İnternetin ve sosyal medyanın pabucu dama: Yeşil yüzükten al flörtün sinyalini
Günün bir saatini, yapamazsanız en azından haftanın bir gününün bir bölümünü, hiç rahatsız edilmeden düşünmek ve kendi kendine planlama yapmak için kendinize ayırmaya başlayın.
Düşünmek ve yeni işler planlamak için ritüellerin var mı?
Hep aynı insanlarla aynı konuları konuşmak ve bazen gerçek bazen de kendi yarattığınız sorunları çözmek için enerji harcamak sizi de yormuyor mu?
Neden hala aldığımız maaşı hak etmek veya çok çalıştığımızı ispatlamak için attığımız mail sayısı veya ajandamızdaki toplantı sayısını konuşuyoruz.
Bugünlerde sektörden eski arkadaşlarla konuşup hadi bir yemek yiyelim ya da kahve içelim dediğimde asistanları en erken bir ay sonraya randevu veriyor. Üstelik daha yılın başındayız, sene ortasında veya sonunda demek ki buluşmak hiç mümkün olamayacak. Gündem çok yoğun ve ajandalar dolu ya da ben gündem dışıyım.
Özellikle ekonominin büyüme değil küçülme sinyalleri verdiği dönemlerde yönetim ekipleri nasıl daha az harcarız ve nasıl maliyetleri aşağı çekeriz toplantıları yapmaktan kafalarını kaldırıp etraflarında kaçan fırsatları göremezler.
Biz de aynı süreçlerden çok geçtik. Büyürken ve iyi rakamları anlatırken kimse sesini çıkarmaz ama işler zora girince ve rakamlar küçülünce her kafadan bir fikir ve sonsuz öneriler çıkar. Bu da kafaları karıştırır ve kafası kesik horoz gibi koşup duvarlara çarpmaya başlarsınız. Suni ve saçma gündem maddeleriyle uyuşturulursunuz.
Bu sorunları çözeceğiz diye her gün ve ara vermeden toplantı yapmak ve yepyeni kararlar almak ne kadar verimli olabilir?
Günün bir saatini, yapamazsanız en azından haftanın bir gününün bir bölümünü hiç rahatsız edilmeden düşünmek ve kendi kendine planlama yapmak için kendinize ayırmaya başlayın. Telefonu kapatın ve odanıza kimseyi almayın. Daha kalabalık bir ortamda çalışıyorsunuz başka bir ortama geçin. Rahatsız edilmenizi engelleyin.
Ben bu hareketi yıllar sonra uygulamaya başlayarak yapamam dediğim bir sürü işi yapmaya ve üretmeye başladım. Kendime ve düşüncelerime yer açtım. Odaklanacağın konuları seçmek en önemli adım
Her konuya odaklanmak ve çözdüğünü sanmak yerine, odaklanacağın konuları seçmek ve onları çözmek en önemli adım. Bunu da elindeki problemleri alt alta dizip ve üstünde düşündükten sonra yapabiliyorsun. Diğer önemli konuları da yine güvendiğin ve yetkilendirdiğin arkadaşlara ver, farklı gözle odaklanarak çözümleri önersin ve sonuca gidin.
Hala en etkili modelin birlikte çalışılan ‘doğru’ ekiplerle problemi tanımlamak ve parçalara ayırmak, sonrada tam güç harekete geçmek olduğunu düşünüyorum.
Yeni hayatımda ise şu iki modelin ağırlığı doğal olarak daha çok artıyor:
Birincisi etrafımda bu sorunu daha önce yaşamış iş veya iş dışında arkadaşlarla çözüm için görüşmeler yapmak. Hangi danışmanla çalışmış, kimler bu konuda yardımcı olur, hangi tedarikçi bu sorunu çözmüş veya en iyi adamı, hangi şirket bulmuş. Kendi başınıza deneme yanılma yapmak yerine tecrübeleri paylaşmak ve onlardan öğrenmek çok daha kolay.
Üstelik siz de onlara başka konularda yardımcı olduysanız onlarda tüm cömertlikleri ile bazen bir mail bazen bir yemek ısmarladığınızda, milyon dolarlık sorununuzu çözmede yardımcı olmaktan keyif alırlar.
Yardım teklif etmek ve yardım istemek çok önemli. Değişimi başlatmak için büyük bir adım. Yardım ederek başlarsanız yardım isteyeceğiniz çok insan oluyor çevrenizde. Denemek istersen yarın sor bir arkadaşına ya da mesaj at ‘sen yeni bir işle uğraşıyordun, yardımcı olacağım bir şey olabilir mi?’.
Olayların nasıl geliştiğine inanamayacaksın.
İkinci olarak bazen kakofoni içinde duyulmayan ve panikle atlanan iyi çözümleri sakin kafayla değerlendirmek için kendinize zaman ayırmak en iyi çözümleri getirecektir. Hem siz aldığınız kararlardan daha emin olacaksınız hem de sakinlikle en doğru çözümü görme şansına sahip olacaksınız.
İki yöntemde de esas olan sakin kalmak, düşünmek, danışmak ve yardım istemektir.
Yıllardır öğrendiğim ve uyguladığım bir etkinlik de, yönetim takımı ile birlikte şirketten uzak hatta sessiz bir atmosferde 2-3 günlük düşünme ve üretme seansları yapmak. Hiç bir işe yaramasa bile birbirimizi daha iyi tanımaya ve anlamaya yaradı. Gruplara ayrılıp birlikte yaptığımız çalışmalarda iş konuları dışında da meseleler olduğunu ve sakin kafa ile farklı insanlarla birlikte düşününce ne kadar yaratıcı işler ve fikirler çıktığını gördük.
