İsrailli bakanın oğlu Biden’a ‘alzheimer’ dedi, özür babadan geldi: Bizim büyük dostumuzdur
Bazı Filistinliler İran'ın İsrail'e düzenlediği "zararsız" hava saldırısının altı aydır devam eden savaşın 33 binden fazla sivilin katledildiği Gazze'deki insani krizi unutturduğunu söylüyor.
İran’ın 13 Nisan’da İsrail’e düzenlediği hava saldırısı Demir Kubbe’yi test etti, ancak Tel Aviv’in Washington ile kırılacak gibi olan ilişkisini -en azından geçici olarak- onardı ve Gazze ‘deki savaşı ve yaklaşan kıtlığı manşetlerden ve diplomatik gündemden uzaklaştırdı.
Altı ayı aşkın süredir devam eden savaşın ardından sivil nüfusun neredeyse tamamının yerinden edildiği ve açlık çektiği Gazze’de bu dikkat değişikliği şiddetli şekilde hissedildi.
İsrail’in Şam’daki bir diplomatik yerleşkeyi vurmasına karşılık İran’ın hafta sonu saldırısı ABD ve diğer müttefiklerini farklılıkları bir kenara bırakıp İsrail’in etrafında toplanmaya zorladı.
Başta Gazze’dekiler olmak üzere Filistinlilerin hareket özgürlüğünü korumak amacıyla kurulan İsrailli bir STK olan Gisha’nın İcra Direktörü Tania Hary “Tüm gözler İsrail ve İran arasındaki tehlikeli gerilime çevrilmişken Gazze’nin terk edilmesinden endişe ediyoruz” dedi:
“Geçen ay erişimi genişletmek için atılan adımlar ne yazık ki ve tehlikeli bir şekilde yetersiz ve krizi anlamlı biçimde ele almıyor, ancak ne oluyorsa sadece uluslararası baskı sayesinde oluyor. Bu kadar çok insanın hayatı tehlikedeyken dünyanın gözlerini kaçırmaya tahammülü yok.”
‘Sympathy shifted to Israel’: many fear Iran attack has distracted aid effort https://t.co/y3RMAgbhac
— The Guardian (@guardian) April 16, 2024
Şu an beş çocuğuyla Refah’ta çadırda yaşayan 52 yaşındaki eski Filistin Yönetimi çalışanı Beşir Alyan “Ülkeler ve halklar bize sempati duyuyordu, şimdi sempati İsrail’e kaydı. İsrail bir gecede kurban oldu” dedi.
Beşir diplomatik odağın aniden değişimine tanık oldu, çünkü ailesinin hayatı buna bağlı. Çoğunlukla Birleşmiş Milletler’in (BM) Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA tarafından sağlanan gıda yardımlarıyla geçiniyor ve günde sadece iki öğün yemek yiyorlar. Altı ay içinde 20 kilo vermiş.
“Daha fazla yardım getirmesi ve Gazze’ye yönelik saldırganlığı durdurması için İsrail’e uygulanan uluslararası baskılar artık geçmişte kaldı” diyor ama İran’a ayıracak zamanı da yok: “İran’ın meseleleri bizim meselelerimiz değil. O sadece kendi çıkarlarının peşinde koşuyor.”
ABD Başkanı Joe Biden özellikle mart ayında Gazzelilere sıcak yemek dağıtan World Central Kitchen’ın (Dünya Merkezi Mutfağı / WCK) yedi çalışanının öldürülmesinden sonra yardım çalışanlarının erişimini iyileştirmesi ve Gazze’ye daha fazla yardım girmesine izin vermesi için İsrail üstündeki baskıyı artırıyordu.
ABD’nin yardım şefi Samantha Power geçen hafta bölgede kıtlığın ortaya çıkmaya başladığını teyit eden ilk yetkili oldu. ABD ve İngiltere’de Gazze’deki koşullar karşısında İsrail’e silah satışının yasallığı tartışma konusu oldu.
Buna karşılık İsrail Gazze’yi yardım “yağmuruna tutma,” saldırıya uğrama riski olmadan yardım ulaştırabilmeleri için insani yardım kuruluşlarıyla koordinasyonu geliştirme, kıtlığın en yoğun olduğu Gazze’nin kuzeyine doğrudan geçişler açma ve Aşdod limanından gıda girişine izin verme sözü vermişti.
