Ayların isimleri nereden geliyor?

30 Mart 2024

Her bildiğini söyleme ama her söylediğini mutlaka bil…

-A. Claudius

Çok iyi hatırlıyorum. Asgabat’a bir doğal gaz anlaşması imzalamaya gittiğimizde anlatmışlardı Türkmenistan’ın eski Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı 2001’de ay ve günlerin isimlerini değiştirdiğini.

“Türkmenbaşı,” “Dede Korkut,” “Alparslan” aylarının yanı sıra Türkmenbaşı’nın annesinin adı olan “Gurbansoltan”ın da bir ay ismi olarak kabul edildiğini öğrenince “bu kadar olmaz artık” demiştim. 

Ülkedeki ay isimleri şöyleydi:

Ocak: Türkmenbaşı

Şubat: Bayrak

Mart: Nevruz

Nisan: Ana Gurbansoltan

Mayıs: Mahtımkuli

Haziran: Güz Han

Temmuz: Dede Korkut

Ağustos: Alparslan

Eylül: Ruhname

Ekim: Bağımsızlık

Kasım:Sultan Sencer

Aralık:Tarafsızlık

Bu garabet durum Türkmenbaşı’nın vefatından sonra yeni Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov tarafından değiştirilerek bu isimler ve başgün, hoşgün, yaşgün, ruhgün gibi gün adları eski haline döndürüldü.

Bizim kullandığımız ayların kökenleri

Türkmenbaşı’nın keyfi isimlendirmeleri tamam da, biz ocak ayına neden “ocak” deriz peki, hiç düşündünüz mü? Şubat, neden şubattır? Ekim gibi bir ay ismi dilimize yüzlerce yıl önce mi girdi? Aralık’ın anlamı ne? Peki ya bu ayların İngilizce ve Latince isimlerinin anlamı ne?

Günümüzde kullanılan takvimle asırlar önce kullanılan takvimler birbirine benzerlik gösterdiği gibi aralarında farklılıkları da var. Bugün en yaygın olarak kullanılan takvim Dünya’nın Güneş etrafında dönüşü temelinde oluşturulan miladi takvim. Daha önceki yıllarda ise Ay’ın Dünya etrafındaki dönüşüne bağlı olarak geçtiği fazlar esas alınarak geliştirilen hicri takvim kullanılıyordu.

Ancak Ay ve Güneş takvimleri var olan tek takvim tipleri değil. Bunlar dışında birçok takvim örneği var. Mesela Rumi takvim, Gezer takvimi, Xiuhpohuallı takvimi, Berber takvimi, Sovyet takvimi, İsveç takvimi, Celalı takvim, 12 hayvanlı takvim…

İnsanlar genellikle toplumsal ihtiyaçlardan doğan nedenlerle farklı takvimler geliştirmiş. Bu uygulamanın tarihini Antik Mısır medeniyetine kadar takip etmek mümkün. En eski Mısır takvimlerinde yıl üç mevsime ayrılırdı. Takvim Sirius yıldızının gökteki konumuna göre belirlenirdi. Bu üç mevsim tarım ürünlerinin ekimi ve toplanması zamanına denk gelirdi: akhet (tufan, sel), peret (gelişim) ve shemu (hasat).

Daha sonraki dönemlerde geliştirilen ilk Babil takvimleri ise iki dolunay arasında geçen 29,5 günlük dönemi esas alırdı. Bu sistemle Güneş yılından yaklaşık 11 gün daha kısa olan 354 günlük bir ay takvimi ortaya çıktı.

Modern takvimler MO. 46 yılında Jül Sezar tarafından kullanıma sokuldu. O yüzden bu takvime Jülyen Takvim ismi verildi. Takvime son şeklini MS. 8 yılında imparator Augustus verdi. Roma takvimi günümüz takviminden biraz daha farklıydı; zira günümüz takvimi 1 Ocak ile başlarken Roma takviminde yeni yıl 1 Mart ile başlıyordu.

İsimler nasıl belirlenmiş?

İngilizce’de Ocak (January) ayının ismi bir yüzü sağa bir yüzü sola bakan Roma Tanrısı Janus’dan geliyor. Çünkü Ocak ayının iki yüzü var: Bir yüzü geçen senenin bitişini, diğer yüzü ise yeni senenin başlangıcını temsil ediyor. Ocak ayının Latincesi: Januarius mensis (“Janus’un ayı”). Türkçe’de Ocak ayının ismi “fırın” sözcüğünden geliyor. Kış aylarında yemek pişirmek için ateş yakılan yere “ocak” denir. Ancak “ocak” sözcüğünün tarihini aslen Divan-ı Lugatı’t Türk’e, yani 1073’e kadar takip etmek mümkün. Bu sözlükte “ocak” sözcüğü Arapçadaki “al-kānūn” sözcüğünün karşılığı olarak verilmektedir. Hatta ilginç bir ek bilgi olarak Arapça’da Aralık ayı “kanun-u evvel” olarak da bilinir: Yani Aralık, “Ocak’tan önce” anlamına gelir.

