Türkiye’den en çok Ruslar ve Suudiler konut aldı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin şimdiye kadar açılan sandıklarda oyların neredeyse yüzde 88'ini alarak altı yıl daha ülkeyi yöneteceğini garantiledi. Putin zafer konuşmasında seçimden bir ay önce ölen muhalif Navalni hakkında "Hayat işte" dedi.
Rusya’da cuma günü başlayan başkanlık seçimleri dün itibariyle son buldu. Üçüncü yılına giren bir savaş, ülkenin paralı asker grubunun kalkıştığı 24 saatlik isyan ve önde gelen Rus muhalifin şüpheli ölümüyle gölgelenen seçimlerde sandıktan şaşırtmayan bir oranla Vladimir Putin çıktı. Putin böylece iktidarını altı yıl daha uzatmış oldu.
Rusya Seçim Komisyonu’na göre seçmenlerin yüzde 74’ünün katıldığı seçimde sandıktan çıkan ilk sonuçlar Putin’in yüzde 87.8 gibi rekor bir oy oranıyla galip geldiğini gösteriyor. Bu şaşırtıcı bir sonuç mu oldu diye soracak olursanız, pek çok analistin zaten bu sonucu beklediğini söyleyebiliriz. Bu arada seçime katılım 2018’den bu yana artmış. Son seçimde seçmenlerin oylamaya katılım oranı yüzde 67.5’ti. Putin’in sandıkta bugüne kadar elde ettiği en yüksek oy oranı da yine 2018’de yüzde 76.69’du.
These days, the Russian dictator imitates another “elections.” Everyone in the world understands that this person, like many others throughout history, has become sick with power and will stop at nothing to rule forever.
There is no evil he would not do to maintain his personal… pic.twitter.com/zu1see37kl
— Volodymyr Zelenskyy / Володимир Зеленський (@ZelenskyyUa) March 17, 2024
Seçim sonuçlarıyla birlikte Putin, aksi bir durum yaşanmaz ve 2030’a kadar görevde kalırsa Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin SSCB ikinci başkanı Josef Stalin’i de geride bırakarak Rusya’nın en uzun süre iktidarda kalan lideri hâline gelecek. Rus lider Putin, Batı’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle Moskova’yı ekonomik yaptırımlarla baskılamaya çalışmasına rağmen iktidarını sağlamlaştırmaya devam etti. Sayıca ve silah bakımından Ukrayna ordusundan üstün olan Rus ordusu karada kontrolü elinde tutarken, Rus ekonomisi de Çin gibi ülkelerin Moskova ile ticarete devam etmesi nedeniyle gücünü toparladı.
Putin işgalden bu yana hükümete ya da savaşa yönelik en ufak bir eleştiriye bile kuş uçurtmaz oldu. Muhalefete yönelik baskının en büyük göstergesi Navalni’nin birdenbire ülkenin en uzak ucundaki Kuzey Kutbu’ndaki ceza kolonisine gönderildikten kısa süre sonra “düşüp ölmesi”ydi. Sonrasında Navalni’yi anmak için toplanan 300’den fazla insan gözaltına alınmıştı. Navalni’nin bıraktığı bayrağı devraldığını söyleyen eşi Yulya Navalnaya seçimlere az bir vakit kala Rus halkına seslenerek sandığa gitmelerini, ancak oy pusulalarına “Navalni” yazmalarını istemişti.
Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde yüzlerce kişi bu çağrıya uydu. Yurt dışında, özellikle de Dubai, Almatı ve Navalnaya’nın da oy kullandığı Berlin gibi Rus göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde çok daha uzun kuyruklar oluştu. En uzun seçim kuyruklarından biri de en büyük Rus topluluklarından birine ev sahipliği yapan Ermenistan’ın başkenti Erivan’da görüldü. Podcast editörü Elena Rus elçiliği bulunmayan Gürcistan’dan bir grup arkadaşıyla Erivan’a gelmiş ve şöyle diyor: “Oyumun hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin farkındayım. Ama kaçımızın burada olacağını görmek için gelmeye karar verdim.”
Navalnaya da pazar günü Berlin’deki Rus büyükelçiliği önündeki kalabalığın içindeydi. Eşinin uzun süredir sözcülüğünü yapan Kira Yarmış ile uzun kuyrukta bekleyen Navalnaya gazetecilere konuşmayı reddetti. Ama yanına gelen destekçileriyle kucaklaşarak fotoğraf çektirdi. Yaklaşık altı saat sırada bekleyen Navalnaya daha sonra büyükelçilikten ayrıldı. Gazetecilere oy pusulasına Navalni yazdığını söyledi.
Here she is: Yulia Navalnaya waiting in line to vote outside the Russian embassy in Berlin pic.twitter.com/0lrp6wBkjQ
— Richard Walker (@rbsw) March 17, 2024
Rusya’da esas muhalefet ya sürgünde ya da hapiste olduğu için Putin’e karşı tam örgütlenmiş bir yapıdan bahsetmek zor. Birleşmedikleri için tam sayıları da anlaşılamıyor. Rusya’da Putin’e karşı sandıkta yarışan Yeni Halk Partisi’nin aday gösterdiği Devlet Duması başkan yardımcısı Vladislav Davankov, aşırı sağcı bir çizgisi olan Liberal Demokrat Parti’nin adayı Leonid Slutski ve Komünist Parti’nin adayı Nikolay Haritonov her ne kadar muhalifmiş gibi görünseler de Putin’in çizgisinden çok uzak sayılmazlar. Ukrayna’daki savaşı destekliyorlar, öyle ki içlerinden Slutski adaylığının onaylanmasının ardından yaptığı açıklamada dahi Putin’in oylarına talip olmadığını söylemişti: “Rusya Devlet Başkanı’nın oylarına talip olmayacağım. O büyük bir farkla kazanacak.”
