İngiliz Kraliyet ailesi: İhtişamın perde arkasındaki zenginlik ve güç

Kraliyet ailesi hakkında İngilizlerin zihinlerinde hep var olan sorular bu ara yüksek sesle soruluyor, hem de BBC’de: Bu ailenin serveti ne kadar, bu servetin ne kadarı bizim cebimizden çıkıyor? Güçleri nedir, politikayı ne kadar yönlendiriyorlar? Varlıklarını meşru ve gerekli kılan nedir?

14 Aralık 2025

Çocukluğumuzda, 60’lı yıllarda, bir “Hayat Mecmuası” vardı. Şevket Rado’nun çıkardığı, bol fotoğraflı bu haftalık dergide, güncel konuların, tarih yazılarının, dizi halinde yayınlanan romanların (tefrika) yanı sıra bol da magazin haberi olurdu; yerli ve yabancı… Bu sayede okuyan ve okuyandan duyan pek çok kişi, İran Şahı ile Şahbanu Farah Diba, Monaco Prensi Rainier ile eşi film yıldızı Grace Kelly ve kızları Caroline ile Stephanie hakkında pek çok şey bilirdi. İngiltere Kraliçesi Elizabeth adeta evlere çaya gelir, kardeşi Margaret’in skandalları dilden dile dolaşırdı.

70’lerin ikinci yarısında değişen politik ortam, Hayat Mecmuası’nın anlamını yitirmesine neden oldu. Dergi sahip değiştirdi. Ayakta tutma çabaları başarısız oldu; Şevket Rado’nun “renkli” dergisi bir türlü geri gelmedi. 

O boşluğu doldurmak haddim değil ama, bugün bir an için Hayat derginiz ben olacağım ve size İngiliz Kraliyet ailesi hakkında İngiltere’de konuşulan birkaç şeyi aktaracağım. 

Merhume Kraliçe Elizabeth ve bugün kral olan oğlu Charles

Servet, güç ve meşruiyet konularını yeniden gündeme getiren iki olay

İngiltere, Brexit’ten bu yana sıkıntılı günler geçiriyor. Hem ekonomik, hem politik olarak… Pandemi’nin olumsuz etkileri geniş halk kitleleri tarafından ağır biçimde hissedildi, yükselen enflasyon geçim derdi meselesini birinci sıraya oturttu. Aşırı sağın, en azından koalisyon ortağı olarak iktidara gelme olasılığı yüksek görülüyor. Başbakan Keir Starmer beceriksizlikle suçlanıyor. Bu yüzden Kraliyet ailesi gündemin birinci maddesi değil aslında… 

Ama iki olay, Kraliyet ailesi hakkında İngilizlerin zihinlerinde hep var olan soruların yüksek sesle sorulmasına neden oldu: Bu ailenin serveti ne kadar, bu servetin ne kadarı bizim cebimizden çıkıyor? Güçleri nedir, politikayı ne kadar yönlendiriyorlar? Varlıklarını meşru ve gerekli kılan nedir?

Birinci dönüm noktası, Eylül 2022’de Kraliçe Elizabeth’in vefatının ardından Kral Charles’ın tahta geçmesiydi. Annesinin ölümünden iki gün sonra, Prens Charles, III.Charles adıyla “Taht Konseyi” (Accession Council) tarafından (ilk kez TV’den de yayınlanan bir törenle) Kral ilan edildi. Ancak taç giyme töreni, cenaze, yas vb. nedeniyle hemen yapılmadı. Mayıs 2023’te gerçekleşti. Kral taç giydikten sonra da yukarıda sıraladığım sorular, medya aracılığıyla birer birer gündeme getirildi. Charles, İngiltere’nin ilk milyarder kralı olarak niteleniyordu. 

