Fatih Terim’den sonra Şenol Güneş… Hoşgeldin 20
Denizbank Seçil Erzan vurgunuyla ilgili uzun bir açıklama yaptı. Banka, Fatih Terim'in kendilerine gelerek 'Kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum' dediğini söyledi. Terim savcılık ifadesinde fondan haberinin dahi olmadığını söylemişti.
Denizbank, ‘Fatih Terim Fonu’ adıyla anılan fonla onlarca kişiyi dolandırdığı belirtilen Denizbank Levent Şubesi’nin eski müdürü Seçil Erzan’a ilişkin oldukça uzun bir açıklama yaptı. Bankayı bu açıklamayı yapmaya, Seçil Erzan’ın fonuna para kaptıranların avukatlarının medyada bu paraların Denizbank tarafından ödenmesi gerektiği yönündeki savları zorladı. Banka kendini savundu, yapılan işlemlerin tamamının banka dışında yapıldığını söyledi ve ‘Esas bu paraları ödersek zimmet suçu işlemiş oluruz’ dedi. Ama daha ilginci vardı: Banka açıklamasında isim vermeden ama neredeyse açık açık ima edilerek Fatih Terim’in de fonda parası olduğu öne sürüldü.
Denizbank’ın alışılmadık uzunluktaki açıklaması, sürecin banka açısından nasıl başladığının anlatılmasıyla açılıyor ve “Bankamız konudan 2022 yılı Haziran ayından itibaren Levent Büyükdere Caddesi Şubemizde müdür olarak görev yapan Seçil Erzan’ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığı 07.04.2023 tarihinde müşterimiz de olan bir şikâyetçinin (Bülent Çeviker) şubeye gelmesi ile ilk kez haberdar olmuştur” deniyor.
Denizbank uzun açıklamasında daha başlangıçta 8 Nisan’da Fatih Terim, Arda Turan ve Emre Belözoğlu’nun banka genel müdürlüğünde Hakan Ateş’le yaptığı toplantı anlatılıyor. Açıklamanın bu bölümü şöyle:
“Toplantıda spor dünyasından kişiler kendi eski hocalarının adıyla anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısıyla yazılı alacaklı listesi görüntüsü vermişlerdir.
Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir. Aynı toplantıda bulunan söz konusu teknik direktör de ‘… kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan’ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum’ gibi beyanlarda bulunmuştur.”
Oysa Fatih Terim bankanın bu açıklamasından farklı olarak, 2 Haziran’daki savcılık ifadesinde “Fon için kimse benden para istemedi. Bu fon için Seçil Erzan’a hiç para vermedim” demişti. Benzer şekilde Seçil Erzan da savcılık ifadelerinde Fatih Terim’in fon katılımcısı olmadığını özellikle vurgulamış ama davasının daha ilk duruşmasında fona ilk parayı 300 bin dolarla Fatih Terim’in verdiğini söylemişti.
Para verenlerden bazıları kendilerine antetli matbu kağıt verildiğini, kağıtlarda Seçil Erzan ve şube operasyon sorumlusu Asiye Öztürk’ün imzasının bulunduğunu söylemişti. Banka bununla ilgili de şöyle bir açıklama getiriyor:
“Şikayetçilerin elinde olan kağıtların tamamı, üzerindeki imza sayısından bağımsız olarak gerçek bir işlemi göstermediği gibi, banka tarafından üretilmiş belgeler de değildir. Söz konusu kağıtlar saadet zincirindeki şikayetçilerin taleplerini bankaya yöneltebilmek maksadıyla Seçil Erzan tarafından sonradan üretilmiştir. Üretilmiş sahte evraklar üzerindeki imzanın tek veya çift olmasının hiçbir anlamı yoktur. (…) Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi vekilleri yazılı ve görsel medyada ceza dava dosyasındaki evrakları diledikleri gibi manipüle etmekte ve gerçeklere aykırı bilgilendirmeyi fütursuzca yapmaktadır. Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri, bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler. 20 Kasım tarihli duruşmada da şikayetçilerin her biri ellerindeki kağıtları, paraları nakden Seçil Erzan veya kuryelerine teslim ettikten sonraki tarihlerde temin ettiğini ifade etmişlerdir.”
Bankanın bu uzun yazılı açıklaması, aslında çoğunlukla banka müfettişlerinin olayın başlangıcından beri yazdığı çok sayıda inceleme raporundan cümlelerin bir araya getirilmesinden oluşuyor.
Mahkemedeki dosyayı ve savcılığa da sunulan Denizbank’ın bu iç denetim raporlarını okuyanlar için açıklamada en büyük yenilik, bankanın Fatih Terim ile ilgili imaları ve şikayetçi avukatlarının son günlerde medyada sürdürdüğü ‘Bu paraları Denizbank ödesin’ kampanyasına verdiği cevaplar.
Banka açıklamasında halen savcılıkta devam eden ve Denizbank’ın çok sayıda yöneticisini ilgilendiren ‘Kişi hürriyetinden yoksun bırakma’ soruşturmasına karşı da savunma yapılıyor. Seçil Erzan, 9-10-11 Nisan günleri bankada üç gün boyunca sorgulanmış, sorgu sırasında fenalaşınca veya kendini iyi hissetmeyince Denizbank doktorları tarafından kendisine ilginç biçimde serum da takılmıştı. Erzan daha sonra savcılığa verdiği ikinci ifadesinde bankayı ‘Kendisini zorla alıkoymak ve konuşturmak için serum takmak’la suçlayınca, savcılık da bu konuda soruşturma başlatmıştı.
Bankadan yapılan açıklamada Seçil Erzan’a yaptıkları sorgulamanın ‘Kendi yasal görevleri’ olduğu öne sürülüyor, ‘Aksine biz kendisinden bilgi almaya çalışmasaydık bankacılık kanununa göre suç işlemiş olurduk’ deniyor ve her türlü adli süreci de esas olarak Denizbank’ın başlattığı hatırlatılıyor. Banka, Seçil Erzan’ın genel müdürlük binasına kendi isteğiyle gelip akşam serbestçe ayrıldığını, ertesi sabah da yine bankaya kendi isteğiyle geldiğini ve akşam saatlerinde ayrıldığını anlatıyor.
Erzan, bankanın söylediğine göre 11 Nisan akşamı saat 19.30 sularında genel müdürlükten ayrılıp Çorlu’daki evine dönüyor. Aynı gece geceyarısı saatlerinde burada polis tarafından yakalanıp gözaltına alınıyor ve ertesi gün de tutuklanıyor.
Denizbank açıklamasının son bölümü, bir çeşit ‘sık sorulan sorulara cevaplar’ niteliğinde.
Banka bu bölümde uzun uzun kendisine sorular soruyor ve sonra da cevaplarını veriyor. Örneğin, Denizbank’ta şube müdürlerinin paraya dokunma yetkilerinin olmadığı, para yatırma ve çekme işlemlerinin sadece gişelerde yapılabildiği anlatılıyor. Denizbank iç yönetmeliğine göre şube müdürünün banka adına para alması veya vermesi işten kovulmayı gerektiren bir disiplin suçu.
Banka böyle 20’ye yakın soruyu kendi kendine sormuş ve cevaplamış.