Sandık sonuçlarına göre Haritonov yüzde 3,89 oy, Davankov yüzde 3,79 ve Slutski yüzde 2,97 oy aldı. Komünist Parti’nin oyları tarihi bir düşüş yaşadı. Bir önceki seçimlerde komünistlerin adayı Pavel Grudinin yüzde 11.77’yi görmüştü. Vladimir Jirinovski’nin ölümünden sonra Liberal Parti’nin başına geçen Leonid Slutski ise Putin’in oylarına gerçekten talip olmadığını kanıtlamış oldu.
Bağımsız hak gözlemcisi OVD-Info’ya göre Rus polisi pazar günü 17 şehirde 75 kişiyi oy pusulasına “Savaşa hayır” yazdıkları, Navalni’nin adının yazılı olduğu tişört giydikleri ya da Navalni’nin fotoğrafını sandığa atmaya çalıştıkları gerekçesiyle gözaltına aldı. Seçimin ilk iki gününde de Rusya genelinde onlarca kişi oy kabinlerini ateşe verdikleri ya da oy merkezlerine molotof kokteyli attıkları gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.
Bazı yerel yetkililerse protestoları görmezden gelmeye çalıştı. Mesela Sibirya’nın en büyük şehri Novosibirsk’te yetkililer öğle saatlerinde yaşanan kuyrukların onarım çalışmalarından kaynaklandığını iddia etti.
Bir diğer bağımsız seçim gözlemcisi Golos ise yetkililerin kamu sektöründe çalışanları erken oy kullanmaya ya da internet üzerinden oy vermeye zorladığını söylüyor. Golos’un eşbaşkanı Grigoriy Melkonyants da geçen yıl hapse atılmıştı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski sandıktan çıkan ilk sonuçlarla ilgili olarak şu tepkiyi verdi:
“Bugünlerde Rus diktatör diğer ‘seçimleri’ taklit ediyor. Dünyadaki herkes bu kişinin, tarihteki diğer benzerleri gibi, güç hastalığına yakalandığının ve sonsuza kadar hükmetmek için hiçbir şeyden kaçınmayacağının farkında. Gücünü korumak için yapmayacağı kötülük yok. Ve dünyadaki kimse güvende değil. Yaşanan şeyleri olduğu gibi dile getiren her devlete, lidere ve uluslararası kuruluşa minnettarım. Rusya’nın işgal altındaki Ukrayna topraklarında yaptığı her şey suçtur. Rus katillerin Putin’in mutlak iktidarını korumak için savaşta yaptıkları her şeye adil karşılık verilmelidir. Onu en çok korkutan şey hesap verme ihtimali. Bu ‘seçim’ aldatmacasının hiçbir meşruiyeti yoktur, olamaz da. Bu kişi Lahey’de sanık kürsüsüne oturmalıdır. Bunu sağlamak zorundayız. Dünyada yaşama ve dürüstlüğe değer veren herkes bunu sağlamalı.”
İngiliz Dışişleri Bakanlığı ise, “Rusya Ukrayna topraklarında yasalara aykırı bir şekilde seçim düzenleyerek barışa giden yolu bulmakla ilgilenmediğini gösteriyor. Birleşik Krallık, egemenliğini savunan Ukraynalılara insani, ekonomik ve askeri yardıma devam edecektir” açıklamasını yaptı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan “Rusya’daki sözde seçim ne özgür ne de adildir. Sonuç kimseyi şaşırtmayacaktır. Putin’in yönetimi otoriterdir; sansüre, baskıya ve şiddete dayalıdır. Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarında yapılan ‘seçimler’ hükümsüzdür ve uluslararası hukukun bir başka ihlalidir” yorumu geldi.
Rusya’da ilk kez seçimler üç günde gerçekleşiyor. Çünkü Rusya işgal ettiği Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’da da sandık kurdu. Bu arada işgal altındaki bölgelerde yapılan seçimlerin ne kadar demokatik bir ortamda gerçekleştiği de şüpheli. Bölge sakinlerine ve sosyal medyada yayınlanan görüntülere göre yüzlerini kapatan askerler, sandık görevlilerinin yanından hiç ayrılmıyor.
Putin günün ilerleyen saatlerinde kampanya merkezinde halka seslendiği bir konuşma yaparak Batı’nın seçimleri eleştirmesinin “beklenen bir şey” olduğunu söyledi: “Ne yapmalarını bekliyordunuz, bizi alkışlamalarını mı? Bizimle savaş halindeler… Amaçları gelişmemizin önüne geçmek. Elbette akıllarına gelen her şeyi söyleyecekler.”
Putin, Ukrayna yanlısı silahlı grupların son baskınlarına karşı sınırı güvence altına aldıklarını iddia etti ve Ukrayna’daki savaşta ilk hedefinin “savunma kapasitesini artırmak ve orduyu güçlendirmek” olacağını söyledi.
NATO ile doğrudan çatışmaya girme ihtimali hakkında ise Putin, “Modern dünyada her şeyin mümkün olduğunu düşünüyorum. Herkes bunun tam teşekküllü üçüncü dünya savaşının bir adım ötesinde olacağını anlıyor. Kimsenin bunu isteyeceğini sanmıyorum” dedi.
Putin’in konuşmasında dikkat çeken bir şey daha vardı: Ölümünün ardından ilk kez Navalni hakkında konuştu. Navalni’nin ölümünden kısa süre önce Batı’daki Rus mahkumlarla takas edilmesine onay verdiğini iddia eden Putin, “Ne yazık ki olan oldu. Tek bir şartla kabul etmiştim takası: Onu vereceğiz ama bir daha geri gelmeyecek. Ama hayat işte” dedi.