Prens Andrew’un başı, Jeffrey Epstein’le arkadaşlığı ve evinde çekilen bu fotoğraf yüzünden fena halde belaya girdi. Kendisine karşı açılan davalarda bilinmeyen bir tazminat ödeyerek anlaşma yolunu tuttuysa da yine de son skandal sonrası Kral Charles onu bütün ünvanlarından ayırmak zorunda kaldı.

İkinci olay, yakında gerçekleşti. Olayı geçiştirme yönündeki tüm çabalarına rağmen, ABD’deki Epstein pedofili dosyaları ve mağdurlardan birinin İngiltere’de de yayınlanan anıları Prens Andrew’un başını yedi. Prens, önce resmi görevlerini terk etti. Muhtemelen Kral tarafından terk ettirildi. Biraz kamuoyunun nabzı yoklandı. Baktılar ki yetmiyor, Andrew’un bütün unvanları elinden alındı. Sıradan vatandaşa dönüştürüldü. Ama bu süreçte açığa çıkan bazı “mali konular” yeniden Kraliyet servetini gündeme getirdi. 

Andrew, 20 yıldır, ailenin evi sayılan ama aslında devlete ait olan Windsor şatosunda, kendisine tahsis edilen bir dairede kira vermeden oturuyordu. Sıradan bir vatandaşa dönüştüğü için Kral burayı boşaltmasını istemiş ve Andrew’a, Kralın kişisel mülkü olan, Sandringham malikânesinde bir bölüm tahsis etmişti. (Kralın iki şahsi “ev”inden biri olan bu malikâneye taşınmayı Andrew ağırdan alıyor ama kendisine yıl sonuna kadar süre tanınmış. Ne yapacaklarsa…)

Prens Andrew, artık sıradan bir vatandaş olduğu için Windsor Şatosu’ndaki evinden çıkacak, kralın özel mülkü kabul edilen yukarıdaki şatoya, meşhur Sandrigham’a taşınacak.

Londra’ya 3.5 saat mesafedeki Norfolk’taki bu yeni “evine” taşınabilmesi için, Andrew’a altı basamaklı bir taşınma tahsisatı yapılacaktı, “Kral’ın cebinden”… Yine Kral’ın cebinden bir de yıllık altı basamaklı bir “maaşı” olacaktı. İngilizler içlerinden “Allah herkese böyle bir gözden düşme nasip etsin”, diyorlar mı bilemiyorum… Ama, “Kral’ın cebi ne demek, Kral’ın ne kadar kişisel mülkü var, bunları nasıl edinmiş? Bu paralar aslında kimin cebinden çıkıyor, kimin cebine giriyor,” diye sordukları kesin. En azından bir kısmının…

Burada küçük bir parantez açayım. Kraliyet ailesi mensuplarına ön adlarıyla hitap etmek benim pratiklik olsun diye uyguladığım bir şey değil. İngiltere’de hanedan mensuplarından ya unvanlarıyla, ya unvanları ve ön adlarıyla veya sadece ön adlarıyla bahsediliyor. Şahsen hitap ederken ise, “Ekselansları”na karşılık düşecek tabirler kullanıyor. Ailenin yakın zamana kadar soyadı yerine geçen hanedan adı “Windsor”du. Kraliçe Elizabeth, kocası Prens Philip ölmeden kısa bir süre önce, hanedan adını Windsor-Mountbatten olarak değiştirdi. Mountbatten Prens Philip’in soyadıydı (Windsor’un da Mountbatten’ın da ayrı, ilginç hikayeleri var). Şimdi ailede hanedan adını soyadı olarak kullanacak tek bir kişi var: Andrew Windsor-Mountbatten, “sıradan vatandaş”…

Kral Charles’ın serveti ne kadar?

Kral’ın ve kraliyet ailesinin serveti, İngiltere’de sadece halkın değil, basının, üniversitelerin, hükümetin, parlamentonun, uzman kurum ve kişilerin de en az bildiği konu… Tarih boyunca devlet hanedansız düşünülmemiş. Bu ikisi arasında ayrım yapmak, ancak 19. Yüzyıldan itibaren hükümetlerin aklına gelmiş. Ama işler o zamana kadar zaten yeterince çorbaya dönmüş. 

