’nun istediği ‘tabela’ skoruydu. Oyun öyle değildi ama. Nitekim ilk devrenin sonunda başlayan Kayserispor etkisi 2-3’le birlikte umut ışığına dönüştü. Sonrası ise üst düzey futbolcuların nelere kadir olduğunun göstergesi gibiydi. Üç pasla ve neredeyse 10 saniyede kendi kale alanından çıkıp dördüncü golü attı Fenerbahçe. Tadiç’in inceciliği, Mert Hakan’ın seriliği ve En-Nesyri’nin bitiriciliği… Sonrası çorap söküğü.
Dün sadece deplasmanda altı gol atıp havalı bir galibiyet almadı Fenerbahçe. O kadar lafügüzafa rağmen futbol oynayabildiğini de gösterdi. Bir önceki maçın sonunda yılmış, pes edebilecek gibi duran Mourinho her zamanki gibi orada bırakmadı işi. Kadrosuna Oğuz Aydın gibi yeni yetenekleri, Mert Hakan gibi eski yetenekleri de yamadı, takımını istim üstüne çıkardı.
Bakalım bu böyle gidecek mi?
21 Aralık 2024 - Fenerbahçe için gidiyor gitmekte olan
16 Aralık 2024 - Kadıköy’de yağmur, ter ve gözyaşıyla gelen üç puan
12 Aralık 2024 - Fenerbahçe’ye Mourinho değil Freud lazım
8 Aralık 2024 - Bir derbi klasiği: Kalite değil mücadele kazandı
29 Kasım 2024 - Tel tel dökülüyor Beşiktaş, sahada da masada da…