Şubat (February), eski İngilizcede Februarius olarak geçiyor. Romalılar her Şubat ayının 15. gününde imparatorluklarının daha iyi bir yaşama odaklanabilmesi için “arınma festivalleri” düzenliyordu. Bu festivallerde vücutlarını temizleyip arındıracak her türlü malzemeye februa denmekteydi. Bu da Antik Roma’daki arınma tanrısı Februus’tan gelmekte.

İşte İngilizcedeki “february” sözcüğünün kaynağı bu. Türkçeye ise Şubat ayı Süryaniceden gelmiş. Kökeni “sabat” sözcüğü. Aynı zamanda şubāṭ Rumi takviminin 11. ayına, səbāṭ ise Süryani takviminin 11. ve son ayına denk geliyor. Şabat “dinlenme günü” anlamını taşıyor. Tarım toplumu olan Anadolu Süryanilerinin kışın son ayı olan Şubat ayında mevsim koşullarından dolayı tarımsal faaliyet gösteremedikleri için evde kışın bitmesini bekleyip dinlenmelerinden kaynaklanıyor.

Mart (March) ayının isminin söylenişi ve anlamı birçok dilde benzerlik gösteriyor. Almanca da März, Fransızca’da Mars, İspanyolca’da Marzo ve Hollandaca’da Maart. Bu kelimelerin ortak kökeni Roma Savaş Tanrısı Martius’tur. Mart ayının Latincesi Martius mensis yani “Mars’ın ayı.” Mars ise Martius kelimesinin zaman içinde değişiminden geliyor. Martius ise Arkaik Latincedeki maurs veya mavors sözcüğünden türetilmiş – ki bu sözcükler “öldürgen” anlamında kullanılıyor.

“Çünki gökden indi nīsān ḳaṭresi”

Latincesi Apriliş olan Nisan (April) ayı anlamını yine Latincede “aperire” (açmak) kelimesinden almakta. Ağaçların çiçek açmaya başladığı mevsimi ifade ediyor. Yunancada ise Nisan ayı Απρίλιος (Aprillius) olarak isimlendirilmiş. Kelime anlamını Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in kısaltması Aphro’dan alıyor. Türkçesi ise Farsça (Nisan), Süryanice (Nisanna), Sümerce’den (Nisağ) geliyor. Kelime anlamı Akatça ve Sümercede “ilk meyve,” “yılın ilk ayı,” “taze mahsul,” “turfanda” gibi anlamlara sahip. Aşık Paşa’nın 1330 tarihli Garibname’sinde “çünki gökden indi nīsān ḳaṭresi” şeklinde kullanıldığını biliyoruz. Sözcük aynı zamanda Arapçada “Rumi takviminin ikinci ayı” diye anılıyor.

Mayısın (May) Fransızcası Mai, eski İngilizcesi ise Maius’tur. Anlamını yine Romalılar’dan, Yağmur Tanrıçası Maia’dan almaktadır. Bereket ve bitkileri büyüten Tanrıça olarak da bilinir. Latincesi Maius menelis’dir (Maia’nın ayı). Sözcük Türkçe’ye de Latinceden geçmiş. Kelime anlamı “taze, yaş sığır gübresi.” Bu dönemlerde yüksek yağmur yağışı olduğu için verilmiş bu isim anlaşılan.

Haziran (June), eski Fransızca’da Juin, eski İngilizce’de ise Junius, Latince’de yine Junius menelis (Juno’nun ayı). Kelime anlamı Roma mitolojisinde gençliği sembolize eden ve doğumla da ilişkilendirilen Juno Tanrısı’ndan geliyor. Türkçeye ise Süryanicede “sıcak” anlamına gelen “haziran” sözcüğünden gelmiş (Arapçada ḥazīrān olarak geçer).

İngilizcesi July, Latincesi Julius olan “Julius’un ayı” anlamındaki Temmuz ayı Türkçeye Süryaniceden (tammūz sözcüğünden) pek bir değişikliğe uğramadan geçmiş. Roma İmparatoru, politik ve askeri lider Julius Caesar’a ithafen Gregoryen takviminde bu aya “July” ismi verilmiş. Eski Türkçede “çok sıcak” ve “cehennem” anlamına gelen “tamu-z” kelimesi kullanılmaktaydı. Türkçede bu aya “orak ayı” veya “ot ayı” denmekte. Ayrıca sözcüğün kökeni olan Tammūz, bir Babil ve Asur tanrısı (Sümerler’de Dumuzi olarak bilinir). Verimlilik tanrısı olan bu tanrının baharda doğaya can verdiğine inanılırdı.