Ayrıca kraliyet ailesi, ne kadar orasından burasından fire verse de, kapalı bir kutu. Şöyle bir örnek bunu gözlerde daha iyi canlandırmayı sağlayabilir: Kraliyet ailesinin geniş bir resim koleksiyonu var. Bu koleksiyon onlarca malikaneye dağılmış durumda. Falanca yerde çekilen bir resme bakarak, “Aaa, duvarda bir Monet var,” deyip bir kenara yazılıyor. Tabii bunların bir envanteri var, ama Kraliyet ailesinin elinde ve açıklanmıyor. 

Bu resimler saraylarda ve evlerde duvarlarda asılı resimlerden sadece birkaçı.

Sonra bunların değerlerini saptamak çok zor. Örneğin üzerinde şu sayıda elmas bulunan bir kolye, elmasların büyüklükleri yaklaşık şu kadar, cinsleri bu deseniz, uzmanlar buna üç aşağı-beş yukarı bir fiyat biçerler. Ama bu Kraliçe Elizabeth’in kolyesiyse ve açık artırmaya çıkmışsa gerçek değerinin on katına da satılabilir. 

Kralın, diyelim, çok milyon metrekarelik bir arazisi var. İçinde köyler, şehirler, çiftlikler var. Nehirler göller var. Nasıl fiyat biçeceksiniz? Parça parça satışa çıkmadan gerçek değerini bilmek çok zor. Bu yüzden konuşulan her rakam bir tahmin. Hesaplanabilenler var, hesaplanamayanlar var. Bilinenler var, bilinmeyenler var. Örneğin hisse senetleri bilinmeyenler arasında… Ama yıllık raporla açıklananlar da var. Bu yüzden tahminler geniş bir aralığa saçılabiliyor. 

Kral Charles taç giydikten kısa bir süre sonra basın “ilk milyarder kralın” ve ailesinin servetiyle ilgili haberler yapmaya başladı. Forbes’a göre, Kraliyet ailesinin serveti 28 milyar dolardı. Kraliçe Elizabeth’in Kral Charles’a bıraktığı, ilave bir 500 milyon dolarlık kişisel serveti vardı. The Guardian Charles’in bu mirasla birlikte net servetinin 2 milyar dolara yükseldiğini söylüyordu. Bu servet hesabındaki birinci kategoriyi oluşturuyor. 2 milyar dolar da muhtemelen muhafazakar bir hesap. 

Ayrı bir kategori olan, ailenin yönetimindeki “Kraliyet Mülkleri”nin (The Crown Estate) değeri 20,5 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu. Bu varlığın yarattığı gelirler, hükümetle monarşi arasındaki eski bir anlaşmaya göre, hazineye gidiyor. Buna karşılık hazine, temsil masrafları için Kraliyet ailesine bu “şirketin” gelirinin bir kısmını yıllık tahsisat olarak veriyor. Tahsisatın tutarı halen, yaklaşık 177 milyon dolar. Buna şirket bütçesi gibi işleyen bir Kraliyet bütçesi diyebiliriz;  denetleniyor, hesabı parlamentoya veriliyor. Kullanılmayan kısmı rezerve alınıyor. Gelecek yıl ona göre bir tahsisat yapılıyor, hükümet ve parlamento tarafından…

Kralın ‘özel’ mülklerinden biri daha.

