Çanlar kimin için çalıyor
Seçime üzülmek için neden çok. Ama Cumhur İttifakı'nın kadın düşmanlığı insanın asabını ekstra bozuyor. Yine de memlekette kadınlar var. Çıkıyorlar, spor yapıyorlar, meydan okuyorlar. Yılmadan, inatla. Bir kez kaybetmekle yenilmiyorlar, oldurana kadar devam diyorlar. Esin kaynağı olması dileğiyle.
Seçim sonuçlarına üzülmek için sebep çok. İçerideki gazeteciler, mücadele insanları, öğrenciler, siyasetçiler en başta. Daha bunun ekonomisi, yargısı, ekolojisi var. Düşündükçe karabasan basıyor. Kanal İstanbul korkusu, Nükleer Santral meselesi ve deprem duyarsızlığı gibi konular geleceği, diğerleri bugünü karartıyor. Ve daha neler neler… Düşündükçe kâbus büyüyor.
Ama bir mesele var ki, insanın asabını ekstra bozuyor. Cumhur İttifakı’nın ‘erkeklik’ sorunu. Şöyle özetlesek daha iyi anlaşılır sanırım. Cumhur İttifakı’nın en ilerici, en demokrat, en liberal unsuru İstanbul Sözleşmesi’ndeki imzasını çeken AKP! İttifakın diğer unsurları, yeniden seçilen Özlem Zengin’i muhtemelen “Erkekleri Doğrama Cemiyeti Manifestosu” kitabının yazarı zannediyorlar. O derece vahamet arz eden bir noktadayız. Oysa memleketin kadınları tavizsiz başarılarına devam ediyor. Meydan okurcasına çıkıyorlar ortalığa, gümbür gümbür geliyorlar. Farkında değilsinizdir diye anlatmak, en kötü hatırlatmak için sadece spordan birkaç satır başı vereyim mi?
16 Nisan’da Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, finalde başka bir Türkiye temsilcisi olan Çukurova Basketbol Kulübü’nü yenerek, Avrupa’nın en büyük basketbol organizasyonu Euroleague’in şampiyonu oldu. Tam dokuzuncu Final Four’larında başardılar bunu. Dört kez final kaybettiler. Çoğunda favoriydiler. Üstelik son iki yıldır Final Four’u İstanbul’da oynadılar. Geçen seneki finalde bir de kendi sahalarında, Ülker Arena’dalardı. Ayaklarına kadar gelmişti kupa artık. Ama olmuyordu işte. Bıraksalardı ya peşini. Bırakmadılar, oldurdular. Final kaybetmekle ünlenen bir kulübe bu seneki tek uluslararası hediyesini verdiler.
7 Mayıs’ta Konyaaltı Belediyespor Kadın Hentbol Takımı Avrupa’nın üç numaralı kupası EHF Avrupa Kupası’nı kaldırdı. Daha önce aynı şehirden MuratpaşaBelediyespor 2011 ve 2012’de direkten dönmüştü. Üsküdarspor 2013’te üçüncü oldu. Üç yıl sonra finale Kastamonuspor adını yazdırdı. Onlar da Muratpaşa’nın yolundan gitti. 2018’de Ardeşenspor, 2019’da Yalıkavakspor son dörtteydi. Görüyor musunuz, sadece İstanbul’dan da çıkmıyor başarılar. Anadolu’nun her karış toprağından yetenek fışkırıyor. En sonunda Konyaaltı, devraldığı bayrağı bir üst noktaya taşıdı. Tarihin ilk hentbol kupası bu. Erkek kadın fark etmez. İlk. Silme yabancı oyuncuyla oynayarak da gelmedi bu başarı. Sevilay kalede belki de kupayı getiren yıldız oldu. Milli oyuncular Cansu, Yasemin ve Sıla da az katkı vermediler. Tabii Muratpaşa’yla yaşadığı final tecrübelerinden sonra pes etmeyen Birol Ünsal da tebriği hak ediyor. El emeği göz nuru bir başarı. Bu başarıda neredeyse ön almaya çalışan ve her fotoğrafa giren belediye başkanına girmiyorum hiç. İsmi geçmesin.