“Augustustun ayı”

Ağustos (August), Latincede Augustus menilis, yani “Augustustun ayı” olarak isimlendirilmiştir. Latincede augere “artmak, büyümek, yücelmek” anlamına gelmektedir. Ağustos ayı ise adını Roma’nın ilk imparatoru Ceasar Augustus’a ithafen almış. 

Augustus’un doğumdaki adı aslen Gaius Octavius Thurinus; ancak sözcüğün “yücelme” anlamından ötürü bu lakabı almış. 

Tıpkı Julius Ceasar’ın ayı olan Temmuz ayının (July) 31 gün çekmesi gibi o da kendi ayının 31 gün olmasını istediği için Ağustos ayında da 31 gün var. Augustus, Cleopatra’nın olduğu döneme denk geldiği için bu ayın takvimde bulunduğu yere yerleştirilmesini istemiş. Bu ay değişikliği yapılmadan önce Mart ayı ile başlayan Roma takviminde Ağustos ayı 6. ay olduğu için Latince’de Sextilis menelis (6. ay) olarak isimlendirilmekteydi. Türkçeye ise yine Latinceden geçmiş. Biz bu aya “Harman ayı” deriz. Türkçe kökenleri Piri Reis’in 1521 tarihli Kitab-ı Bahriye’sine kadar gider.

Eylül (September), İngilizce ve Fransızca kökeni septembre, Latince kökeni ise September. Latince’de septem- yedi (7) demektir. Latince’de October menelis olarak adlandırılır. Türkçe anlamı ise “yedinci ay.” Bu ay adını ilk Afrika kökenli Roma İmparatoru Septimuş Severus’dan almakta. Türkçeye Arapçadaki aylūl sözcüğünden, Arapçaya Süryanicedeki elūl sözcüğünden, Süryaniceye ise Akatcadaki elūlu sözcüğünden geçmiştir – ki bu sözcük, Nisanyan Sözlük’e göre “hasat festivali, bu festivalin yapıldığı ay” sözcüğü ile eş kökenlidir. Bazı diğer kaynaklara göre ise Eylül ayı Akadların 6. ayıdır ve “sevinçten haykırmak” anlamına gelmektedir.

Ekim (October) İngilizce ve Fransızca kökeni Octobre, Latince kökeni ise October’dir. Octo- kelime kökünün anlamı ise 8’dir ve Roma takvimine göre bu 8. aydır. Türkçedee ise tarlalara ekim yapılan ay olduğu için Ekim ismi verilmiştir. Bu sözcüğün ve sonraki iki ayın Türkçe isimlerinin dilimize girişi çok yenidir: 10 Ocak 1945 tarihli yasayla, eski Türkçede “teşrinievvel” ya da “Birinci Teşrin” olan ayın adı “Ekim” olarak değiştirilmiştir. Buna bağlı olarak Teşrinisani ayı “Kasım,” Kanunuevvel ayı “Aralık,” Kanunusani ayı da “Ocak” olarak değiştirilmiştir.

Anadolu’da kasım, kasım günleri ve hızır, hızır günleri…

Kasım (November), İngilizce ve Fransızca kökeni Novembre, Latince kökeni ise November olarak bilinmektedir. Kasım sözcüğünün Türkçeye Arapçadan geçmiş olduğu düşünülmektedir ve Arapçada ḳāsim sözcüğü “bölen, taksim eden” anlamına gelmektedir. Asırlar önce Anadolu’da halk yılı kasım, kasım günleri ve hızır, hızır günleri olarak ikiye ayırırdı. Hızır günleri 6 Mayıs günü başlar ve Kasım ayına kadar sürerdi. Bu yüzden bu aya Kasım dendiği düşünülmektedir.

Aralık (December), İngilizce ve Fransızca kökeni Decembre, Latincesi December olan bu ay Roma takviminde 10. ay olarak bilinir. Bu ayın Latince anlamının kelime kökü decem- on’dur (10). Eski Türkçede bu ay Kânunuevvel iken Cumhuriyetten sonra Aralık denmeye başlanmıştır kasım ayı ile Ocak ayı arasında kaldığı için.

***

Evet, takvim deyip geçmeyin. Her yaşadığımız anın, günün, ayın, mevsimin, yılın ayrı bir değeri, önemi ve de tarihi, etimolojik kökeni var. Bizim aylar Latince, Farsca, Arapça, Suryanice ve Türkçe karışımı bir imalat gibi görünüyor. Neden neyi kullandığımızı bilmemiz gerekiyor. En azından ben öyle düşünüyorum.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.