Crown Estate, ilginç bir mülk kategorisi. The Crown Estate sitesinde yayınlanan 2024-25 yıllık raporunda, faaliyet alanını gösteren bir harita, İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’nın (İskoçya yok) tamamını kapsıyor. Yani anlaşılıyor ki bu toprakların hepsi Kral’ın (ayrıca kıyı şeritleri, deniz tabanı, denizdeki rüzgar değirmenleri vb. var) ama gelirlerini hazineye “bağışlamış.” Net varlıklar 15 milyar dolar olarak gösteriliyor. Bu tabii muhasebe değeri. Gerçek değer bunun çok ötesinde olmalı. Zaten yukarıda da belirttiğim gibi 20,5 milyar dolar gibi bir rakam da ortada dolaşıyor. Hazineye giden yıllık gelir ise, 750 milyon doların üzerinde. Kraliyet ailesi bu gelir üzerinden tahsisatını alıyor. (Karşılaştırma kolaylığı için rakamları dolar olarak veriyorum.) 

Üçüncü kategori Kral’ın ve veliaht prensin özel mülkü olan iki dükalık. Bunlar, içinde çiftlikler, ormanlar, şehirler, köyler olan devasa araziler. Defter değerleri 2,5 milyar doların biraz altında. Yarattıkları yıllık gelir ise toplamda 63 milyon doların üzerine çıkmış durumda. 

Aşağıda ayrıntılarına gireceğimiz, değerleri 1,4 milyar dolara yakın tahmin edilen mücevherler, kişisel mülkler, sanat eserleri de var…

Toplamda muhafazakar bir tahminle 21 ile 26,5 milyar dolar arasında bir servetten (Forbes’a göre  28 milyar dolar) ve yine minimum 240 milyon dolarlık bir yıllık gelirden söz ediyoruz. (Ama tabii masraflar da çok fazla yani…) 

Biraz karışık değil mi? Merak etmeyin, İngilizler için de karışık. Tabii bunların büyük rakamlar olmadığını düşünebiliriz. Bu biraz bizim millet olarak son yıllarda para ölçüsünü yitirmiş olmamızdan kaynaklanabilir. Biraz da karşılaştırmayı yanlış yapmamızdan. Kuşkusuz İngiliz Kraliyet ailesine nispetle daha “dünkü çocuk” sayılması gereken teknoloji oligarklarının 200-400 milyar dolar seviyesindeki servetleriyle karşılaştırınca Windsor-Mountbatten serveti devede kulak kalır. Hele Kral Charles, 2 milyar dolarcık servetiyle kendi ülkesindeki (Dünyanın 6. Büyük ekonomisi) zenginler listesinde ilk 250’ye bile giremiyor. Ama burada bir devlet başkanından ve onun ailesinden söz ediyoruz. Bu servete bu gözlükle bakmak lazım. 

Burada da bir küçük parantez açmak iyi olur… Bildiğiniz gibi teknoloji oligarklarının servetleri büyük ölçüde sahip oldukları hisse senetlerinin değeri üzerinden hesaplanıyor. Bu servet bir gecede baş aşağı gidebilir. Buna karşılık Kraliyet ailesinin serveti eski usul, elle tutulur cinsten. Sahip oldukları hisse senetlerinin ne olduğu ve değerleri ise bilinmiyor. 

Balmoral İskoçya’da ve kilometrelerce kare araziye sahip, içinde kraliyet ailesinin ‘özel avlağı’ da var.

Kraliyet servetinin başlıca unsurları neler? 

Windsor-Mountbatten hanedanının servetinin Kraliçe Elizabeth sonrası sorgulanmasına ilişkin ikinci dalganın Prens Andrew’un gözden düşmesiyle yükseldiğini söylemiştim. Bu dalganın en tepesinde, ilginç bir biçimde BBC oturuyor. BBC, David Dimbleby’in hazırlayıp sunduğu 3 bölümlük bir belgesel diziyle, Kraliyet ailesinin politik gücünü, servetini ve varlık nedenini tartışmaya açtı. 2 ve 9 Aralık’ta, saat 21:00’de birinci kanaldan ilk iki bölümü yayınlanan dizinin 3. bölümü önümüzdeki Salı günü… 

