Çoluk çocuk mu yönetiyor burayı?
2016'da kurulan ve geçen yıl New York Times'ın 550 milyon dolara satın aldığı spor sitesi The Athletic, artık gazetenin spor konusundaki tek yetkilisi. 171 yıllık New York Times spor servisi The Athletic'in hedeflerini ilk duyuranlardandı. Bir yerde kendi yarattığı canavara yenildi.
Spor medyası için son zamanların en büyük başarısı olan The Athletic’in ‘peri masalı’ kendileri açısından güzelleşerek devam ediyor. 2016’da kurulduğunda kısa sürede ilgi toplamayı başaran, sporun içinden çıkardığı hikâyelerle okuyucu kitlesini büyüten kuruluş, 5 tur sonunda aldığı 139.5 milyon dolarlık yatırımın yaklaşık 4 katı olan 550 milyon dolara 2022’nin ocak ayında New York Times çatısı altına girmişti.
Beraberinde 1.2 milyon üyesini de getiren platform, kurucularının 2017 yılında New York Times’a verdiği mülakatın başlığındakini hayata geçirdi. New York Times’ta Kevin Draper imzalı haber, “The Athletic neden gazeteleri yağmalamak istiyor” başlığını taşıyordu ve şu ifadeleri içeriyordu: “Siz bu makaleyi okumayı bitirdiğinizde, The Athletic adlı yeni yetme spor haberleri kuruluşu muhtemelen yerel gazetenizden bir başka tanınmış spor yazarını işe almış olacak. Birkaç yıl içinde, The Athletic hızlı büyümesini tamamladığında, belki de o gazetenin spor bölümü artık var olmayacak.”
Bununla da kalmayıp işi ilerleten kurucu Alex Mather’in şu sözlerine yer verilmişti haberde: “Her yerel gazetenin tükenmesini bekleyeceğiz ve en son kalan biz olana kadar sürekli kan kaybetmelerine izin vereceğiz. Onları her an en iyi yeteneklerinden mahrum bırakacağız. İşleri onlar için son derece zorlaştıracağız.”
Atletlerin sosyal ağı olarak tanımlanan Strava’da beraber çalışmış olan Alex Mather ve Adam Hansmann, ortak girişimleri The Athletic’i temsilen 2017’deki mülakatta ilk bakışta boylarını aşar gibi görünen bu sözleri sarf etmişlerdi. Bugün bunu başarmış durumdalar.
New York Times, pazartesi günü yaptığı kurumsal açıklamada 171 yıllık geçmişi olan gazetenin spor servisini kapatıp, dükkânı artık The Athletic’e emanet ettiğini duyurdu. Bunu yaparken gazetenin spor servisiyle The Athletic’i birleştirerek değil spor servisindeki 40 çalışanı gazetenin farklı alanlarında değerlendireceklerini duyurdu. Ayrıca spor servisinden finans haberleri kadrosunda spor işine odaklanan yeni bir ekip kurmanın planladığını açıkladı. Ekibin kalanının kimisi ardından olarak çevirebileceğimiz ‘Obituary’ yazıları kaleme alan bölüme, kimisi ulusal haberlere, kimisi de son dakika haberleri bölümüne atandı.
New York Times’ın en büyük rakibi Washington Post’un haberine göre bu hamlenin ardında sendika odaklı da bir neden olabilir. Zira dağıtılan spor servisine kıyasla The Athletic sendikalaşmış bir yapı değil. New York Times Loncası, bu hamleyi, meslektaşlarına ve Times değerlerine derin bir ihanet olarak nitelendirildi ve “Bu aleni sendika yıkma girişimine karşı elimizdeki her araçla mücadele edeceğiz” tepkisini gösterdi.
Yine Washington Post’a göre, New York Times’ın spor servisinde çalışanlar The Athletic’in alınmasıyla başlayan çift başlılığın yarattığı sıkıntılardan ötürü şirket yöneticilerine bu haftasonu bir mektup yazmış ve geleceklerine dair bilgi istemiş. Gazetenin, spor servisini lağvettiği açıklaması da spor servisi ve gazete yöneticileri arasındaki toplantı sırasında yapılmış.
