Şimşek: İhracatta kurun etkisi yok, önemli olan markalaşma
Politika faizinin etkin kullanılamadığı, kur korumalı mevduat başta olmak üzere piyasalar üzerinde baskı oluşturan konuların henüz çözüme kavuşturulmadığı bir ortamda Swap kanalını açma kolay bir karar değil.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Rasyonel politikalardan başka çıkış yolu kalmadığını” ilan ederek işe başlamıştı. Ama yeni ekonomi yönetiminin faizde elinin serbest olmadığı açık. Cumhurbaşkanı’nın talebinin faizlerin fazla artırılmaması ve temel olarak dış kaynağa dayalı çözümler üretilmesi olduğu görülüyor.
Ekonomi yönetimi göreve gelir gelmez gerçekleştirilen Körfez seferi bunu ortaya koymuştu. Bununla birlikte Körfez ülkeleri beklenen ilgiyi göstermiş değil, her ne kadar Birleşik Arap Emirlikleri ile 51 milyar dolarlık bir anlaşma imzalanmış olsa da henüz gelen para yok.
Deprem finansmanı için ihraç edilecek 8.5 milyar dolar dışında da kısa vadede olmayacak gibi görünüyor.
Muhtemelen bunun da etkisiyle bu kez Batılı yatırımcılarla temaslar başladı. İstanbul’da JPMorgan tarafından düzenlenen yatırımcı toplantısı bu yönde önemli bir adımdı. Fakat bu toplantının da istenen etkiyi oluşturmadığı görüldü. Ben daha önce bu konuda bir yazı yazmıştım. Cüneyt Özdemir de kendi kaynaklarına dayanarak Mehmet Şimşek’in reformların uygulanmasının geniş bir zamana yayılacağı mesajının olumsuz bir etki oluşturduğunu söyledi.
Gelecek Partisi Sözcüsü, eski bankacı Serkan Özcan da “Bütün derdi yerel seçimlere dek kur istikrarını sağlamak olan bir politika görüntüsü”nden bahsedip yabancı yatırımcıların Merkez Bankası Başkanı’nın performansını pek beğenmediğini yazdı.
Galiba JPMorgan toplantısının beklenen etkiyi doğurmamış olmasının etkisiyle ekonomi yönetimi yeni bir adım atmaya karar vermiş görünüyor: Swap (Para takası) piyasasını tekrar canlandırmak.
Berat Albayrak döneminde Türk Lirası üzerinde spekülatif oyunları ve atakları engellemek iddiasıyla Londra Swap piyasasındaki TL işlemleri adım adım bitirilmişti. AKP iktidarının ilk dönemlerinden itibaren giderek gelişen ve bir ara adeta “Her derde deva ilaç” gibi görülen Swap piyasası bir anda düşman ilan edilmiş ve Türk bankalarının yabancı bankalara Türk Lirası borç vermesi kısıtlanmıştı.
Kısa vadede etkili çözüm gibi görünen kısıtlayıcı adımlar aslında Türk Lirasının konvertibilitesinin hasar görmesinden uzun vadeli Türk Lirası cinsi kredilerin darbe yemesine kadar birçok olumsuz etkiyi de beraberinde getirdi. Bu kararların ilk alındığı dönemlerden itibaren Kerim Rota’nın kapsamlı yazılarla kamuoyunu aydınlattığını da not edelim.
Körfez bölgesinden beklediği acil kaynağı bulamayan, ardından Batılı yatırımcıları ikna edemeyen ekonomi yönetiminin kısa vadede portföy akımlarını desteklemek ve Batı finansal sistemiyle ilişkileri tekrar canlandırmak adına Swap kısıtlarını kaldırmayı hedeflediği anlaşılıyor.
Bakanlık, Merkez Bankası ve BDDK üçgeninde farklı senaryoların çalışıldığı konuşuluyor. BDDK yönetiminin kontrollü bir geçişten yana olduğu, Merkez Bankası yönetiminin net bir görüş ortaya koyamadığı söylenenler arasında. Bu şartlarda nihai karar herhalde Mehmet Şimşek’in olacak.
Politika faizinin etkin kullanılamadığı, kur korumalı mevduat başta olmak üzere piyasalar üzerinde baskı oluşturan konuların henüz çözüme kavuşturulmadığı bir ortamda Swap kanalını açma kolay bir karar değil.
Yabancı yatırımcının daha serbest şartlarda gelmesi ve bir bakıma eskiye dönüş, artan volatilite ve kurda yüksek strese sebep olabilir. Bununla birlikte Ağustos ayında yeni üyeleriyle toplanacak Para Politikası Kurulu’nun alacağı faiz kararının piyasalar tarafından yetersiz bulunması ve Eylül ayında açıklanacak Orta Vadeli Program’ın beğenilmemesi durumunda hava iyice negatife dönebilir. Bu nedenle, Swap piyasasının Eylül ayından itibaren yerel seçimlere kadar adım adım serbestleştirileceğinin açıklanması görüşünün ağırlık kazandığı da konuşuluyor.
Kolay bir karar olmadığı ortada ama ekonomi yönetiminin şapkadan çıkarabileceği tavşan sayısı da sınırlı.