10’lar da ilginizi çekebilir: Şarkıların girişi neden kısalıyor? Ayakkabı bağcıklarımız niye hep çözülüyor? Akıllı saatin şarjı nasıl daha ekonomik kullanılır?
Plastik atıkları geri döndürme çabamız, pek işe yaramıyor gibi. ABD'de Z kuşağı, gündelik dilde de takımdan ayrı düz koşuda, haberler öyle diyor. At yarışında gizemli ölümler ve Deniz Göktaş'tan pazarınızı şenlendirecek stand-up. Bugün size güzel önerilerim olacak.
ChatGPT’nin hayatımızın her alanında irili ufaklı tacizlerde kullanılmasına alışmak zorundayız sanıyorum. Portland’da yaşayan bir yazılımcı, oturup bir yılını harcayarak ‘niş’ bir konuda bir kitap hazırlıyor. Bunu yayımlamadan önce bir bakıyor ki, Amazon’da bu konuda yazılmış bir kitap mevcut. Başka birinin de aynı konuyu düşünmesine hayıflanıyor önce. Sonra inceleyince hem kitabın yazarı olarak görünen Marie Karpos adında birine dair iz bulamıyor, sonra kitabı yayımlayan Mumbai merkezi inKstall adlı eğitim teknolojisi firmasının kataloğunda benzer örneklere rastlıyor. Sonra da anlıyor, ChatGPT türevi bir yapay zekâ robotuna yazdırılan kitaplar bunlar. Arka kapaklarındaki övgü cümlelerine kadar her şey, insan olmayanların elinden çıkma. Uzmanlara göre bu internetteki içerik buzdağının görünen kısmı. Washington Post’ta, Will Oremus imzalı haberde görüşü olan teknoloji yatırımcısı Jonathan Greenglass diyor ki, “İnternetiniz varsa, yapay zekâ tarafından üretilmiş bir içeriği mutlaka tüketmişsinizdir.” Güzel yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Çevreyi korumanın en iyi yolu hiç tüketmemek gibi duruyor. Çünkü bir kez tüketmeye başladık mı toparlayamıyoruz. Wired araştırmasına göre geri dönüşüm beklediğimiz sonucu vermiyor. Derginin Matt Simon imzalı yazısında deniyor ki, “Geri dönüşüm, mikro plastik yayıyor.” Dünyada tükettiğimiz plastiğin, tüm çabalara ve seferberliğe rağmen geri dönüşüm oranı yüzde 9’muş. ABD’deyse bu oran yüzde 5’miş. Kalanı da ya yakılıyor ya da çevreye atılıyor. Peki bu yüzde 9 hakkıyla geri dönüşüyor mu? Ona da hayır. Wired’daki makale diyor ki, bir tesis yılda 3 milyon ton mikroplastik yayabiliyor çevreye.
Deniz Göktaş’ın dijital platformlarda yer almamasına şaşırdığım ‘stand-up’ı bir anda Youtube’da karşıma çıkınca vakit kaybetmeden izledim. İyi ki öyle yapmışım harikaydı. Selam Selam adlı gösteriyi izleyin, her dakikasından keyif alacaksınız. Gösteriden ufak bir kısım, eski bir Radikal gazetesi çalışanı olarak güzel bir sürpriz oldu bana. Eski Radikal’e özlem duyanlar için iyi haber: 10Haber’de halihazırda mesaisi olanlar arasında önemli bir eski Radikal çalışanı mevcut.
Yemin ederim bi anda günüm anlam kazandı. Bayılıyorum şu an :)) #Radikal pic.twitter.com/eXmYNBI3E5
— Bahar Çuhadar (@baharca) May 5, 2023
ABD’de at yarışının en prestijli unvanı Triple Crown. Ve bunu elde etmek oldukça zor. Bunun için aynı atın aynı sezonda Kentucky Derby, Preakness Stakes ve Belmont Stakes yarışını kazanması gerekiyor. Bu yıl çok ilginç bir şey oldu ve son bir hafta içerisinde yarışın yapıldığı Churchill Downs hipodromunda 7 at yaşamını yitirdi. Yarıştan çekilen atlar da cabası. Yarışı sürpriz şekilde Mage adlı at kazandı. Ünlü jokey Venezuelalı Javier Castellano, başarılı bir jokey olmasına rağmen bu yarışı 15’inci denemesinde ilk kez birinci tamamladı. Atçılığın dünyadaki en önemli yarışlarından birinde, kriminal vakaları da içeren haftaya dair tüm detayları New York Times toparlamış. Huddle Up adlı bülten, Kentucky Derby’nin nasıl 500 milyon dolarlık bir pazara ulaştığını inceliyor. İlgilisine öneririm.
Did you miss it?
Watch the 2023 Kentucky Derby! pic.twitter.com/NmojWepHwh
— Kentucky Derby (@KentuckyDerby) May 6, 2023
Tüm dünya Z kuşağını anlamaya çalışıyor ama onlar da bunu çok fazla umursamıyor gibi görünüyor. Kendi canları nasıl istiyorsa öyle yaşıyorlar. Bu halleriyle de takdir görmeleri gerekiyor bence. Ama bu birbirinin dilini anlayamama hali bazı ilginç sonuçlara yol açıyor. New York Post’tan bir haber. Deniyor ki, ABD’de iş sırasında çok kullanılan ve herkes tarafından kanıksanmış ifadeleri, işgücüne katılan her 10 Z kuşağı çalışandan 4’ü anlamıyor. Bu da Z kuşağı ve diğerleri arasında, daha önceki anlaşmazlıklar yetmezmiş gibi bir de dil bariyeri oluşturuyor. Bu araştırmayı yerelleştirip Türkiye’de de yapmak lazım. O zamana kadar Evrim Kuran’ın Z, Bir Kuşağı Anlamak kitabından kopya çekerek hayatımızı sürdürebiliriz.
