Derbide Atilla Karaoğlan düdük çalacak
Derbiye 3 asist ve 1 golle damga vuran Nathan Redmond, ilk kez İngiltere dışında futbol oynuyor. 16 yaşında profesyonel olan futbolcunun kariyer öyküsü inişleri ve çıkışlarıyla büyük dersler içeriyor.
Fenerbahçe – Beşiktaş maçının ikinci yarısı başlarken oyuna giren bir oyuncunun son yılların en görkemli derbi performansına imza atacağını kimse düşünmüyordu. Bir kişi hariç.. O isim Nathan Redmond’du. İngiliz futbolcu, derbiden önce arkadaşıyla yaptığı WhatsApp konuşmasını Instagram’dan yayınladı. Orada “Yine yedek kulübesindeyim ama gol atacağım ve tarih yazacağım” demişti. Redmond dediğini yaptı, ikinci yarıda 3 asist ve 1 harika golle derbilerin en etkileyici performanslarından birini sergiledi.
Derbiye tam anlamıyla damga vuran Redmond’un bir dönem İngiliz futbolunun en büyük yıldızlarından biri olacağı düşünülüyordu. İrlanda ve Jamaika kökenli bir ailenin çocuğu olan Redmond 6 Mart 1994’te doğdu. 8 yaşında futbola başladığı Birmingham’da basamakları birer birer değil atlayarak çıktı. Daha 16 yaşındayken 2010’da Rochdale’e karşı kazanılan Lig Kupası maçında Birmingham as takımının yedek kulübesindeydi. Birmingham o sezon Arsenal’i yenerek Lig Kupasını kazanmasına rağmen Premier Lig’den düştü.
Redmond kupada sadece üç kez yedek soyunabildi ama antrenmanlarda yediği tekmelerden ürkse de o günleri iyi yad ediyor. Redmond o günleri şöyle anlatıyordu: “Soyunma odalarında her zaman size göz kulak olan ve biraz sert davranacak oyuncular vardır. Lee Bowyer ve Stephen Carr’dan tekme yerdim. Başlangıçta bundan hoşlanmıyordum. Antrenmandan eve döndüğümde anneme söylenirdim. O da bana devam etmemi söylerdi. Bu bir öğrenme dönemiydi. Bu sertliği aştığımda bunu yapmayı bıraktılar. Maçlarda biri bana tekme attığında benimle ilk ilgilenenler onlar oldu.”
Redmond’un hocaları onu gençken birçok pozisyonda değerlendirdi. Sağ kanat, sol kanat, 10 numara. İngiltere’nin altyapı milli takımlarında forma giydi. Temmuz 2013’te 19 yaşındayken yuvadan yani Birmingham’dan ayrıldı. 2 milyon 300 bin euro karşılığı artık bir Norwich City oyuncusuydu.
Norwich City ile takımın değişmez oyuncularından biri oldu. Küme düşmelerine rağmen takımını terk etmedi. Her geçen gün futbolu gelişiyordu. İngiltere U21 takımının değişmez oyuncularındandı. Gelişimiyle Southampton’un dikkatini çekti. Temmuz 2016’da 13.5 milyon euro’ya transfer oldu. Uzun yıllar forma giyeceği Southampton’da 2017 ‘de kariyerinin ilk ve tek milli olma şansını yakaladı. Almanya ile yapılan dostluk maçında forma giydi.
Redmond, Southampton’da yıllar boyunca bir istikrar abidesi oldu. Premier Lig’de 2016’dan itibaren her yıl en az 30 maçta görev aldı. Southampton formasıyla 232 maça çıktı, 30 gol atarken 27 asist yaptı. Özel hayatında işler yolunda gidiyordu. Blaise ile evlendi ve 2 çocuğu oldu. Kulüpte işler yolunda gidiyordu ama İngiltere Milli Takımı’na bir daha seçilemedi. Uluslararası kariyeri bir dostluk maçıyla sınırlı kaldı.