Bu toplantılara davet ettiğimiz ve toplantıyı modere ya da fasilite eden kişilerin yetkinliğinin önemini de yıllar içinde çok iyi anladık. Modere eden kişinin iyi olması demek, çok kuvvetli ekipleri iyi tanıması, konularını hatta kişisel özelliklerini hızlı keşfetmesi ve yönlendirmesi de çok iyi sonuçlar almamıza yardımcı olmuştur. Güvendiğim ve toplantı başında ne istediğimizi iyi anlayan kişilerle sonuçlar her zaman farklı oldu ve bazen bu ilişki yıllarca devam etti.
Yönetim ekibi ile yaptığımız bu kısa toplantılarda ekip arkadaşlarının hobilerini, geçmişteki kariyerlerinde yaşadıkları zorlukları veya bugün ekiple yaşadıkları sorunları anlamak ve ona göre davranmak çok daha kolay oldu.
İş hayatında hangi sektörde olursanız olun, sosyalleşme önemlidir. Özellikle iş yemekleri ve iş dışındaki toplantılarla kurum dışı insanlarla tanışma ve farklı sektörleri ve sorunları anlama ve kendi sorunlarınızı paylaşma şansınıza sahip olursunuz.
Bazen şirkette çözemediğiniz bir sorunu daha önce bu sorunu yaşamış ve deneyimlemiş bir arkadaşınızdan bir yemek sonrasında öğrenerek ayrılabilirsiniz.
Biz de dört kişilik bir grup olarak iki yıldır hem şirket hem de bireysel yol haritalarımızı konuşmak için şehir dışına çıkıp iki gün kapanıyoruz. Bu iş seçtiğimiz yer ise Sapanca ve bahçe içinde bir ev.
Gelmeden önce herkes geçen yıl konuşulan konuları çalışıyor ve gelecek yıl planlarını ve hedeflerini bir plana döküyor.
Amaç tüm planı kendimiz yazmak yerine, farklı kafaların farklı fikirlerini harmanlamak ve ortaya ancak danışmanlık firmalarından alınabilecek kalitede bir iş planı çıkarmak.
Her sene aramızdan biri moderasyonu yapıyor ve modeli seçiyor. İki gün boyunca önce şirket olarak sonra da kişisel olarak nereye gitmek istediğimiz ve ne olmak istediğimiz ete kemiğe bürünüyor. Bazen günlerce düşündüğümüz ama adını koyamadığımız bir kavram masaya geliyor bazen de hiç aklımıza gelmeyen ve benden ne olur sorusuna karşıdan gelen çılgın bir fikir çok severek yaptığımız bir işe ya da hobiye dönüşüyor.
Geçen sene benimle ilgili kişisel planları konuşurken aklımda hiç olmayan podcast konusu ortaya atıldığında çok aklıma yatmasa da planlarıma yazmıştım. Hatta adını Heybemde Biriktirdiklerim diye kodlamışım. Şimdi baktığımda aslında Rahat Battı podcast serisinin ilk temelini atmışız. Yine geçen sene şirket ile aldığımız bazı kararları hayata geçirmişken, bazılarının ise çok havada kaldığını gördük.
Ana problemin elimizdeki problemleri çözmek yerine çözemeyeceğimiz miktarda iyi fikir üretmek olduğunu tesbit ettik. Bu sefer az ama sorun çözen fikirlere ve çözümlere odaklanmaya karar verdik.
Mutlaka aklına fikrine ve yaptığı işlere güvendiğiniz insanlarla görüşün. Bu bazen ilk defa katıldığınız bir zirvede aynı masaya düştüğünüz bir yönetici, bazen şirketinize iş fikrini satmaya gelen bir girişimin kurucusu bazen de uzun yıllardır beraber çalıştığınız koçunuz ya da mentorunuz olabiliyor.
Hatta aynı şirkette çalıştığınız ve size direkt bağlı olmasa da, kafası herkesten farklı çalışan ve fikirlerini üstlerine kabul ettiremediği için sekreterinizi her gün sizi görmek için darlayan genç bir arkadaş da.
Her gün gördüklerinizi ve ne diyeceğini bildiğiniz ekip üyeleri ya da patronunuzu değil, ne diyeceğini bilmediğiniz ama yeni yollar açacak insanlarla tanışın. Onların ne yaptığına hangi yollardan geçtiğine bakın, merak edin. Çok soru sorun ve bolca dinleyin.
En çok fayda bildiklerinizden değil, merak ettikleriniz ve öğrendiklerinizden gelecektir.
Yeni insanlar, yeni fikirler için harcanan zaman en iyi kazancı getirecektir.
Sadece bugün ve işiniz için değil, yarın ve sizin için de.
21 Kasım 2024 - Risk al, duvara tosla ve Deli Dumrul ol
18 Kasım 2024 - Sana mı kaldı? Üstüne vazife olmayan işlere girme
14 Kasım 2024 - Kurumsal dünyadan yeni dünyaya geçiş atlasım
11 Kasım 2024 - Otostopçunun Galaksi Rehberi: En son ne zaman ilk defa yeni bir şey yaptın?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.