Z kuşağıyla devam edeyim. Bildiğiniz gibi Çin menşeli TikTok, dünyadaki tüm platformlara yön veriyor çünkü her şey orada yaşanıyor. Oradan çıkan yenilikler diğer platformlar tarafından uygulanıyor, videolarda ortaya çıkan ‘challenge’lar her yanımızı sarıyor. Bu kadar büyük bir platformun topladığı veriyi ne yaptığına dair endişeler, tüm dünyada yasakları beraberinde getirmişti. ABD bu konuda başı çekiyor. Fakat orada bir itiraz dalgası yükseliyor. Çünkü, bu platformu yoğun şekilde kullanan Z kuşağı, yasak konusunda öfkeli. 23 Mart’ta TikTok CEO’sunun ABD Kongresi’nde ifade verdiği saatlerde ifadeyi izlemişler ve sorulan sorulardan ortaya atılan iddialara kadar her şeye cevap yetiştirmişler. Ardından da change.org’da yasak karşıtı imza kampanyası düzenlemişler. Z kuşağı, diğer kuşakların endişesini yersiz buluyor.
Instagram’da bir tanesini izlediyseniz, keşfet ekranınızı böyle videoların doldurması muhtemel: Hamur işi hazırlama videoları. En popülerleri Fransız fırınlarında insana diyet bozduran, en yakınınızda ne varsa onu yedirenleri. Bu hamur işleri, dünyada artan fiyatlar yüzünden bir endüstriyi darboğaza sürüklüyor. Un, tereyağ ve yumurta fiyatları çıldırmış durumda çalışan maliyetlerini de hesaba katınca durum parlak değil. Olay yerinden bildiren Barron’s, olayın kahramanlarıyla da konuşmuş. Bugün kahvaltınızda yediğiniz hamur işlerinin Fransa’daki durumu böyle. Yola çıkmışken, her şeyin en iyisini yapmaya Japonlar kadar kafayı takmış olan Güney Kore’de, bu kez Güney Koreli şeflerin, hamur işi konusundaki maharetlerini inceleyen New York Times haberini de bir okuyun derim.
Kral 3. Charles, biliyorsunuz dün tacını giydi. Hepimiz buna şahit olduk. İngilizlerin böyle olaylarda her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmesi, konuşması, tartışması uzaktan bakınca bana hoş geliyor ne yalan söyleyeyim. Konuştukları onca detay arasında ilgimi çeken şeyler mutlaka oluyor. Mesela, Wallpaper dergisi bize, Kral 3. Charles’ın taç giyme töreni için yapılan logonun hikâyesini anlatmış. Tasarlayan Sir Jony Ive ve ekibiyle konuşmuş. Bir de Kral 3. Charles’la, o zamanki unvanıyla Prens Charles, 2018 yılında, 1969 model bir Aston Martin DB6 MKII Volante’yle havalı bir çekim yapmışlar, onu hatırlatmış dergi.
10 puanlık uzmanlık sorusu: 10 bin dolarlık Chanel çantayla, onun 200 dolarlık replikası arasındaki farkı anlayabilir misiniz? Neredeyse kimse bunu anlamıyormuş ve bu durum lüks modayı sarsar hale gelmiş. Ülkemizde bunun benzeri durum fiyatları uçan ayakkabı sektöründe mevcut. En iyisinden, en kötüsüne kadar, popüler markaların, moda markalarının sneaker’larını orijinalinin yarı fiyatına kadar yaklaşan pahalılıkta bulmak mümkün. Konuyu sneaker’lara getirmişken, tüm markaların ‘Baba ayakkabısı’ olarak adlandırılan, görsel olarak çok da şahane olmayan modelleri mevcut. Ve bu modeller tüm dünyada yükselişte. Hatta bu ayakkabılar hızlı şekilde tükeniyor, ikinci el ya da kullanılmadan tekrar satışa sunulanlar, birkaç misli fiyata bile satılabiliyor. Wall Street Journal konuya eğilmiş. Eğlenceli yazıyı buraya bırakayım.
Tehlikeli yerlerde çekilen fotoğraflar sonrası yaşanan elim olayları zaman zaman okuyoruz. Her ülkenin bu konuda markalaşmış tehlikeli yerleri mevcut. ABD’de bu konuda Yosemite Milli Parkı mimli yerlerden. İnsanlar buradan sosyal medyaya malzeme çıkarmayı seviyor. Ama öğreniyoruz ki, 1890’dan beri bu bölgede tutulan ölüm istatistiklerinde kayıtlara geçen 1200 vaka arasında 300’den fazlası, kasıtlı ya da kazara düşmek sonucu gerçekleşmiş. California Sun’da çıkan bu yazı, bölgedeki ‘tehlikeli’ fotoğraf örneklerini derlemiş. Hakikaten korkutucu.
Bu hafta da veda vakti geldi. İhbarlarınız için [email protected]‘e beklerim.
24 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Orduda garip gelişmeler
17 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Hakem yumruklama bile bu gündemde tutunamıyor
10 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Türkiye gündemine deprem arası
3 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Seçilbank ve ekonomimizin durumu
26 Kasım 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Futbolcuların bu kadar paraya ihtiyacı mı varmış?