Hentbolda bir de Beyza İrem Türkoğlu gerçeği var. Adını bilmeyenler olabilir. (Ayşe Begüm Onbaşı şakası yapanları görüyorum…) Geçen sene antrenörü Helle Thomsen önerdi onu Esbjerg’e. Yapamam, olmaz demedi. Korkmadı. Referans mektubunu aldı, başladı ‘yüksek lisansa’. Kendilerine pek ihtimal verilmiyordu ama takımdaki ilk yılında Şampiyonlar Ligi’nde, bir numaralı kupada Final Four oynadılar. Beyza da bu seviyede forma giyen ilk Türk sporcu oldu. Bu sene de Final Four’dalar. Hem de şu anki kadro, Kadınlar Avrupa Hentbol Şampiyonası finalinin bir karması adeta. Takım hedef büyüttü ama gözden çıkarmadı Beyza’yı yani. 3 Haziran’da yarı final, eğer kazanırlarsa 4 Haziran’da da final var. Beyza geçen yılki çıtayı yukarıya çekip Şampiyonlar Ligi şampiyonu ilk Türk sporcu olacak belki de. Doktora diploması an meselesi…
11 Mayıs’ta Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı Türkiye şampiyonu oldu. Sıradan bir lig şampiyonluğu değildi bu. Lige iyi başlayamamış, normal sezonu üçüncü sırada bitirmişlerdi. Sezon ortasında Vargas’ın Çin’den gelişi, Ana Cristina ve Arina’nınartan formuyla yeni yılda tüm kupaların favorisi konumuna geldiler. Geçen senenin yaşanmışlıklarını bir kenara bırakıp Şampiyonlar Ligiyarı finalinde Vakıfbank’ı da devirmek istiyorlardı. Şimdi bir hafızaları tazeleyelim. 2022’de yine aynı noktada karşılaşmıştı iki takım. İlk maçı Vakıfbank almış, Fenerbahçe ikinci maçta rakibini sallamış ama yıkamamıştı. Yine de sahadaki oyun el üstünlüğünün Fenerbahçe’ye geçtiğini gösteriyordu. Şampiyonlar Ligi hayalleri bitse de ‘ligi alırız’ diyebiliyorlardı. İşin psikolojik boyutu ortaya çıktı bu kez. Seriyi evinde bitirebilecekken, 2-0 da öndeyken ‘hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu’ ve Fenerbahçe önce evindeki maçı, sonra da deplasmanda seriyi kaybetti. Bu sene işi erkenden bitirebilirlerdi. Deplasmanda kazandılar.Ama geçen yılın hayaletleri Burhan Felek’iyine ziyaret etti. En iyi hallerinde bile kaybettiler. Nisan sonunda Türkiye Kupası’nı da kaptırdılar Vakıfbank’a. Kaç kez ama kaç kez yenilmişlerdi. Olmazdı bu iş. Oldurdular. Nihayetinde altın sette oldu ama oldu. Finalde rakip lig lideri Eczacıbaşı’ydı. Göz açtırmadılar rakiplerine, süpürdüler. Şampiyon oldu Fenerbahçe Opet. İnatla. Sonunda.
Ligi Fenerbahçe’nin önünde bitiren iki takım dün akşam Avrupa’nın en büyük kupasını kaldırmak için finaldeydi. 2008-09 sezonundan beri 14.kez üst üste en az bir kadın voleybol takımımız yarı finale gidiyor. Bunların 9’unda duble yaptılar hem de. Turnuva formatından mütevellit yarı finalde birbirlerini kırdılar bazen. 7 şampiyonluk kazandırdılar ülkeye. Türk finaliyle birlikte 8.’si de garantiydi zaten. O da geldi. Vakıfbank beş kez kazanmıştı bu kupayı. Eczacıbaşı bir kez mutlu sona ulaşmıştı ama 80’lerde Türklere Avrupa’nın kapılarını açan savaşları veren de onlardı. İkisi de mekân sahibi gibiydiler. Güle oynaya oynadılar. En büyük Vakıfbank oldu. En iyi oyuncuları arasında bol bol yerli vardı. Zaten milli takım bu iki takımdan oluşuyor neredeyse. Hangi milli takım? Türkiye’den Olimpiyatlara ilk kez takım olarak giden Voleybol Milli Takımı. Bu final için internette arama yaptığınızda ‘clickbait’ metinlerle, yani tıklansın diye oluşturulan tuzak metinlerle dolu sayfalar var. Eğer bir konu gündemi belirliyorsa, ülkenin manşetiyse bunu yapıyor o siteler. Şampiyonluğa giden Galatasaray’ın maçının olduğu gün, Twitter’da bir ara en çok konuşulan konular arasında Zehra Güneş 2., Boşkoviç de 5.sırada yer buldu örneğin.
Kadın sporunda gelinen nokta bu. Gördüğünüz gibi bazılarının ‘hanımlara mahsus’ gibi saydıkları voleyboldan ibaret değil bu başarılar. Her yönelimden kadınlar çıkıyor, ısrarla spor yapıyorlar. Birileri onları ‘kıçını, başını açıyor’ diye görürken 19 Mayıs’ı asıl onlar kutluyor.
Ha bu kadınlar ne yapıyorlar bir de biliyor musunuz? Yılmıyorlar. Kaybetmeyle dağılmıyorlar. İnatlarından, dirençlerinden vazgeçmiyorlar. Olmaz, olmadı artık demiyorlar. Oldurana dek mücadele ediyorlar. Sükünet ve sabırla. Birbirleriyle dayanışarak. Düşünüyorum da Cumhur İttifakı’nda olsam ben de korkardım. Öyle seçimle meçimle yenebilecekleri bir güç değil bu. Ki onda bile yenilmez bu kadınlar. Altın sete götürür, atarlar üçlüğü, kutlarlar gol sevincini.
Savulun bre gafiller. Geliyorlar.