ABD’de gazeteciliğin en prestijli ödülü olan Pulitzer’i 132 kez kazanan New York Times’ın spor servisi de bir o kadar görkemli başarılara sahip: Spor yazarları Arthur Daley, Red Smith ve Dave Anderson spor yazarı olarak Pulitzer Ödülü kazanmışlardı. Gazetede spor yazıları da kaleme alan John Branch, 2013’te Pulitzer kazandı. Smith ve Anderson’ın yazıları sayesinde NFL’deki krizler ve beyzboldaki steroid kullanımı gibi konularda gündem yaratılmıştı.
The Athletic ise insanların takım tutma tutkusundan hareketle özellikle takım odaklı haber ve hikâyelerle yola çıkmıştı. Bu platformu neden kurduklarını açıkladıkları yazıda kurucular şu ifadeleri kullandılar: “The Athletic’i şu basit misyonla kurduk: Fanatik taraftarlar için daha akıllıca haberler üretmek. Her gün bunu yapmak için yola çıktık. Bu şirketi kurduk çünkü taraftarlar olarak bir şeylerin eksikliğini hissediyorduk. Dikkatimiz dağılmadan okuyabileceğimiz derinlemesine, önemli spor yazılarının olduğu günlerin özlemini çekiyorduk. Medya şirketlerinin sadık taraftarlara aradıkları içeriği vermenin yollarını aramadığını hissettik. Daha da kötüsü, medya kuruluşlarının sürekli küçüldüğünü gördük, çünkü sürdürülemez olan eski bir reklam tabanlı iş modeline bağlıydılar ve dünya standartlarında yetenekleri ortada bırakıyorlardı.”
Şöyle devam ettiler: “The Athletic’in modeli basit. Yazarlarımıza iyi para ödüyoruz ve işimizi ayakta tutmak için reklam gelirlerine değil aboneliklere güveniyoruz. Reklamları, açılır pencereleri ve otomatik oynatılan videoları kaldırarak abonelerimize çok daha iyi bir okuma deneyimi sunduk. Tıklama tuzağına veda ederek, ülkenin en iyi spor yazarlarının ‘tıklama’ baskısı olmadan The Athletic için yüksek kaliteli, önemli haberler üretmeye odaklanmalarını sağladık. Bunun sonucunda, takımlarının içini ve dışını bilen gazeteciler tarafından yazılan özgün, derinlemesine haberler ortaya çıkıyor. Abonelerimizden gelen geri bildirimler, ödedikleri premium içeriği sevdikleri ve The Athletic’in modelinin spor gazeteciliğinin geleceği olduğuna inandıkları yönünde. Ve harika spor içeriği söz konusu olduğunda daha iyi bir seçeneğe sahip olma konusunda son derece hevesliler.”
Bugün 12 Tammuz Çarşamba 2023. Geldiğimiz noktada The Athletic, geleneksel medyaya karşı en büyük maçından galip ayrılmış görünüyor. Tam da 2017’de New York Times’a yolun başındayken anlattıkları yolda ilerliyorlar: O gün abonelikli bir medya ürününün büyüyebilmesi için şartların oluştuğu görüşünü taşıyordu ikili, ve şunu diyorlardı: “Reklamlı iş modeli kaliteyle uyumlu değil. Objektif analiz yerine sıcak yorumlar, uzun vadeli yerine kısa vadeli, kullanıcılar yerine sponsorlara hizmet ediyor, devasa yerine büyük düşünüyor.”
24 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Orduda garip gelişmeler
17 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Hakem yumruklama bile bu gündemde tutunamıyor
10 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Türkiye gündemine deprem arası
3 Aralık 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Seçilbank ve ekonomimizin durumu
26 Kasım 2023 - 10Haber’de geçen hafta: Futbolcuların bu kadar paraya ihtiyacı mı varmış?