63 yıllık BBC mensubu, 87 yaşındaki Dimbleby, politikacılara, tarihçilere, gazetecilere, aktivistlere, Kraliyet ailesi eski danışmanlarına “eldivensiz” sorular sorarak, cevapları birkaç adım daha sorgulayarak, konuyu tüm boyutlarıyla sergilemeye çalışıyor bu dizide… Dimbleby’nin konuklarından biri araştırmacı muhabir David Pegg. Guardian’da, Kraliyet ailesinin servetini araştıran 12 kişilik bir ekibi yönetmiş. Pegg meseleyi anlamamıza yardımcı olacak bilgiler veriyor (ama mülkiyet meselesi yine de karışıklığını koruyor): 

Kralın kendisine ait, iki gayrımenkulü var: Sandringham (Norfolk) ve Balmoral (İskoçya). Bunlar sadece şatolar değil, aynı zamanda devasa araziler. İlkinin arazisi 81 km2, ormanı, kiracı çiftçileri ve bir köyü var. İkincisininki 200 km2, içinde ailenin avlanmaya gittiği arazilerin, Kraliçe Elizabeth’in milyonluk atlarının bulunduğu yer. Başka mülklerle beraber, Kral’ın toplam kişisel  gayrımenkulü 442 milyon dolar değerindeymiş, Guardian’ın hesaplarına göre. 

İçlerinde ünlü parçalar olduğu kadar, alındı mı, çalındı mı, hediye mi edildi tartışmalarına konu olan parçaların da bulunduğu, geçmişi 1660’a kadar uzanan mücevherler, kişisel mülkiyet kapsamında (niye acaba) ve değerleri (muafazakar bir tahminle) 714 milyon dolar olarak hesaplanmış. Yukarıda da belirttiğim gibi, mücevherlerin tarihten ve sahiplikten gelebilecek primleri bunun dışında.

Sanat eserleri, değerleri belirlenmesi en zor olanları. Burada da devlet malı olanlar ve özel olanlar var. Sanat eserlerinin açıklanmış bir listesi yok. Bunların bilgisine fotoğraflardan hareket edilerek ulaşılmaya çalışılmış. Kraliyet ailesinin yaşadığı mekanların fotoğraflarından… Tablonun niteliğine göre hangilerinin özel koleksiyona dahil olabileceği tahmin edilmiş. (Herhalde tabloların yapıldığı döneme göre karar verilmiş. Satın alınırken hangi cüzdandan ödeme yapılmış acaba?) Özel koleksiyona ait olduğu düşünülen sanat eserlerinin 32 milyon dolar oldukları tahmin edilmiş. Tabii gene çok muhafazakar bir tahmin. 

Bazı niş servetler de var. Kral dünyanın (uzak ara) en büyük pul koleksiyonuna sahip. Nadir ve antika pullar içeren koleksiyonun değeri minimum 134 milyon dolar olarak tahmin ediliyor. Kraliçe Elizabeth’in atlara çok düşkün olduğu biliniyor. Kendisi atlarıyla bizzat ilgilenmiş (tabii sadece gerekli emirleri vererek), çok değerli aygırlar satın almış, çok değerli atlar yetiştirmişti. Bunların değeri 36 milyon dolardan fazlaydı. 

Belgeselde, daha çok, belirlenmesi zor servet unsurları üzerinde durulmuş. Guardian buradaki rakamları yayınladığında, Kraliyet adına yapılan açıklamada, rakamlar, “spekülasyon, varsayım ve isabetsiz tahminlerin yaratıcı bir karışımı,” diye nitelenmiş. 

Londra’nın önemli bölümünün mülkü de krala ait.

Kralın ve veliahtın, devlet tahsisatı dışındaki büyük gelir kaynakları

Bunlar dışında iki çok önemli Kraliyet varlığı daha var. Bunlar yapıları, nesilden nesile devredilme özellikleri ve yönetim tarzlarıyla, Kralın şahsi varlıklarından ayrılıyor.

