Trabzonspor’un Fransa 2. Ligi’nden çıkardığı elmas: Batista Mendy
Fenerbahçe puan kaybetti. Samsunspor için o kahredici kazanın 35. yıl dönümünde çok onurlu bir performans. Fenerbahçe için lig yeni başladı. Artık spor arabadan inip katırlara binme zamanı. Bundan sonra yetenek kadar dirayet ve direnç de önemli.
Haliyle herkes Fenerbahçe’nin nasıl puan kaybettiğine odaklanmış durumda. Ona geleceğiz. Ama önce o puanı çalana bakmak lazım. Çünkü bu işin bir de ‘karşı’ tarafı var.
Ne tarihî bir günde geldi bu beraberlik. Harika gözüken Samsunspor deplasman tribünü maç öncesi koreografisiyle bizi 1989’daki o kötü anıya, takımlarının ‘meşhum’ kazasına götürdü. Belli ki takıma da motivasyon oldu bu. Hatırlayan azdır ama Fenerbahçe’nin belalısıydılar o zamanlar. “Arkayı Fenerleyelim” deyimi Kırmızı-Beyazlıların 4-0’lık iki galibiyeti sonrası çıkmıştı. Hatta 103 gollük sezonda gene deplasmanda rakiplerinden puan çalmışlardı.
Tarih tekerrür edecekse bu da ediyor. Bir de oyunlarını takdir edelim. Geçen hafta Almanların klas dergisi Kicker’e de nefis bir röportaj veren Markus Gidol’ün takımı gerçekten akıllı bir futbol oynuyor. Derslerini de iyi çalışmışlar lidere karşı. Önde bastılar, alan daralttılar ve Fenerbahçe’nin hızlı çıkışlarını çok iyi kestiler. Gol beklentisine baktığınızda Fenerbahçe’nin maçı 3-1 falan kazanması gerekiyordu. Oysa sahadaki oyun pek öyle söylemiyordu. Bir puanı basbayağı hak ettiler. Ve bunu ‘pisleşmeden’, oynayarak başardılar.
Gelelim Fenerbahçe’ye. Herkes İsmail Kartal’ı tartışacak bugün yine. Haksız da olmayacaklar. Bu sezon bir 50-60 gole direkt katkı veren dörtlüyü (Dzeko, Tadic, İrfan ve Syzmanski) oyundan alıp ‘gol beklentisine’ girmesi pek akılcı değildi. Bir teknik adam lanetidir. Hakkının verilmediğini düşünen antrenörler işler iyi gidiyorken bunun kendileri sayesinde olduğunu böyle anlaşılmaz müdahalelerle göstermek isterler bazen. Fatih Terim de düşmüştür bu tuzağa, Mustafa Denizli de, Şenol Güneş de. Sonrası önemli. Bu efsane isimler sonrasını kotarmayı başarırdı. Öğrenerek ve dönüşerek…
İsmail Kartal’ın şimdi bunu yapması gerekiyor. Fakat maç sonrası açıklamalarında hamlelerinin doğru olduğunu savunuyor hoca. Son bölümde Fenerbahçe pozisyon bulmuş. Dün 8 kornerden birinde bile tehlike yaratamadılar. Frikiklerden de… Bunu da kabul etmiyor. Sezon başından beri 1 (yazıyla bir) duran top golleri var ama. İnsan işte tam da burada şüpheye düşüyor. Nihayetinde skor üzerinden konuşuyoruz. Cengiz ya da Batshuayi atsa ya da yeni transfer Kruniç son dakikada ağları bulsa farklı şeyler söyleyecektik.
Sonuca göre ahkam kesmenin haksızlığa neden olduğu kesin. Yine de bazı şeyleri anlamak zor. Birkaç sorum var: Kanat oynatacaksa Dzeko neden çıktı? Ve en önemlisi; Emre Mor’da ne buluyor acaba İsmail Kartal? Bir büyük takımda ne yaptı ki bugüne dek? Onu 18’e bile giremeyen Ryan Kent’ten daha iyi gösteren şey ne? Ali Koç bir ara ısrarla onun takıma katkı yapacağını söylüyordu. Lincoln dururken, Emre Mor’un oyuna girmesinin nedeni bu olmamalı, değil mi?
Zorlu şampiyonluk yolunda böyle maçlar tabii ki olabilir. Hele de ligin ikinci yarısında, herkes ensesinde ejderha nefesi hissederken kolay maç beklemek doğru değil. Bu sezonki anormal gidişata rağmen puan kayıpları da normal. Ama olmaması gerekenler de var. Hatta o kadar çok var ki Sarı-Lacivertliler için oturup düşünme zamanı.
Fenerbahçe çok kıymetli bir puan kaybetti. Sonradan ararlar diye değil sadece, ders çıkarmaya müsait olduğu için. Şayet bunu başarabilirlerse gelecek şampiyonluk. Yoksa hüsran gene eşikte bekliyor. Bir kötü haberim daha var: Lig asıl şimdi başladı. Otobanda fiyakalı arabaların fink attığı dönemin sonu geldi. Bundan sonra katırlarla devam edeceğiz. En havalı oynayan değil en çok direnen kazanacak.
21 Aralık 2024 - Fenerbahçe için gidiyor gitmekte olan
16 Aralık 2024 - Kadıköy’de yağmur, ter ve gözyaşıyla gelen üç puan
12 Aralık 2024 - Fenerbahçe’ye Mourinho değil Freud lazım
8 Aralık 2024 - Bir derbi klasiği: Kalite değil mücadele kazandı
29 Kasım 2024 - Tel tel dökülüyor Beşiktaş, sahada da masada da…