Yardımsever kişiliği her zaman ön planda oldu. Gana’da engelli çocuklara eğitim ve spor yapma imkânı sunan bir oluşuma katıldı. 13 gencin 1 yıllık eğitim masraflarını karşılamaya başladı. Pandemi döneminde Gana’ya giderek oralarda nasıl bir hayat yaşandığını yerinde görmek istedi. Redmond o ziyareti “İnsanın hayatını değiştiren şeylerden bir tanesi” diye anlatıyor.
Redmond’un Southampton’da genç bir oyuncudan tecrübeli bir oyuncuya dönüştü. Ralph Hassenhütl’ün gelişiyle küme düşme bölgesinden kurtuldular. Yaşlandıkça takımdaki rolü değişti. Artık genç oyuncular danışmak için ona geliyordu. Menajer Ralph Hassenhütl ile soyunma odasına tartışabilen bir futbolcuydu. Gençlerin söylemediklerini hocasının yüzüne söylüyordu. İşler iyi giderken onların ilişkileri de iyiydi. Ancak Southampton kötü sonuçlar almaya başlayınca araları bozuldu. En sonunda sezon başında kulüp onu kadrosunda düşünmediğini bildirdi.
Burada devreye Valerien Ismael girdi. Oyuncuyu Türkiye’ye gelmesi için ikna etti. Bir yıl kiralık olarak siyah beyazlılara katıldı. Southampton’da yedek sırasında beklemektense Türkiye’de oynamak onun mizacına daha uygundu. İlk günlerinde Türkiye’ye uyum sorunu yaşadı. Fizik olarak hazır olmaması onu olumsuz etkiledi. Bu dönemde Beşiktaş aldığı kötü sonuçlarla zirveden uzaklaştı. Ailesinin onun yanında Türkiye’ye gelmesi onun uyum sürecini daha kolay atlatmasına neden oldu.
Redmond’un hayatında büyük önem taşıyan annesi Vodafone Park’ta oynanan ve 0-0 biten Fenerbahçe maçına geldi. Redmond, bu maçı şöyle anlatıyordu: “Annem iyi anlamda tamamen şoke oldu. Daha önce iç sahasında bu kadar kuvvetli atmosfere sahip bir takımda hiç oynamamıştım. Fenerbahçe maçından sonra Masuaku’ya ‘Sanki bir final maçı gibiydi’ dedim. Türkiye’de standartlar biraz daha farklı ama oyun zekası, mücadele, tutku Premier Lig’den 10 kat daha fazla. Buradaki futbol çok eğlenceli. İngiliz futboluna göre Türk futbolunda daha fazla tutku var. İngiliz futbolu para, başarılı olma baskısı, her maç yüksek performans isteyen kulüpler nedeniyle ruhunu kaybetti.”
Beşiktaş’ta Valerien Ismael gidip yerine Şenol Güneş’in gelmesi Redmond için soru işaretlerine neden oldu. Redmond, Şenol Güneş’le yaptığı görüşmeyi şöyle anlatıyordu: “Hocayla ilk görüşmemiz çok olumlu geçti. Benden sahada istediklerini açık açık anlattı. Hocamıza ‘Birbirimizi anladığımızda yüzde 110’umu veririm’ dedim.”
Gerçekten dediğini yaptı. Fenerbahçe derbisini deyim yerindeyse tek başına aldı. Maçtan sonra yaptığı açıklamada mütevaziydi: “Takımı ve herkesi tebrik etmek istiyorum. Bugün çok odaklıydık, konsantreydik. Aleyhimize çalınan penaltı ve kırmızı kartı da göz önünde bulundurursak birlikte kaldık, dağılmadık. İkinci yarı özellikle çok iyi bir performans göstererek galibiyeti hak ettik. 10 kişi kaldığımız başka maçlar da oynadık. Benim görevim o noktada takıma yardımcı olmak, boşlukları görmek, topu oraya taşımaktı. Her fırsatı değerlendirmeniz gerekiyor. Ben de üzerime düşeni yaptım.”
Evet Redmond, Türkiye’de kendi deyimiyle güzel bir deneyim yaşıyor. İngiliz futbolcu, “Hâlâ öğrenmeye, gelişmeye açım. Kendimi her zamanki gibi zinde hissediyorum. Premier Lig’e geri dönebilirsem bu harika olur. Ancak, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinde oynuyorum ve bu anların tadını çıkarıyorum” diyor.