Birincisi, gelirlerinin tamamı kralın özel hesabına yatan Lancaster Dükalığı (Daha önce Kraliçe Elizabeth’e aitti). İkincisi ise gelirleri veliahtı, yani Galler Prensi William’ı “destekleyen” Cornwall Dükalığı (Daha önce Prens Charles’a aitti). Bu mülkler bir nesilden ötekine, bir sonraki krala ve veliahta devrediliyor. Bunların her ikisi de özel statülü şirket. Yıllık raporlarında gelirleri-giderleri, net varlıkları belli olan şirketler. Ancak bu varlıkların gerçek değerinin, muhasebe değerinin çok üzerinde olması muhtemel. 

Lancaster Dükalığı, İngiltere’nin kuzeyinde, 181 km2’lik bir alanı kaplıyor.1351’den beri Kraliyet mülkiyetinde. İçinde 5 kent ve kasaba; tarihi yapılar, çiftlikler, ticari gayrımenkuller var. Londra’nın merkezinde çok değerli bir gayrımenkul portföyüne sahip. İngiltere’nin muhtelif küçük kentlerinde de gayrımenkulleri var. Tarım arazisinden gelen kira gelirlerini, geniş bir mali yatırım portföyü ile değerlendiriyor. Kendi raporuna göre, Lancaster Dükalığı, 2025 yılının Mart ayı sonunda, kontrolü altında 678,7 milyon sterlinlik (yaklaşık 910 milyon dolar) net varlığa sahip ve 24,4 milyon sterlinlik (yaklaşık 32,7 milyon dolar) “düzeltilmiş net fazla” (kâr) elde etmiş bulunuyor. 

Cornwall Dükalığı, İngiltere’nin Güney Batısında, içinde 4 kentin bulunduğu 19 ilçe boyunca yayılan arazisinin içindeki tabiat parklarına, 200 çiftliğe, doğal kaynaklara, konut ve ticari mülklere sahip bir şirket. 1337’den beri Kraliyet mülkiyetinde. Kendi raporuna göre 2025 Mart sonu itibariyle, net varlıkları 1,1 milyon sterlinin üzerinde (yaklaşık 1,47 milyar dolar), “dağıtılabilir fazlası” (kâr) 22,9 milyon sterlin (yaklaşık 30,7 milyon dolar). 

Dikkat ederseniz, burada vergi öncesi, vergi sonrası gibi ifadeler yok. Çünkü bu “şirketler” vergiden muaf. Bu nasıl oluyor? Kraliyet ailesi hiç vergi ödemiyor mu?

Kral Charles, yukarıda sözünü ettiğim belgeselde, Cornwall Dükalığı’nda çiftlik sahipleriyle bir araya gelmiş. Neşeli bir ortam var. Kral “burada 1337’den beri faaliyet gösteren çiftlikler var,” diye konuşmasına başlıyor. Esprilerle süren konuşmasını, “Arada sırada kiralarınızı ödediğiniz için teşekkür ederim,” diye bitiriyor, gülüşmelerle karşılanıyor bu sözler. Herkes çok mutlu gözüküyor. Öyle mi sahiden? Bu dükalığın tartışılan bir mal edinme biçimi, topraklarında yaşayanlardan kiradan başka talep ettiği şeyler var mı?

Daha çok soru var akıllara gelebilecek olan. Bu servet tarih boyunca nasıl birikmiş? Sadece toprak sahipliğiyle mi? Charles ve William biraz paraya ve lükse düşkünler mi? Bu ihtişamın sebebi, kaynağı, geçmişi ne? İngiltere’de sokaktaki insanının gönülden bağlı olduğu Kraliçe Elizabeth oğlundan, torunundan farklı mıydı? Kraliyet ailesi, etliye sütlüye karışmayan basit bir sembol mü? Yoksa İngiltere politikasında sözünü dinleten bir kurum mu? Sorular, sorular… Kısmetse bu sorulara da bir başka zaman cevap arayalım.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.