Unutmanın gücü

İnsan hafızası kusurludur ama aynı zamanda seçicidir. Bilimsel olarak da kanıtlandığı gibi, hafızamız genellikle duygusal yoğunluğu yüksek olan anları kaydetmeye meyillidir. Bu da çoğu zaman, canımızı acıtan anıları daha net, daha kalıcı şekilde hatırlamamız anlamına geliyor.

20 Mayıs 2025
Hher hatırladığımız şeyi tekrar yaşamak, yaşatmak zorunda değiliz. Bazı anılar zamanla solmalı; bazı cümleler unutulmalı; bazı kırgınlıklar hafiflemeli.

Bir gün Frida Kahlo babasına “mutlu bir evliliğin sırrı nedir” diye sormuş.

Guillermo Kahlo’nun yanıtı kısa ve derin bir anlam taşıyormış. “Uzun ömürlü bir evliliğin sırrı kötü bir hafızadır.”

Bu söz, evlilikten öte, tüm insan ilişkilerine dair söylenmiş belki de en sade ama en isabetli cümlelerden biri. Elbette burada söz konusu olan “kötü hafıza”, aldatmaların, yalanların ya da ağır haksızlıkların görmezden gelinmesi değil. Buradaki unutkanlık; küçük hataların, geçici kırgınlıkların, söylenip sonra pişman olunan cümlelerin hafızada bir yük haline dönüşmemesiyle ilgili. Çünkü ilişkiler, sadece sevgiyle değil, aynı zamanda tarafların birbirine tanıdığı “unutma payıyla” da ayakta kalıyor.

Kırılgan hafızalar, sağlam ilişkiler

İnsan hafızası kusurludur ama aynı zamanda seçicidir. Bilimsel olarak da kanıtlandığı gibi, hafızamız genellikle duygusal yoğunluğu yüksek olan anları kaydetmeye meyillidir. Bu da çoğu zaman, canımızı acıtan anıları daha net, daha kalıcı şekilde hatırlamamız anlamına geliyor. Oysa her ilişkinin içinde inişler ve çıkışlar yok mu?  Önemli olan, inişlerin değil, çıkışların izini daha çok taşıyabilmek.

Uzun soluklu evliliklerde çiftlerin ya da dostluklarda arkadaşların birbirine karşı daha affedici, daha anlayışlı ve daha “unutkan” olduğunu görürüz. Her hatayı büyütmek, her kırgınlığı sürekli gündeme getirmek, her tartışmayı hafızada keskin bir yara gibi taşımak ilişkiyi yıpratır. Halbuki bir tebessümle geçiştirmek, zamanı gelince affetmek, bazen de gerçekten unutmak; ilişkinin devamlılığını sağlar. Tıpkı bir yolculuk gibi: Yolda küçük çukurlar olur. Ama sürekli onlara takılmak, varılacak yeri unutturabilir.

İlişkileri ayakta tutan sessiz kahramanlar

Her güçlü ilişkinin arkasında, adı pek anılmayan ama değeri çok büyük bazı erdemler yok mu? Bunlar; ilişkiyi bir arada tutar, sağlamlaştırır ve uzun ömürlü kılar.

  • Affetme yetisi: Herkes hata yapar. Mükemmel insan yok ama affetmeyi bilen insanlar var. Affetmek, bir zayıflık değil; duygusal bir olgunluk göstergesidir.
  • Sabır: Sabır, ilişkilerin en büyük yatırım aracı, anında sonuç vermez ama yıllar sonra meyvesini verir.
  • Empati: Bazen sadece anlamaya çalışmak, dinlemek bile yeterli olur. Haklı olmayı değil, huzurlu olmayı seçenler ilişkilerini yürütür.
  • Gülüp geçebilmek: Her şeyi ciddiye aldıkça, ilişkileri gereksiz yüklerle dolar. Mizah, en zor anlarda bile nefes aldırır. Birbirine gülebilen çiftler ya da dostlar, birlikte iyileşmeyi başarabilir.

Sonuç: Hafızadan çok, kalbe güvenmek

İlişkiler; sadece mantıkla ya da sadece duyguyla yürütülen yapılar değil.

İki tarafın da emek verdiği, zamanla şekillenen ve değişen süreçler. Süreç içinde zorluklar, kırgınlıklar, anlaşmazlıklar kaçınılmaz. Ama her hatırladığımız şeyi tekrar yaşamak, yaşatmak zorunda değiliz. Bazı anılar zamanla solmalı; bazı cümleler unutulmalı; bazı kırgınlıklar hafiflemeli. Çünkü sevgi; unutabilenlerin, affedebilenlerin ve anlayabilenlerin elinde büyür.

Unutmayalım…

Bir bakış, bir söz unutturur,
Bir tebessüm ise
Kırgın kalbin üstüne güneş doğurur.

Kalp, hatırlamakla yorulur bazen,
Oysa unutmak; bir barış antlaşmasıdır.
Sessizce yapılır ve bağları güçlendirir.

Feza Turunçoğlu Kimdir?

Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.