Fakat bu tedbirlere Tel Aviv ne kadar uyum sağlıyor diye sorulursa, kuzeyde bir geçiş kapısı şu an açık, ancak Gazze’ye gıda yardımının neredeyse tamamını sağlayan BM’nin kapıyı kullanmasına izin verilmiyor.
ABD’nin dikkati ise o kadar dağılmış görünüyor ki üst düzey yetkililer geçen hafta öncelikli olduğunu iddia ettikleri yardım sevkiyatlarını zar zor takip ediyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby pazartesi günü ABD’nin bölgedeki sivillere daha fazla yardım ulaştırma konusunda kararlı olduğunu söyledi.
Kirby “Zaman içinde önemli değişiklikler görmezsek Gazze’ye ilişkin politikamız değişecektir” dedi. ABD’li sözcü geçen hafta yaklaşık iki bin kamyon yardımın bölgeye ulaştığını da söyledi.
Bu rakam BM’nin o dönem için verdiği rakamlardan çok daha yüksek ve -doğru olsa bile- İsrail ve BM’nin Gazze’de yaklaşan kıtlığı hafifletmek için gerekli olduğunu söylediği günde 500 kamyonun ancak yarısı.
İsrail’in yardım sevkiyatlarına ilişkin rakamları biraz daha yüksek ancak bu rakamlar sınırın hemen içindeki bir bekleme alanına gelen kamyonları içerirken BM bu bölgeden Gazze’ye gidenleri sayıyor. BM’nin kamyonları her zaman tam yüklü olarak yola çıkarken İsrail kısmen yüklü sevkiyatlara izin veriyor.
Dünyanın İran’dan gelebilecek tehditlere odaklandığı bir dönemde İsrail’in Gazze’nin güney ucunda yer alan ve yoğun çatışmaların yaşanmadığı tek yer olan Refah’a kara harekatı düzenleme sözünü yerine getirebileceği endişeleri de artıyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) pazar günü “Gazze cephesindeki operasyonel faaliyetler için” iki yedek tugayı göreve çağırdığını söyledi, ancak daha fazla açıklama yapmadı.
Gazze’den güney kentine sığınan 48 yaşındaki akademisyen ve bir çocuk annesi Hikmet Al Masri “Bu birlikler Refah’a getirilirse felaket olur. Burası Gazze Şeridi’nde yaşayan herkesin nefes aldığı akciğerler. Yardımların girebileceği tek geçiş noktası burası” dedi ve sordu: “Bu kadar mülteci nereye gidecek?”
Kuzeydeki çatışmalardan kaçan 1 milyondan fazla Gazzeli çadırlarda ve derme çatma barınaklarda yaşıyor. ABD, İsrail’in sivilleri korumak için net bir planı olmadığı sürece operasyona devam edemeyeceğini söyledi.
Netanyahu dört Hamas taburunun Refah’ta saklandığını ve operasyon planlarının onaylandığını söyledi ancak operasyon için tarih belirlemedi.
İran’ın saldırısı ise şimdiden dikkatleri on binlerce Filistinlinin ölümüne neden olan hava saldırılarından ve sahadaki çatışmalardan uzaklaştırdı.
Gazze’nin Hamas kontrolündeki Sağlık Bakanlığı’na göre ölü sayısı çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 33 bin 700’ün üzerine çıktı. İsrail, Hamas öncülüğündeki Filistinli örgütlerin 7 Ekim’de sınır ötesi bir saldırıda çoğu sivil yaklaşık 1200 kişiyi öldürmesinin ardından savaşı başlatmıştı.
Refah’a sığınan akademisyen Al Masri son gelişmelere ilişkin şunları söyledi:
“İsrail, İran’ın hiç kimseyi öldürmeyen saldırısına maruz kalırken biz İsrail’in tüm acımasızlığıyla, kimsenin dikkatini çekmeden saldırıya uğruyorduk. Buradaki durum en hafif tabirle trajik, çünkü savaş altı aydan fazla bir süredir devam ediyor ve dünyadaki etkili ülkelerden bunu durdurmak için ciddi bir müdahale gelmedi.”