Zorlu Holding karbon emisyonunu bir yılda yüzde 20 azalttı
Sürdürülebilirlik konusunda bireysel çabalar ve şirketlerin güçlü adımları birleştiğinde dünya daha hızlı iyileşebilir. İlk adımı sen at ve sen başlat ve devamında baskı yarat.
Uzun zamandır meşhur sürdürülebilirlik kelimesini aile büyüklerime ve iş dünyası dışındaki eşe, dosta nasıl anlatırım diye düşünüyorum. Sürdürülebilirliği en son kafamda şu şekilde canlandırdım: Arkamızda gülen yüzler ve mutlu canlıların yaşadığı, mavi ve yeşil bir gezegen bırakmak.
Mavi, çünkü suların, denizlerin, okyanusların ve içinde yaşayan canlıların mutluluğu; yeşil, çünkü ihtiyacımız olan oksijeni ve mutluluğu bize sağlayan ağaçlar ve ormanlarla kaplanmış yaşam alanları. Sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden, üretim ve çeşitlilik devam ederken insanlığın yaşamını daimi kılabilmektir.
Çok net değil mi? Bu kavramın içinde ekonomik, ekolojik ve toplumsal boyutlar mevcut. Hem bireysel, hem toplumsal, hem kurumsal hem de devlet olarak hepimize düşen ağır yük ve sorumluluklar var.
Ancak bunun yerine, daha çok madencilik, enerji, inşaat gibi işlerle uğraşan patronların ve liderlerin sürdürülebilirlik konusuna en çok ilgi gösterenlermiş gibi görünmeye çalışmaları; diğer zararlı işlerini ise arkada saklamaları yaygın bir durum. Ön plana kültür, sanat, doğa ve çevre konularında yapılan işleri koymaları ve sadece onları konuşmaları kabul edilemez.
Liderler, ellerindeki güçleri ve kaynakları kullanarak, gezegenin daha yaşanabilir bir yer olması için şirketleri, yasaları, ekipleri ile daha hızlı ve daha iyi işler yapmaya başlamalılar.
Sürdürülebilirlik başlıklı her ay bir konferans veya büyük bir organizasyon yapılıyor. Dünyada hızla çıkan yasalarla şehirler, ülkeler, şirketler ve bireyler bu konuda verdikleri zararı azaltmaya ve geleceklerini güvence altına almaya çalışıyor.
Çevremde çok saygı duyduğum ve destek olmaya çalıştığım küçük girişimlerin ve genç girişimcilerin, büyük şirketlerden daha fazla düşünmesi ve üretmesi hem mutlu ediyor hem de canımı acıtıyor.
Dünyanın 5-6 yıl içinde 1,5 derece daha sıcak olacağını bilmek ve bir şeyleri değiştirmezsek her yıl sıcaktan nefes almanın daha da güçleşeceğini düşünmek korkutucu.
Gelecekte liderlik, ikna, iletişim, satış yöntemleri için bütçeler ayıran ve genç yeteneklerine yatırım yapan şirketlerin, bu alanda eğitimler düzenlemesini ve herkesin bu eğitimlere katılmasını zorunluluk olarak görüyorum.
Sadece şirket çalışanları değil, öğrencilere, emeklilere ve sıradan vatandaşlara da bu eğitimlerin zorunlu olması gerektiğini düşünüyorum. Hem bireysel, hem de kurumsal tüm çalışanların karbon ayak izlerini takip etmeleri ve bu izleri sıfıra indirmek için aldıkları önlemleri ve yapacaklarını açıklamaları zorunlu olmalı. Şirketlerin bu işleri taşeronlara bırakmalarını da kabul etmiyorum. Atılan adımlar yetersiz, gelinen nokta ise umut verici değil.
Sürdürülebilirlik planları ve eylemleri, sadece iletişim ve sürdürülebilirlik yöneticilerinin sorumluluğunda kaldığında, ilerleme sınırlı oluyor. En büyük iş ve sorumluluk, şirketin ajandasını yöneten ve tüm paydaşlara karşı sorumlu olan yönetim kurulu ve en tepe yönetim ekibine düşmeli. Bu kişilerin performans hedeflerinin en başında sürdürülebilirlik yer almalı; arkasından satış cirosu, pazar payı ve kârlılık gelmeli.
Yıllar önce hayatımıza sürdürülebilirlik kavramı girdiğinde, ilk kullanım şekli maalesef gezegenin devamlılığından çok öteydi. İlk kez sürdürülebilir dediğimizde, aslında “sürekli büyüme” ve “kâr”dan bahsediyorduk. Bu bakış açısıyla yönettiğimiz iş ve şirketlerde, sürdürülebilirlik kavramı maksimum düzeyde “vur, kır, parçala, bu maçı kazan” ve “en büyük büyüme ve kazancı yap” anlayışında geçti.
Dünya hızla iyileşmek zorunda ve bu iyileşme hem bireyler hem de şirketlerin atacağı adımlarla mümkün olacak. İşte karbon ayak izimi azaltmak için, benim kendime koyduğum hedefler ve üzerine gittiğim başlıklar şunlar;
1.Günlük hayatta karbon kullanımını azalt: Gündelik alışkanlıklarını bir kağıda yaz. Gereksiz kullandığın enerji tüketimini azaltarak başlayabilirsin. Evde ya da işte gereksiz kullandığın tüm elektrik ve sudan tasarruf ederek başlayabilirsin. Ve tüm fazlalıkları at, kısacası sadeleş.
2.Tüketimini azalt, ikinci el kullan: Tek kullanımlık ürünleri unut. İkinci el alışveriş yaparak ya da eski eşyalarını paylaşarak veya değiştirerek kullanım ömürlerini uzatabilirsin. En sevdiğim dükkanlar ikinci el dükkanlar. Tekstilin yarattığı kirliliğin farkına var ve alışverişlerini azalt, yapacaksan da ikinci elin değerinin farkına var. Sen eskilerini götür ve bağışla başkalarının ki al ve yeniden yaşat.
3.Sürdürülebilir Ulaşım Tercih Et: Kısa mesafeler için araç kullanmak yerine yürü veya bisiklete geç. Ben işten ayrıldıktan sonra arabamı şirkette bırakarak çıktım yenisini de almadım. Çok ihtiyaç olduğunda eşiminkini alıyorum ama minimum miktarda. Metrobusler, metrolar ve gemiler benim. Hem hızlı hem hem keyifli. En önemli adım toplu taşımayı tercih ederek karbon ayak izini azaltmak. Toplu taşıma ile çoğu zaman araba ile gideceğinden daha hızlı ve zamanında gitmek de büyük artı. Elektrikli araçlar da iyi bir alternatif bence.
4.Markalarını ve alımlarını bilerek yap: Sevdiğin markaları bir kağıda yaz ve hangilerinin sürdürülebilirlik konusunda gerçekten adım attığını araştır. Ben son yıllarda kullandığım markaların çoğunu değiştirdim. Çevreyi düşünen ve adımlar atan ve etik olarak üretim yapan şirket ve markaları desteklemek, bireysel düzeyde büyük bir fark yaratır. İnsanların yaşamak için bu konuya duyarlı belediyelerin olduğu şehir ve ülkeleri tercih ettiğini hatırla. Çevreye duyarlı markaları takibe al ve paylaş.
5.Kendi Karbon Ayak İzini Takip Et ve Azaltmak için Harekete Geç: Karbon ayak izinizi hesaplayan app’leri kullanarak, hangi alanlarda daha sürdürülebilir hale gelebileceğini ve izini nasıl azaltacağını takip et. En sevdiğimiz girişimlerden Sevgili Mert’in Ecording App’ini cep telefonuna indir ve sana verilen görevleri yaparak ayak izini azalt. Hepimiz kilomuza ve sporumuza azami önemi gösterirken karbon ayak izimizi de azaltmak için harekete geçmezsek olmaz.
6.Yerel ve bölgesel üretimleri destekle: Yerel üreticilerden alışveriş yaparak hem karbon emisyonlarını azaltırsın hem de yerel ekonomiyi desteklersin. En güzeli mahalle pazarları ve mahalle esnafından alışveriş yapmak. Küçük esnafları desteklemek ve büyütmek.
Özeti şu; geri dönüştür, daha az tüket, sürdürülebilir ulaşım tercih et ve bilinçli tüketici ol. Bireysel çabalar ve şirketlerin güçlü adımları birleştiğinde dünya daha hızlı iyileşebilir. İlk adımı sen at ve sen başlat ve devamında baskı yarat.
Yeni fikirlerin varsa da benimle paylaş.
5 Aralık 2024 - Orta yaş bunalımı ve bitmeyen kariyer kaygımız
2 Aralık 2024 - Ankara, bu sefer bana çok iyi geldin!
25 Kasım 2024 - Biz sizin için düşündük, itiraz kabul etmiyoruz!
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.